Son dönemde tüketicilere, yasal süreci devam eden veya tebliği yapılmamış tüketici borçlarına ilişkin bazı hukuk bürolarından veya firmalardan SMS gönderiliyor ya da tüketiciler aranıp rahatsız ediliyor. Gönderilen SMS'lerde tüketicinin belli bir miktarda borcu olduğu ve bunun ödenmemesi halinde yasal yollara başvurulacağı, icraya verileceği belirtiliyor. Tam da bu durumda, tabiri caiz ise aslında bir nevi “tüketici mafyalığı” yapılıyor. Zira tüketici, satın aldığı hizmet veya malın taksitinde en ufak bir gecikme yaptığında, bu tarz bir zorbalık ve baskıya maruz kalabiliyor.
Günümüzde iletişimin kolaylaşmasıyla telefon, elektrik, internet gibi aboneliklerin satışı çoğalıyor. Özel üyelikle sunulan TV hizmetlerdeki paketlerin tüketiciyi yoracak şekilde yapılan kampanyaları, yeni üyelik işlemleri ya da üyelik sonlandırmaya karşı yapılan baskılar aslen “zorlayıcı davranışa” giriyor. Dahası, borç-alacak ilişkilerinde, tüketiciler faturaya veya hizmete itiraz ettiğinde, şirketlerin itiraz sonuçlanmadan alacaklarının tahsili için tüketiciyi avukatlık bürolarına verdiği görülüyor. Oysa ki kanunen tüketicinin kendisine verilen hakları kullanabilmesi gerekiyor.
Zorla internet üyeliği
Bir başka örnek tüketicinin televizyon kanalına veya bir internet kampanyasına zorla üye edilmesi durumu. Tüketicinin telefonla aranarak indirim ya da kampanya eşliğinde kanallara, paketlere abone yapılması, kafasının karıştırılarak “zorla” üyeleştirilmesi tüketici mafyasının en çok yol açtığı problemlerden. Bu süreç önce bir telefonla başlıyor; telefonlar açılıyor, tüketici daha önce bir hizmet/mal satın almış olduğu yerden aranıyor ve akabinde, nezaketle konuşan bir call center çalışanı, tüketicinin çokça indirimden, avantajlardan yararlanabileceği bir hizmeti satmaya çalışıyor. Tüketicinin o hizmete ihtiyacı bulunmasa da önerilen indirimler, avantajlar kafasını karıştırıyor ve bir de bakıyor ki aslında çok pahalı, ödeyemeyeceği ya da izleyemeyeceği bir kanalın tüketicisi olmuş!
Tüketiciyi koruyan mevzuatlar nedir?
Tüketiciyi en başta koruyan aslında Anayasa’dır. Çeşitli nedenlerle tüketici korunması gereken bir kişidir; zira tüketici bir yandan sözleşmenin karşı tarafını teşkil eden üretici, imalatçı, ithalatçı, satıcı karşısında ekonomik bakımdan zayıf konumdadır. Ayrıca satın aldığı mal ya da hizmetin nasıl, hangi hammaddelerle, hangi teknolojiyle üretilip kendisine verildiğini ve sağlığı ya da huzuru için arz ettiği riskleri bilmeyen/bilemeyen, bu nedenlerle bilgilendirilmesi ve aydınlatılması gereken biridir. Ancak günümüzde tüketiciye bu bilgilendirmeler yapılmamakta, özellikle tüketiciden alınan kişisel verilerin nerelerde ne sebeplerle kullanılacağı tüketiciye net olarak belirtilmemektedir. Böylece tüketici güçsüz ve korunmaya muhtaç bir konuma düşmektedir. Esasen tüketici hakları insan haklarıdır ve bu haklar Anayasa’da temel insan hakları bağlamında korunmaktadır.
Tüketiciyi rahatsız edecek derecede reklamlar yasak!
İkinci mevzuat olarak 6502 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu bulunmaktadır. Özellikle kanunun 61. Maddesinde çok net bir şekilde “tüketiciyi rahatsız edecek şekilde reklam yapılmaması gerektiği” belirtilmiştir. “Tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici ticari reklam yapılamaz.” Bu şekilde maddeye bakıldığında tüketiciye yapılan baskının, adeta mafya ilişkisine dönüşmesi hukuka ve kanuna aykırıdır. Tüketici böyle bir durumla karşılaştığında sadece bu kanuna bile dayanarak tüketici hakem heyetine ve tüketici mahkemelerine gidebilir.
Diğer bir mevzuat 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) olup bu kanun tüketicilerin üyelik veya abonelik esnasında vermiş oldukları kişisel bilgilerin korunmasını da kapsamaktadır. Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmiş olabileceği de göz önüne alınarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme” başlıklı 136’ıncı maddesi çerçevesinde, suç duyurusu seçeneği de göz önünde bulundurulmalıdır. Kanun hükümlerine aykırı olarak tüketicilerin açık rızaları alınmaksızın e-posta adreslerine, SMS veya çağrı ile cep telefonlarına reklam bildirimleri/aramaları geldiği hususunda Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na intikal eden çok sayıda başvuru yapılmış, buna ilişkin 2018 yılında gerekli önlemler alınmış, kurulun 2018’deki kararı resmi gazetede de yayınlanmıştır.
Bu ilke kararı ile tüketicilerin e-postalarına, cep telefonlarına mesaj veya arama şeklinde reklam amaçlı ulaşılması, aslında bir aydınlatma ve bilgilendirme kapsamında tüketicinin rızasına bağlıdır. Öncelikle bu konuda tüketiciyi aydınlatacak şekilde, (bilgilendirme formuna ayrı bir imza veya kutucuklara tik atma şeklinde) yapılan reklamları veya iletişimi hangi yolla kabul ettiğini tek tek sayarak (e-posta, telefon araması, mesaj vb.) “kabul ediyorum/etmiyorum” seçenekleri sunulmuş halde onayı alınır ve tüketicinin kabul ettiği şekilde kendisiyle iletişime geçilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur; “aydınlatma” ve “onay” farklı iki işlem olarak yapılmalıdır! Çünkü ikisi de farklı, biri işlem biri fiildir. Aydınlatmada, tüketici aldığı ürün veya işlem konusunda bilgilendirilir veya verilen reklam ya da abone olunacaksa o konuya ilişkin bilgiler verilir. Daha sonra abonelik veya üyelik, hatta verilen iletişim bilgilerinin başka mecralarda kullanılması veya SMS/mail gönderilmesi işlemlerinin onayı alınmaktadır.
Tüketici rahatsız edilmekten nasıl korunur?
Diyelim tüketici bir hizmet satın aldı ve bilgilerini verdiği için sürekli telefon, SMS ya da e-mail’le reklam alarak rahatsız ediliyor. Tüketicinin açık rızası bulunmayan hallerde, ilgili veri sorumlusundan (o an hangi kurum yetkiliyse) kişisel verilerinin silinmesini, reklam aramalarına kapatılmasını talep etme hakkı vardır. Eğer veri sorumlusu tüketicinin talebini karşılamaz ise o vakit tüketici Kişisel Verileri Koruma Kuruluna bir şikayet oluşturabilir ki 2018 yılında resmi gazetede yürürlüğe giren kararla, tüketicilerin bu kurula başvurularının yolu açılmıştır. Bu ilke kararına aykırı davranan veri sorumlularına kanunen belirlenen miktarda para cezası kesilmesi gündeme gelebilir.
Rahatsız edilme boyutuna bağlı olarak Türk Ceza Kanunu’ndan da bahsedilebilir. Tüketici hakkı anayasal açıdan da bir insan hakkı olduğu için ceza kanunlarınca korunması gereken bir haktır.
Firmalar tarafından telefonla rahatsız edilmek suç teşkil ediyor
Tüketici daha çok SMS ve e-posta yoluyla rahatsız edilmekten öte telefonla aranarak rahatsız edilmektedir ki telefon ile rahatsız etme Türk Ceza Kanuna göre suçtur. Bu bağlamda TCK 123 Maddesinde aynen şöyle söylenmiştir: “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine, faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir…”
Telefon ile rahatsız etmek tüketiciye karşı yapıldığında bir suç oluştururken bu noktada önemli bir diğer husus, telefon ile rahatsız edilme suçunun şikayete tabi olmasıdır. Tüketici bir reklam veya abonelik yüzünden sürekli telefon alıyorsa, en kısa zamanda en yakın merciye giderek şikayetini bildirmesi, uzman bir avukat görüşü alarak bu şikayetinin takibini devam ettirmesi yerindedir. Aksi halde oluşan suç ile ilgili herhangi bir soruşturma başlatılmaz.
E-devlet üzerinden de şikayet yapılabiliyor
Tüketici E-Devlet üzerinden şikayet başvurusu yapabilir veya rahatsız eden firma devlete bağlıysa CİMER’e başvurabilir. “Alo 175 Tüketici Hattından”da yardım alarak bir nebze sorununa çözüm bulabilir. Ancak en etkilisi en yakın merciye giderek şikayetini yapmak, uzman bir avukat aracılığıyla davasını takip etmektedir. Çünkü bu konu hukukumuzda yeni bir konu olup bu tarz davalar hâkimler tarafından fazla dikkate alınmayabilmektedir. Bu yüzden avukat takibi, olumlu bir sonuç için önerilmektedir.
Kısacası tüketici mafyası, tüketicilerin satın aldıkları hizmete, üyeliğe, aboneliğe, iletişim ve haberleşmeye ilişkin özgürlüklerinin kısıtlanmasında etken olmaktadır. Tüketicinin telefonla rahatsız edilmesi durumunda, gerekli merciler, savcılıklar ve alanında uzman avukatlarla hukuki önlemler alınabilir.
Avukat Elvan Kılıç
YORUMLAR