Trollerin hedefindeki Muharrem İnce
Siyasette başarılı olmak ve başarısız olmak arasında ince bir çizgi vardır. Bu çizgi konjonktüre göre değişebilmektedir.
Bazen doğru zamanda doğru yerde değilsinizdir.
Bazen (amiyane tabirle) doğru ata oynamamanın beledini ödersiniz.
Bazen de dünya tersine dönse, hamsi kavağa çıksa veya güneş batıdan doğsa, yine de başaramazsınız.
Adına ister “kadersizlik” deyin ister talihsizlik…
Yıllar önce kıymetli dostum Hasan Eser’in bir köşe yazısında; Kanuni Sultan Süleyman dönemine damga vuran isimlerden biri olan Hırvat Rüstem Paşa’nın biti sayesinde (Evet, bildiğiniz BİT) Osmanlı İmparatorluğu’na Vezer-i Azam olduğunu okumuştum. (Ek-1)
Günümüzde biti sayesinde bir yerlere gelebilenlerin olduğunu sanmıyorum ama birilerinin birileri sayesinde, hem de hiç hak etmedikleri makamlara nasıl getirildiklerine şahit olmuşluğumuz var elbet! Üstelik sabah akşam “liyakat” edebiyatı yapanların mahallesinde…
Siyasette “şans” faktörü mutlaka vardır ama başarısızlık ile şanssızlığı birbirine karıştırmamak gerekir.
Örneğin, 20 yıldır ülkemizi kesintisiz yöneten Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi başarısını "şans kavramı" üzerinden açıklamak mümkün müdür?
Türkiye’de ana muhalefet liderinin Kemal Kılıçdaroğlu olmasını da Cumhurbaşkanı Erdoğan için bir "siyasi şans" olarak değerlendirenler olabilir ama 20 yıldır süregelen bir başarı hikayesi için yeterli bir çıkarım olmasa gerektir.
Şans faktörü sadece siyasette değil, yaşamın her alanında geçerlidir ama her şeyi de getirip getirip şans üzerinden açıklamaya çalışmak, zafiyettir!
Her başarısızlığı “şans” üzerinden açıklamamak gerekir. Çünkü bazen başarısızlık da başarıdır.
Ve bazen insanların neleri başardıklarına değil, neleri başaramadıklarına bakmak gerekir.
Mesela Amerikalıların Abraham Lincoln’ü
21 yaşında işinde başarısız oldu.
22 yaşında yasama seçimini kaybetti.
24 yaşında işinde bir kez daha başarısız oldu.
26 yaşında eşini kaybetti.
27 yaşında ruhsal bunalıma girdi.
34 yaşında kongre seçimini kaybetti.
36 yaşında kongre seçimini bir kez daha kaybetti.
45 yaşında senato seçimlerini kaybetti.
47 yaşında başkan yardımcılığı seçimlerini kaybetti.
49 yaşında tekrar başkan yardımcılığı seçimlerini kaybetti.
Kariyerine baktığımızda, Abraham Lincoln’ün yaşamı birbirini takip eden başarısızlıklarla dolu olduğunu görüyoruz.
Ama… O dünya tarihine “başarısız” biri olarak geçmedi.
Ve hiç kimse “Lincoln başarısız biridir” diyemez! Çünkü o 52 yaşında Amerika Birleşik Devletleri’ne BAŞKAN seçildi!
Rüstem Paşa’dan girdik, Abraham Lincoln’den çıktık.
İyi de bunları niye anlattık?
Son birkaç gündür yakinen takip ettiğin twitter aleminde, bazı trollerin Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'yi hedef aldıklarını gözledim. Yorum adı altında yapılan saldırılar öyle dikkatimi çekti ki, klavye başına geçip bir şeyler karalamak farz oldu.
Ne diyor muhterem troller: “Muharrem İnce’den hiçbir şey olmaz!”
Öncelikle belirtmek isterim ki ben ne Memleket Partiliyim ne de Muharrem İnce’nin avukatıyım.
Ama haksızlık karşısında susacak da değilim.
Eğer siyasetin biraz adaleti olsaydı, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlığı koltuğunda Kemal Kılıçdaroğlu değil, Muharrem İnce oturuyor olurdu. Siyasi partilerin adaletsizliği, Muharrem İnce’nin başarısızlığı mı?
CHP’deki ulusalcı-Kemalist taban, Muharrem İnce’ye tam destek veriyordu ama siyasi partilerde tabanın değil, delegasyonun dediği oluyor maalesef. Siyasi partilerdeki lider sultasına endeksli delege yapısı, Muharrem İnce’nin başarısızlığı mı?
2018’de Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı seçilmesi demek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı koltuğuna veda etmesi demekti. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi partisi tarafından yeterince destek görmediğini söyleyen Muharrem İnce, gerçekten başarısız mı?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitinglerini yapan, adeta yeri göğü inleten, muhalefetin umutlarını yeniden yeşerten ve Millet İttifakı’nın 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde elde ettiği başarının kapısını aralayan, zafere giden yolun taşlarını döşeyen Muharrem İnce için mi başarısız diyorsunuz?
Evet, Muharrem İnce “Görmedim, duymadım ve bilmiyorum” deyip CHP’de kalabilirdi. “Ben mi kurtaracağım memleketi” diyerek, Yalova’da inzivaya çekilebilirdi.
Ama…
“Türkiye için ciddi endişelerim var” dedi.
“Türkiye’nin geleceği için umudunu bana bağlayan insanlar var” dedi.
Taşın altında elini değil, gövdesini koydu.
Ve Memleket Partisi’ni kurdu. Hem de yeni kurulan diğer partilere nispeten çok kısa bir zaman örgütlenerek kurdu.
Medeni cesaret gösterip parti kurması bile başlı başına bir başarı hikayesi değil de nedir?
Merak etmiyor değilim. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu CHP’den ayrılıp bir parti kursaydı, Muharrem İnce’nin Memleket Partisi için yaptığı örgütlenmenin 100’de 1’ini yapabilir miydi?
Eyy twitter aleminin muhterem sakinleri, size sesleniyorum:
Muharrem İnce oturduğu koltuktan güç alan değil, oturduğu koltuğu güç veren bir liderdir. (Tıpkı REİS gibi!)
EK1:
Hasan Eser’in 16 Eylül 2016 tarihli yazısından alıntı:
“Kanuni Sultan Süleyman’ın sevgili kızı Mihrimah Sultan'a bir nasip çıkar.
Bu nasip Diyarbakır Beylerbeyi Rüstem Paşa'dan başkası değildir.
Rüstem Paşa'nın Padişaha damat olması pek tabi Osmanlı devletine veziri azam yani bugünün Başbakanı olmak anlamına gelir.
Rüstem Paşa halk arasında çok sevilen bir yönetici değildir.
Bu nedenle de izdivaç engellemek istenir. Paşa'nın cüzamlı olduğu yönünde bir dedi kodu çıkarılır.
Dedikoduları duyan Padişah'ın içine bir kere kurt düşmüştür.
Emin olmak ister. Hemen bir heyet tayin edip tahkikat yapmak üzere Diyarbakır'a gönderir.
Tahkikat kısa sürede neticelenir.
Rüstem Paşa’nın kürkünde bit bulunmuştur!
Yani artık Rüstem Paşa için sadrazamlık yolu açılmıştır.
Çünkü cüzamlıya bit gitmez!
Bu hadise sonrasında da halk arasında köşe yazıma günün sözü olarak eklediğim beyit dile gelir: Olacak ki bir kişinin bahtı kâvi tâlihi yâr,Kehlesi dahi ânın mahallinde işe yarar! ('Eğer Şanslıysan, bit’in bile işine yarar!' anlamını taşımaktadır) “
Ersoy Toptaş / Mahalli Gündem.com
YORUMLAR