Başbakan Binali Yıldırım, CHP'yi hedef alarak, "Cumhuriyet Halk Partisi aday bulamadı mı?" diye sorunca...
Kılıçdaroğlu'nu işaret ederek, "Niye kendin çıkmıyorsun, çık. Eğer parti lideriysen milletin senden beklediği aday olmaktır, aday aramak değildir" deyince...
Bir de üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aday olmak bir genel başkana yakışır" diyerek Kılıçdaroğlu'na adaylık çağrısı yapınca...
Ne yalan söyleyeyim, genelde tercihini MHP'den yana kullanan bir seçmen olarak çok üzüldüm!
Zira bir genel başkan olarak sayın Devlet Bahçeli de cumhur-başkanlığına aday olmamakla beraber; partisi MHP de AK Parti'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekliyor mu?
SEÇMEN İRADESİ
CHP'den İyi Parti'ye geçen vekiller, "Size oy veren bu milletin iradesini hiçe saydınız!" şeklinde ifadelerle eleştirilince...
Aklıma ister istemez, halkın hür iradesiyle seçilen, ama 'metal yorgunluğu' gerekçesiyle görev süreleri bitmeden istifa ettirilen belediye başkanları geldi.
Demem o ki, (liderin talimatı üzerine) 15 vekilin İYİ Parti'ye geçmesiyle birlikte CHP’li seçmenin iradesi yok sayılmış oluyor(!)
Ama... bahse konu belediye başkanlarının istifa ettirilmesiyle, AK Partili seçmenin iradesi yok sayılmamış oluyor(!) Öyle mi?
DEMOKRASİNİN GÜZELLİĞİ VE "ŞER İTTİFAKI"
Kürt siyasetinin önemli isimleri arasında yer alan Ahmet Türk, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı.
Özetle, HDP'nin muhalefet bloğunda yer alması halinde, bu durumun iktidar partisi tarafınndan aleyhte kullanılacağını savundu.
"Bakınız, bölücülerle bir araya geldiler" şeklinde aleyhte propagandaya maruz kalınabileceğini öne sürdü.
Halbuki...
Dönemin AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu başbakanlığında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin 63. Hükümet’inde iki tane HDP'li bakan vardı.
Öte yandan çözüm süreci günlerini hatırlatanlar da var; ama toplumsal tarafı ağır basan bir süreci siyasal çerçeveye oturtarak değerlendirmenin son derece yanlış olduğuna inananlardanım.
Toparlamak gerekirse...
AK Parti, HDP'nin desteğiyle hükümet kurduğunda "demokrasinin güzelliği" diyeceksiniz.
Diğer tarafdan da (16 Nisan referandumu örneğinde olduğu gibi) muhalafet partilerinin HDP ile olası bir beraberliği gündeme geldiğinde; bunu "şer ittifakı" olarak yorumlayacaksınız. Doğru mu anlamışım?
Haa! Bir de İYİ Parti lideri Meral Akşener'in siyasi kimliğine işaret ederek, Kürt seçmenin kendisine oy vermeyeceğini öne sürenler var.
Yani...
Siyasi kimliğinden dolayı Meral Akşener'in kürt seçmende karşılığı yok, ama Türk milliyetçiliğinin kalesi MHP ile cumhur ittifakını kuran AK Parti'nin var! Öyle mi?
GÜL, ÇATI ADAYI OLSAYDI...
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geniş mutabakat sağlanamadığı için adaylığının söz konusu olmadığını söyleyince...
Şöyle bir düşündüm de, eğer o mutabakat sağlanmış olsaydı, yani sayın Gül, muhalefetin çatı adayı olarak açıklansaydı..
Muhtemelen şöyle denilirdi: "Eyy Abdullah Gül, yakıştı mı şimdi sana CHP'nin adayı olmak?"
Sanırım! sayın Gül de, böylesi bir durumu olgun karşılamakla beraber demokrasinin hoşgörü ve uzlaşma rejimi olduğunu hatırtlatırdı.
Ancak tepkiler bununla sınırlı kalmazdı. Vurun abalıya misali, ağır eleştiri oklarına hedef olabilirdi.
Hal böyleyken...
Bu fakir de en basit örneğiyle şöyle bir soru sorabilirdi:
'CHP'de genel sekreterlik gibi önemli görevlerde bulunmuş sayın Ertuğrul Günay'ın AK Parti saflarına dahil edilerek Kültür ve Turizm Bakanı yapılması takdire şayan! ama sayın Abdullah Gül'ün CHP'nin de desteğiyle cumhurbaşkanı adayı olması “vaka-i adiye”den, öyle mi?
BİR YANLIŞ BİR DOĞRUYU GÖTÜRÜR MÜ?
Abdullah Gül'ün çatı adaylığı noktasında en doğru isim olduğunu savunan ender kalemlerden biriyim.
Çünkü Abdullah Gül haricinde, AK Parti tabanından oy alabilecek bir ikinci isim daha yok bu ülkede.
Ne var ki, geçmişte yapılan bir hata gelecekte alınacak sağlıklı bir kararı olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Evet, “Ekmek için Ekmeleddin” vakasından bahsediyorum.
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş-ki CHP de talihsiz bir deneyim yaşadı-
Zira bu deneyim CHP'ye çok pahalıya mal oldu.
Öyle ki, Ekmeleddin İhsanoğlu ile çok kolay kaybedilen seçim, CHP'nin ısrarla karşı olduğu başkanlık sisteminin kapısını araladı.
Ve bu süreç muhalefet cephesinde muhafazakar isimlere olan karşıtlığı güçlendirince...
Gelinen son noktada, muhalefet cephesi için fırsat niteliğinde olan 'Abdullah Gül' seçeneği adeta ideolojik önyargıların kurbanı oldu.
NİYET NE İSE AKİBET ODUR
Savunma zor zanaat!..
Son dönemde bakıyorum da...
Yazılı ve görsel basında, iktidara yakın bazı anlı-şanlı isimlerin yaptığı yorumlar tatminkâr olmaktan çok uzak.
Öyle ki, bu yorumcular tespitlerini değil, temennilerini aktarıyor. Gözlemlerini değil, özlemlerini paylaşıyor. Yani işine geldiği gibi konuşuyor.
Teşbihte hata olmazsa, Ayıya "Bu sene Armutlar nasıl olacak?" diye sormuşlar. "Çok bol, tatlı ve sulu olacak" diye cevap vermiş. "Nereden biliyorsun?" demişler! "Çünkü canım öyle istiyor" demiş.
Gerçi sayın Kılıçdaroğlu da, Haziran'da kirazların güzel olacağını söylemişti!
İşin latife tarafı bir yana, niyet ne ise akibet de odur!
GÜZEL ADAY
Son olarak...
"Çok güzel bir adayımız olacak." demişti.
Beklenti büyük olunca hayal kırıklığı da büyük oluyor.
Hani "Güzel aday" deyince...
Benim aklıma; Meryem Uzerli, Tuba Büyüküstün, Bergüzar Korel, Fahriye Evcen, Serenay Sarıkaya vs gibi isimler gelmişti.
Fakat adı geçenlere bakıyorum da, tasvir edilenle hiç bağdaşmıyor.
Gerçi güzellik göreceli bir kavramdır. Yani nereden ve hangi gözle baktığınıza bağlıdır.
Ha! Güzel olması çok mu önemli?
Vallahi ne yalan söyleyeyim benim yaşadığım kasabada (Foça) yakışıklı ve karizmatik olmayana oy vermiyorlar.
Ee üzüm üzüme baka baka kararırmış!..
Zira kasabamızda öncelik arz eden kriter "yakışıklılık" olunca..
Ülkemin başında güzel bir cumhur-başkanı olsun istemişim çok mu?
Neyse adayların tamamı belli olduktan sonra şöyle bir değerlendirir, tercihimi sizinle de paylaşırım elbet!
Not: Güzel aday bölümünü ciddiye alıp uzun cevaplar göndermemeniz dileğiyle...
GÜNÜN FIKRASI:
Hoca Nasreddin camide vaaz verir: Sakın ola karınız, kızınız süslenip püslenip açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmasın!..
"-İyi de hoca senin kızda bunları yapıyor." diye biri itiraz edince...
Hoca cevabı verir:
-Şimdi Allah var, bizim kıza yakışıyor!
YORUMLAR