Kasaba siyasetinde zaman zaman dillendirilen bir söylem vardır.
Tam bir klişedir!
"Belediye başkanı iyi adam ama etrafı/ekibi kötü! Ne kaybediyorsa etrafından kaybediyor."
Bu söylem toplum mühendisliğinin bir ürünüdür. Her dönem birileri tarafından dolaşıma sokulur. Ve çok geçmeden herkesin ağzına sakız olur.
Bu yöntem (tabir yerindeyse) “iyi polis, kötü polis” uygulamasının farklı bir versiyonudur.
Kamuoyunda "Başkan iyi adam ama etrafı kötü..." algısı yerleştiği zaman, başkan temize çıkar ve kötü gösterilen etrafı da adeta günah keçisi ilan edilmiş olur.
Başkanın etrafını eleştiri yağmuruna tutan halk bu sayede rahatlar. Hatta etrafı yüzünden mağdur olduğuna inandığı başkanı da 'mazlum' olarak görmeye başlar.
Bunun içindir ki, başkanlar dönem dönem etrafındaki ve ekibindeki bazı insanları uzaklaştırır. Bu sayede halkın gazı alındığı gibi başkan da tekrar tekrar temize çıkarılmış olur.
Sistem işte böyle tıkır tıkır işlerken...
Nedense hiç kimse sorgulma gereği duymaz!
Yahu belediye başkanı dediğiniz adam yerel bir TANRI gibidir.
Türkiye'deki belediye başkanlarında olan yetki ABD Başkanı Donald Trump'ta bile yoktur.
Bir kasabada başkanın ağzından çıkan kanundur.
Başkanın haberi olmadan, ondan izin alınmadan, kendisine sorulmadan yıkmak-yapmak, almak-vermek, ödüllendirmek veya cezalandırmak mümkün değildir.
Demem o ki, başkanın etrafı ya da ekibi bir takım olumsuz faaliyetlerin içinde yer alacak, kamunun zararına olan işlemlerin altına imza atacak, vatandaşın işini yokuşa sürecek veya keseri kendi tarafına yontacak ama başkanın da tüm bu olanlardan haberi olmayacak, öyle mi?
Kusura bakmayın ama sizin o dediğiniz gazoz ağacı o da bu coğrafyada yetişmiyor!
YORUMLAR