İZMİR'DE AZİZ KOCAOĞLU REALİTESİ!
Hasan Eser / 23 Haziran 2017
İzmir’de bu aralar popüler tarih mi tekerrür ediyor?
Kanuni’nin uzun iktidar dönemi bitmek bilmeyince; sabırsızlıklarının kurbanı olan şehzadeler misali…
Aziz Kocaoğlu’nun da potansiyel veliahtları sanki pek rahat durmuyor.
Konak Belediye Başkanı olduğu dönemde basın gücünü kullanarak, kamuoyunda zaman zaman Kocaoğlu’nun önüne geçen Hakan Tartan’ın 2014 yerel seçimleri öncesinde siyaseten nasıl katledildiği unutuluyor.
Doğmamış çocuğa don biçmeye çalışan veliahtlar, sanırım Aziz Kocaoğlu’nu fazla hafife alıyor.
Yeniden aday olup olmayacağı konusunda topu yine taca atan Kocaoğlu, bu stratejisiyle etrafında olup bitenleri gözleme şansını yakaladığı gibi, kimin ne kadar sadık olduğunu da bir nevi teşhis etmiş oluyor.
Öyle ki Kocaoğlu’nun zokasını yutanlar; şimdilerde ipe hülya diziyor.
Baştan söyleyeyim, Kocaoğlu’nun koltuğuna göz dikenlerin hiç şansları yok-ki dikkat etsinler de, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan, yani ilçe belediye başkanlığından olmasınlar...
Ha! Göz kırptıkları, ‘istemem yan cebime koy’ dedikleri, ima ettikleri ya da en azından ‘neden olmasın’ diyerek gönüllerinden geçirdikleri büyükşehir adaylığı konusunda ne kadar samimi oldukları da muamma!
Zira siyasetin yazılı olmayan kurallarındandır: küçüğüne razıysanız hedefi büyük göstermek zorundasınızdır.
Konuyu biraz açalım isterseniz.
Misal, belediye meclis üyesi mi olmak istiyorsunuz?
O zaman ilk adım olarak aday olamayacağınızı bile bile belediye başkanlığına talip olmalısınız.
Etrafınıza birkaç taraftar da topladınız mı, bir anda gündeme oturursunuz. (dikkat edin, kendi kendinize bile inanmaya başlayabilirsiniz)
Çok geçmeden, “bölünme olmasın, kalbiniz kırılmasın” düşüncesiyle, en güçlü aday tarafından kapınız çalınacaktır. Ve size lisanı münasiple belediye meclis üyeliği teklif edilecektir.
Anlatmak istediğim şudur: İlçe belediye başkanlığı koltuğu tehlikede olan bazı başkanlarımız da bu stratejiyi izliyor olabilir.
Peki tutar mı? Hiç sanmıyorum!
Zira ne CHP’nin ne de Aziz Kocaoğlu’nun İzmir’de kimseye eyvallahı yok.
Sayın Kılıçdaroğlu için de (Kocaoğlu hariç) hiç kimse vazgeçilmez değil İzmir’de.
Çünkü cümle alem biliyor ki, birkaç istisnai ilçe dışında, İzmir’deki belediyeleri adaylar değil CHP’nin 6 oklu amblemi kazanıyor.
Farkındayım bir önceki satırda belirttiğim ‘Kocaoğlu hariç’ bölümüne takıldınız.
Evet, bu konuda çok ciddiyim. Ancak şunu da eklemek isterim: Aziz Bey, Kılıçdaroğlu görevinde kaldığı sürece koltuğunu korur.
Kabul etmek gerekir ki, istediğini istediği yere koyan ve istemediğinin üstünü çizen Aziz Kocaoğlu İzmir’in yegâne patronudur!
Öte yandan…
Kılıçdaroğlu’nun kara kutusu niteliğinde bir isim olduğu da kulislerde sık sık gündeme getiriliyor.
Aziz Kocaoğlu’nun bir zaman CHP genel merkezine karşı istifa kartını kullanması ve Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki zafiyeti, bir anlamda ‘malumun ilamı’ olarak görülüyor.
Yani genel kanı: Kılıçdaroğlu karşısında Kocaoğlu'nun elinin çok güçlü olduğu yönünde…
Ne var ki aralarında nasıl bir bağ olduğu bilinmiyor!
Ayrıca...
Aziz Kocaoğlu her ne kadar ‘şeker gibi’ görünse de, özünde çok sert bir insan olduğu biliniyor.
Özellikle de kızdırıldığında, öfkelendiğinde; kirli çamaşırları ortaya dökme gibi bir mizaca da sahip.
Daha önce Mehmet Ali Susam’a ve geçtiğimiz günlerde Tahir Şahin’e ulu orta söyledikleri; bu düşüncelerimizi destekler nitelikte sayılmaz mı?
Demem o ki, “Kocaoğlu’nun kara kutu olduğu” iddiaları bir yana…
Ben gördüğüme, duyduğuma ve toplum üzerinde oluşturduğu intibaya bakarım.
Sayın Kocaoğlu, her daim pimi çekilmeye hazır bomba misali…
Damarına basıldığında, kalbi kırıldığında, incindiğinde; öfkeyle de olsa, bir pire için bir yorgan yakabileceği izlenimini veriyor kamuoyuna.
Dolayısıyla…
Aziz Kocaoğlu, kendi rızasıyla bırakmadıktan sonra; yaşadığı sürece İzmir’deki iktidarını sürdürecektir.Sürdürmek de zorundadır.
Çünkü belediye başkanlığı çok naif bir görevdir.
Bisiklete binmek gibidir. Pedalları çevirdikçe gider, ama durduğunuzda düşersiniz.
Bir gün öncesine kadar yeri yerinden oynatırken, ertesi günü, yani koltuğa veda ettiğinizde telefonla arayanınız bile olmayabilir.
Geri gelelim veliahtlara…
Cadde ve sokaklara devasa posterler astırmakla büyükşehir belediye başkanı olunmaz.
Kongrelerde ve parti çalışmalarında Aziz Kocaoğlu’nun karşısında saf tutmakla hiç olunmaz!
Ki, Aziz Bey sevdiği insana canını verir, ama zıttına gidene bırakın koltuğunu vermeyi; günahını bile vermez!
Not: Bu işler entel-dantel faaliyetlerle olsaydı, 3 dönemdir Foça’yı yöneten Gökhan Demirağ şimdiye büyükşehir belediye başkanı olurdu.
Günün sözü: Aptal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.
YORUMLAR