Bir süredir Karşıyaka’da yaşıyorum.
Fakat ben Foça’yı bıraksam da Foça beni bırakmıyor.
Hemen her gün telefonla arayanlar, özelden mesaj atanlar oluyor. Hiç tanımadığım insanların gönderdiği e-postalar da cabası.
Yani istesem de istemesem de Foça semalarında uçan her kuştan haberim oluyor.
Şimdilik Foça’dan gelen bilgi/belge akışını arşivlemekle yetiniyorum. Acelemiz yok, zamanı gelince yazarız elbet. Zaten bilgi paylaştıkça güzel değil midir?
Ha… Bir de sosyal medya paylaşımları var.
Ne ki düşünce, tespit ve şikayetlerini sosyal medyada aleni paylaşabilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor Foça'da.
Sosyal medyanın görünen yüzüne bakarsanız, Foça’da her şey güllük gülistanlık…
Ama görünmeyen yüzünde, yani Whatsapp grupları ile Facebook mesajlaşmalarında ise adeta fırtınalar kopuyor.
Nihayetinde belediye başkanlarından korkmayı maharet sayan ve alışkanlık haline getiren bir toplumda yaşıyoruz.
Öyle ki belediye başkanından korktuğu için yaşadığı kasabayla ya da mensubu oldukları siyasi partiyle ilgili tek bir kelime edemeyenlerin, ülkede korku imparatorluğunun var olduğunu öne sürerek merkezi iktidarı eleştirmeleri de analize muhtaçtır. Gerçekten bu nasıl bir çelişki anlamış değilim.
Özelde kurduğu iletişimde Foça Belediyesi’nden nefret derecesinde şikâyet edenlerin, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz’ün sosyal medya paylaşımlarına kalpli emojiler bıraktığını, methiyeler düzdüğünü gözlemliyorum.
Fatih Gürbüz, 2019’un yaz mevsiminde tişörtsüz bir fotoğrafını paylaşmış ve beğeni rekoru kırmıştı. “Başkanım ne güzel göğüsleriniz var” şeklinde birileri yorum yapar diye beklemedim desem, yalan söylemiş olurum.
Yeri gelmişken…
31 Mart seçimlerinde Fatih Gürbüz’ü desteklediğim için bana “Hasan Eser, sen Foça’ya ihanet ediyorsun” diyenlerin, daha da kötüsü Fatih Gürbüz’ün gıyabında söylenmedik söz bırakmayanların, şimdilerde ‘Bu kadehi Fatih Başkanımızın şerefine kaldırıyorum’ şeklinde sosyal medya paylaşımlarına da denk gelmiyor değilim.
Allah aşkına nasıl bir ikiyüzlülüktür, nasıl bir pişkinliktir bu...?
Neyse, konuyu dağıtmadan sonuca gitmeye çalışalım.
Nitekim ‘muhalefet’ vatandaşın değil, siyasi parti başkanlarının ve seçilmiş belediye meclis üyelerinin görevidir.
O vakit, Foça halkının ‘muhalefet’ görevini tevdi ettiği bazı sözde siyasetçiler kendi gemilerini yüzdürmekle meşgullerse vatandaş ne yapsın!
Her ne kadar CHP aşkını kalbinden bir türlü söküp atamasa da, Serdar Mersin’in CHP’den devşirdiği Foça Belediye Meclis Üyesi Osman Mert, diğer meclis üyelerine nispeten muhalefet görevini yerine getirmeye çalışıyor.
Evet, bazen ‘tavşana kaç, tazıya tut’ kabilinden gidiyor ama en azından Foça halkını bilgilendirme konusunda üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getiriyor.
Kadim dostum Osman Mert, Foça’ya yönelik proje önerilerini de sosyal medya hesabından zaman zaman paylaşıyor.
İlgiyle takip etmekle birlikte bazen o paylaşımların altına ‘Sevgili Mert, keşke bu paylaşımlarınızı CHP Foça İlçe Başkanı olduğunuz dönemde yapsaydınız, gerçekleştirmeniz daha kolay olurdu’ diye yorum yapasım geliyor ama sonra vazgeçiyorum.
Çünkü sosyal medya üzerinden polemiğe girmeyi tasvip eden biri değilim.
Uzatmayayım, sevgili Osman Mert, Foça’nın Kumburnu mevkinde mülkiyeti Foça Belediyesi’ne ait turistik tesis imarlı arazinin (kökünden) satışıyla ilgili, dün yine kişisel sosyal medya hesabı üzerinden son derece önemli bir bilgilendirme paylaşımı yaptı.
Öncelikle o paylaşımı birlikte bir daha okuyalım:
/“KAMUOYUNA !!!
Foça - İsmetpaşa Mh. 1746 Ada 1 parsel ' de bulunan 17561 m2 Foça belediye arsasının ( KUM BURNU ) satışı amacıyla 07.01.2020 tarih 14 sıra nolu Belediye Meclis satış talebiyle ilgili görüşümüz ,
-) Belediye Mülkleri satılmamalıdır.
-) Turizm imarlı bu emsalsiz yer Arsa değeri üzerinden kurumsal bir Turizm yatırımcısı ile beraber işletme ortaklığı şekliyle değerlendirilmelidir.
-) Mevcut yer bu şekliyle kiralanmalıdır.
-) Yap-işlet-devret şekliyle verilmelidir. (Örnek: Fokai Hotel)
-) Belediye tarafından işletilmelidir.
Mevcut maddelerden en doğru olanı tespit edilmeli ve Foça halkının Tapusu Foça halkında kalmalıdır.
Saygılarımızla...”/
Bu konuda bir süredir çok sayıda telefon ve mesaj alıyordum ama belediye meclis üyelerinin nasıl bir tavır koyacaklarını merak ettiğim için sessiz kalmayı tercih ettim.
Sırayla gidelim…
Osman Mert’in paylaşımında, yap-işlet- devret modeliyle Foça’ya kazandırılan Fokai Otel örneği verilmiş.
Sevgili Mert, benden çok daha iyi bilirsiniz ki, bahsettiğiniz oteli Foça’ya kazandıran eski belediye başkanlarımızdan Sayın Nihat Dirim’dir.
Hani geçenlerde bana, “CHP delegasyonu Nihat Dirim gibi yaşayan bir efsaneyi nasıl olur da seçmez?” diye sormuştunuz ya…
İşte bu nedenden dolayı seçmez!
Çünkü CHP Foça İlçe Başkanlığı koltuğunda bugün Nihat Dirim oturuyor olsaydı, o arazinin satışına zinhar izin vermeyeceği gibi aynen şunu söylerdi:
“Bir dakika çocuklar, siz kimin malını kime satıyorsunuz? Burası Foça’nın, Foçalıların malıdır. Biz bilmiyor muyduk Fokai Oteli’in arazisini kökünden satmayı? Gelin benim tecrübemden yararlanın, Fokai Otel’i nasıl yaptıysak, Kumburnu Oteli’ni de öyle yapalım. Yazıktır günahtır, satmayalım…”
Evet, Nihat Dirim CHP İlçe Başkanı olsaydı, Cem Karaca’nın “Ben feleğin şu çarkına, çomak sokarım” dediği gibi, orada kurulmak istenen düzenin tekerine çomağını sokmaktan imtina etmezdi.
Arazi satışı konusunda beni arayan herkes aynı şeyi soruyor: “Hasan Eser, sen ne diyorsun bu satışa?”
Ben de 59. Hükümetin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın siyasi literatüre kazandırdığı üslupla cevap veriyorum bu soruyu soranlara: “BABALAR GİBİ SATAR”
Ve yine Kemal Unakıtan’ın deyimiyle ekliyorum: “PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR”
Ayrıca enayi miyim de satışa karşı çıkayım; hem nereden bileceğim o arazinin kimin emriyle ya da kim için satışa çıkarıldığını?
Zaten “tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok” misali, karşı çıksam ne olacak, çıkmasam ne olacak!
Bizim Hacı Muharrem İnce, bir zamanlar şeker fabrikalarının satışına karşı çıktı da ne oldu!
Atın alan Üsküdar’ı geçti, Sayın İnce de karşı çıktığıyla kaldı.
Nitekim, mühür kimdeyse Süleyman odur. Bizim çocuklar Foça’nın değerlerini satmayı kafaya koydularsa, satarlar! Yetki de onlar da olduğuna göre, biz fakirler de bir tarafımızı yırttığımızla kalırız.
Zira Foça halkı olarak biz bu yaşadıklarımızı (ben de dahil) şimdi değil, 31 Mart seçimleri öncesinde hesap etmemiz gerekirdi. Artık çok geç!
31 Mart seçimleri öncesinde idolünün Tunç Soyer olduğunu açıklayan Fatih Gürbüz’ün aslında ne demek istediğini şimdi çok daha iyi anlıyorum! Sonuçta Tunç Soyer de ilçe belediye başkanı olduğu yıllarda, Seferihisar’da satmadık belediye mülkü bırakmamıştı!
Ben bunları anlatınca “Yahu hiç mi tepki göstermeyeceksin” diye burun kıvıranlar oluyor.
İyi de havanda su dövmenin kime ne faydası olur!
Mesela…
Ne diyeyim? "Satmayın"...
Başka? "Yapmayın"...
Başka? "Sattırmam "...
Başka? "Verdiğim oyu helal etmiyorum"...
Başka? "Bir daha size oy vermeyeceğim"...
Başka?
Ee söyledik işte, belki "Hasan Eser tepki gösteriyor" diye etkilenirler de satmaktan vazgeçerler(!).
Latife bir yana, Foça’da bu saatten sonra her kim sosyal medya üzerinden AK Parti’nin özelleştirme politikalarını eleştirecek olursa, o eleştiri sahibine Kumburnu’nu işaret edeceğim. ‘Aynı tepkiyi niçin Foça Belediyesi’ne de göstermediniz?’ diye soracağım. Ki Fatih Gürbüz’e bu konuda AK Partililer ne kadar teşekkür etseler azdır.
Günün sözü: Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.
Hasan Eser / Mahalli Gündem.com
YORUMLAR