ASLIHAN BAHADIR

ASLIHAN BAHADIR


Ekonomik Bağımlılığın Bedeli: Marshall Planı'ndan Sonra Türkiye'de Neler Oldu?

18 Haziran 2024 - 22:10

KÖPEK ANLADI 

Marshall Planı, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’yı siyasi ve iktisadi olarak yeniden yapılandırmak amacıyla ABD tarafından hazırlanan ekonomik yardım programıdır.

Resmi adı “Avrupa Kalkınma Programı” (European Recovery Program) olmakla birlikte ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’a atfen tüm dünyada “Marshall Planı” adıyla bilinmektedir.

Plan, Avrupa ülkelerinin kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girişerek birbirlerinin eksiklerini tamamlamalarına, işbirliğinin yetersiz geldiği durumlarda ise ABD’nin yardım etmesine dayanmaktadır, temelde Avrupa’yı ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirmek için düşünülmüştür.

ABD yardım politikalarının askeri alandaki temsilcisi Truman Doktrini iken Marshall yardımı bunun iktisadi alandaki destekçisi ve tamamlayıcısı olarak görülmüştür.

Plan başlangıçta Batı Avrupa’ya yönelikken ilerleyen zamanlarda Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerini de kapsamıştır.

Bazılarına göre yardımların Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerini de kapsamasına II. Dünya Savaşı’ndan sonra buralardaki az gelişmiş memleketlerin çoğunda yaşanan fakirlik ve sosyal huzursuzluğun bu memleketleri komünizm propagandasına açık hale getirmesi nedeniyle karar verilmiştir.

Bazılarına göre ise, kapitalizmin en önemli temsilcisi ABD bu yardımlarla dünya hegemonyası kurmaya çalışmış, böylece Marshall Planına karşı oluşan Sovyet tepkisi Soğuk Savaşın önemli tetikleyicilerinden biri olmuştur.

Marshall Planı'na, ilk anda savaşa katılmadığı, yıkıma uğramadığı ve elinde döviz ve altın rezervi tuttuğu için dahil edilmeyen Türkiye, bürokratik çabalar sonucunda Avrupa'nın tahıl ambarı olmayı kabul etmek ve ağır sanayisinden vazgeçmek koşuluyla dahil edilmiştir.

Türkiye, hem Paris Konferansına katılarak hem de OECD’nin kurucuları arasında yer alarak başından itibaren Marshall yardımı sürecinin bir parçası olmuştur.

1947 Yılında İmzalanan Amerikan Marshall Yardımı Olan, Sulandırılmış Süt Tozlarını İçmek İçin İlkokul Öğrencileri Sırada..

O Günlerde Yaşanmış Mehmet Bey'in Anısı.. 

"1960'da İlkokula gidiyordum. Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; ABD’den yardım olarak gelmiş! Bizim evde 100'e yakın keçi, 30'dan fazla inek vardı. Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu. Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı. Cicili süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim. Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım;  'elindeki nedir?' diye sordu. Süt tozu dedim.. 'Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.' dedi. Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. Ben götürmek istemedim. 'Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!' dedi.

Ben okul'da öğretmenimin anlattıklarına güvenerek, Dedeme karşı geldim. Bu söylediklerini okula hiç gitmemiş olan Dedemin cehaletine yordum. Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu. 'Git, süt tozunu süte çevir getir.' dedi. Eve girip Süt tozundan süt yapıp getirdim. Sütü Götürüp köpeğimizin kulübesinin önüne koyduk. Köpek Ağzını süte koydu, yaladı, çekti.. 'Beni zehirlemek mi istiyorsunuz?!.' der gibi bize baktı. Saldıracak gibiydi. Dedem süt dolu kabı köpeğin önünden alıp döktü, kabı yıkadı. Şimdi 'git, evden bizim sütten getir.' dedi. Evden sütü getirdim, yıkanmış kaba koydu,  Kabı Yine köpeğin önüne sürdük. Ağzını koydu. Bir kez nefes aldı. İki içimde sütü tamamen bitirdi.  Dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu.."

O tarihlerde bu dağıtılan süt tozlarından sonra Türkiye'de ilk "Çocuk Felci" vakaları görüldü ve Felç salgını başladı..

Sonra ne mi oldu..?

Amerika bize milyon dolarlar karşılığında çocuk felci aşıları sattı..

Önce çocuklarımızı Hasta Ettiler, 

Peşinden iyileşelim diye İlaç ve Aşı Sattılar..

Bizler Avrupalı değiliz, Orta Doğulu da değil, Asyalı da sayılmayız…

623 yıl Osmanlının hakimiyetinde devşirmelerle, göçlerle, evliliklerle karışmış, daha sonra dayatma yoluyla ideolojiyi kabul etmiş yani halka karşı halk adına devrim yapılarak kurulmuş bir toplumuz.

Belli bir yaştan sonra hayatıma yeni insanlar sokarken sadece ne istediğini,düşündüğünü bilen kişileri seçtim. Çünkü yön tayin etmede ne istediğini bilmek önemli bir tavır.

Türkiye için de bu böyle. Yüzyıllardır kimlik karmaşası yaşayan bir ülkeyiz biz. Elimizde olanlarla özgün bir devlet olacağımıza. Jakobenlikle, muhafazakarlık arasına sıkışmış bir milletiz.

Devamlı suçlu aramayalım. Eleştiri yerine tarihten ders alalım. Yoksa bizde Süt de var, et de hatta bunların olmasını sağlayacak Öküz de….

Aslıhan Bahadır

Kaynak:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Cumhuriyet Arşivi (BCA)
İlhami Pektaş
Tuğba Belenli

YORUMLAR

  • 0 Yorum