Bundan iki sene önce kızlarımdan birisi bir kedi sahibi olmak istedi.
Sordum soruşturdum, ergenlik çağına giren çocuklar için olumlu terapik katkısı olurmuş.
Tabii ABD’de kedi sahibi olmak, daha doğrusu “ev hayvanı” sahibi olmak çok bürokratik.
Kedi yavrusunu yetiştiriciden alırsan ortalama fiyat: 1500 dolar.
Daha ehven bir fiyat istersen, hayvan barıma evinden bir yavru kediyi birkaç yüz dolara almak ve evlat edinmek mümkün.
Tabii ki Türkler sadece kendi ülkesinde değil, her yerde uyanık…
Bizim bölgedeki Türk arkadaşlardan birisi İstanbul’dan bir sokak kedisi kapmış. Kedi burada yavrulayınca da yavrularını bölgede yaşayan Türklere dağıtmış.
Bir yavru da bize düştü. Yavru erkek bir kedi.
Sanırsın İstanbul’da ciğerci dükkanının önünde yolunu şaşırmış da Washington’a gelmiş.
İngilizlerin bir atasözü var: Tüm kediler karanlıkta gridir. (All cats are gray in dark) İşte bizim kedi de bir sokak kedisinin kitap örneği. Bildiğin gri sokak kedisi.
Her neyse, kediyi aldık. İsmini “Rabit” koydular. Kızlar heyecanlı, aşılar, koruyucu ilaçlar vs.
Bizim Rabit tam bir ergen erkek. Bahçede atlıyor, zıplıyor, koşuyor fakat çok hızlı ve çevik. Sanırsın ‘cep’ kaplanı. Ben bu kadar atik bir kedi görmedim.
Geceleri piyasaya çıkan tilkilere saldırıyor, sincapları kovalıyor, tarla farelerini yakalıyor. Yani tam bir Efe.
Fakat o da ne! Bizim “Rabit” son birkaç gündür dut yemiş bülbül…
Sessiz, sakin, boynu bükük yatıyor. Belli ki bir sıkıntısı var. Ne bir şey yiyor ne de içiyor.
Veteriner kliniğinden randevu aldım ve Rabit’i muayeneye götürdüm. Bizi bir hemşire karşıladı, kedinin hayati göstergelerine baktı.
Birkaç dakika sonra veteriner doktor hanım geldi. Uzun kösele koruyucu eldivenler giymiş, başka bir erkek bakıcı da Rabit’e deli gömleği gibi bir şey giydirdi. Rabit’i içeri aldılar. Birkaç dakika sonra doktor hanım geri geldi ve bana "bir kaç test yapmamız gerekiyor" dedi.
Benden yazılı onay aldı.
Rabit’e röntgen, kan ve idrar testiyle birlikte serum enjeksiyonu uygulandı. Ziyaretimiz yaklaşık bir buçuk saat sürdü.
Veteriner Hanım, “Ciddi su kaybı var fakat idrar torbası tıkalı değil. Eğer bu gece idrar yapmazsa yarın hayvan acil hastanesine götürmeniz gerekiyor” dedi.
Çıkışta muhasebeye uğradım. Rabit’in sağlık faturası tutarı: 750 dolar.
Ertesi gün oldu, bizim Rabit’te tık yok. Görüntüsü iç açıcı değil, halsiz ve baygın…
Bilgisayarda bir saat uğraştıktan sonra raporları yükledik ve acil servisten randevu aldık.
Girişte hemen kredi kartından $170 dolar bloke edildi ve sonra giriş yapıldı.
Bu sefer, 15 dakika sonra Slav aksanıyla İngilizce konuşan bir veteriner doktor lobide yanıma geldi.
“İyi haber, Rabit masaya yatınca çok korktu bütün idrarını boşattı” dedi.
Ve şimdi sizinle paylaşacağım bombayı patlattı:
“Eğer idrar torbası ve yolları tıkalı olsaydı, açmak için uygulayacağımız tıbbi ptocedür size 5000 (beş bin) dolara mal olurdu” dedi.
Biliyorum! Son zamanlarda Türkiye’de popüler kültürde laf çakmak, laf sokmak, hicivli konuşmak, zeka göstergesi oldu.
Belki bu satırları okuyan birisi şimdi “Türkiye’de insanın değeri yok, Amerika’da pet olmak varmış…” gibi yorumlar yapabilir ama ABD’de işin ekonomisi böyle.
Bir yere not edin lütfen.
ABD’de hizmetlerde ciddi bir enflasyon var ve fiyatlar yapışkan.
Bu veteriner hizmet fiyatlarını görünce teyit etmiş oldum ve etraftaki arkadaşlarımı aradım.
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşın kedisine kanser tanısı konmuş. Biyopsi için 1500 dolar ödemiş, yani fiyatlar doğru. Ne yazık ki kediyi kaybetmişler.
Bu günlerde Türkiye’de sokak hayvanları tartışması sosyal bubi tuzağı niteliğinde.
Ben de sizle kişisel tecrübemi paylaştım. Belki faydası olur.
ENGİN CİVAN
YORUMLAR