Hasan ESER / 28 Mart 2017 -
Kaç gündür yazmak istiyorum, bugüne kısmetmiş.
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 102. yıl dönümü öncesinde…
Büyük destanı yad etmek için bazı belediyeler tarafından hazırlanan kutlama görsellerinde; Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid’e de yer verilmesi birilerini epey rahatsız etti.
“Bugün ne yapsam da iktidara yüklensem?” düşüncesiyle pusuda bekleyen bazı sözde gazetecilerimiz, bu gelişme karşısında şeyinde boncuk bulmuş gibi sevindi.
Konu aynı gün “Çanakkale Afişinde Abdülhamid’in ne işi var?”, “AKP’lilerin 2. Abdülhamid Hayranlığı” gibi başlıklar altında gazete sayfalarına taşındı.
Hal böyle olunca amigo basının müşterileri de derhal klavye başına geçti.
Ve önüne gelene hakaret etmeyi kendine şiar edinen klavye kahramanlarımız; hiç vakit kaybetmeden taarruza başladı.
Yani her daim olduğu gibi…
Koro halinde başladılar feryat figan etmeye-ki yazdıkları saçmalıkları burada tekrar etmeye içim el vermiyor-
Uzatmayalım…
Ve biz her şeye rağmen, bu konuda gelişen hadiseyi bilgi eksikliği olarak kabul edelim.
Ama…
Zülfü yâre dokunanlara gereken cevabı veremezsem rahat edemem.
Yok, düşündüğünüz gibi değil!
Şimdi oturup Çanakkale Zaferi’nin Osmanlı İmparatorluğu’na ait olduğunu, Çanakkale’de Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi yani Osmanlı tebaasının omuz omuza düşmana karşı göğsünü siper ettiğini, ya da ümmetin payitahtı ve halifelik makamını korumak için Çanakkale’yi savunduğu gibi, bugün ortaokul çağındaki çocukların bile bildiği konuları tekrarlayacak değilim.
Ha! “Bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir” misali…
Yapılan eleştirilerin hiç mi haklı tarafı yok? Var elbet!
Öyle ki, Çanakkale Zaferi görsellerinde Sultan 2. Abdülhamid’e yer verilmesine tepki gösteren zevatın, “Çanakkale savaşları sırasında 2. Abdülhamid padişah değildi ki” söylemi kesinlikle doğrudur.
Fakat “kazın ayağı” öyle ezberden bilindiği gibi değildir.
Nitekim Çanakkale savaşlarında kullandığımız Krupp toplarının büyük bir kısmı Sultan Hamid döneminde satın alınmış ve boğazın stratejik noktalarına önceden yerleştirilmiştir.
Daha açık ifade etmemiz gerekirse…
Sultan Hamid, geniş bir vizyona sahip olmanın öngörüsüyle, Aysberg'in görünmeyen yüzünü çok daha öncesinden görmüş ve hazırlığını da ona göre yapmıştır.
Birinci dünya savaşının adeta kokusunu alan Sultan Hamid, güçlendirmek suretiyle revize ettiği kara kuvvetleri ve Çanakkale Boğazı'na yerleştirdiği toplarla dünyanın en güçlü devletlerine karşı verdiğimiz savunma ve direnişin temelini hazırlayan isim olmuştur.
Bu noktada Tarihçi-Yazar Mustafa Armağan’ın “Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı” adlı kitabından şu sözleri aktarmak kayda değerdir:
“(…) Aslında Çanakkale savaşları anlatılırken Sultan Abdülhamid'in atlanması feci bir hatadır. Neden mi? Hem bizzat onun açtırdığı okullarda yetişen bir neslin mücadelesi olması (çünkü bu direniş ruhunu o okullarda edinmişlerdi), hem de bizzat onun silahlarını kullanmış olmaları yüzünden…”
İtiraf etmem gerekirse bu satırları yazmaya mecbur kalmaktan hicap duyuyorum.
Çünkü yıkılmaya yüz tutmuş Osmanlı’nın başına geçerek, devleti yeniden ayağa kaldıran bir Padişah’tan söz ediyoruz.
Yorgun Osmanlı’yı 33 yıl ayakta tutarak devletin ömrünü uzatan Sultan Hamid, belki de gelecekte tarih sahnesine çıkacak ve Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devleti kuracak olan Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya ve onun silah arkadaşlarına da zaman kazandıran kişiydi.
Zira reddi miras eylediğimiz Osmanlı’nın bıraktığı İmparatorluk olmasaydı, biz Cumhuriyeti neyin üzerine kuracaktık?
Şimdi ben bu satırları yazdım diye, “İyi de tüm bu anlattıklarını sen nereden biliyorsun ki?” diyerek bana da saldıracağınızı, hatta yine küfürler savuracağınızı iyi biliyorum!
Ne diyelim, sağlık olsun! Kaldı ki kötü söz sahibine aittir!
Bu arada 18 Mart Çanakkale afişinde Sultan 2. Abdülhamid’e yer veren Çanakkale’nin AK Partili Çan Belediye Başkanı Abdurrahman Kuzu, gelen tepkiler üzerine bir açıklama yapmış.
Medyadan takip ettiğim habere göre; “çevir kazı yanmasın” niteliğinde beyanlarda bulunmuş.
Yahu kardeşim bilerek ya da bilmeyerek son derece doğru bir iş yapmışsın, niçin dik bir duruş sergilemiyorsun, neden yaptığının arkasında durmuyorsun? Yine de tüm kalbimle sizi tebrik ediyorum Sayın Başkan.
NOT: “Padişah (Abdülhamid) hava basıncıyla işleyen yeni toplar konusunda kendisine ayrıntılı bilgi sağlamam için kişisel bir ricada bulunmuştur. Ayrıca topun makine aksamını gösteren çizimler, fiyatı hakkında bilgi ve Savaş Bakanlığı'nın vermeyi uygun göreceği diğer bütün ayrıntıları istemiştir. Çanakkale Boğazı'nın savunmasını desteklemek için bu toplardan almayı tasarlamaktadır.” (ABD Elçisi Spencer Eddy'den ABD Dışişleri Bakanı John Hay'e mektuptan. Mustafa Armağan, Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı, s. 199)
YORUMLAR