Türkiye'nin farklı bölgelerinden tanış olduğum insanlardan zaman zaman telefon açanlar olur. Normal şartlarda hal-hatır sormak için arayan pek olmaz! Ama konu “Foça’da tatil ya da asker ziyareti vb.” olduğunda, doğma büyüme Foçalı olduğumu bilen tanışlarımın ilk aklına gelen isim olurum haliyle.
Foça konusunda tavsiye almak için arayanların dertleri bellidir ve genelde aynı şeyleri sorarlar:
- Foça’da bize hangi oteli tavsiye edebilirsin! Nerede kalabiliriz?
- Foça’da gönül rahatlığıyla rakı-balık yapabileceğimiz bir mekân var mı? Bize hangi restoranı tavsiye edersin?
- Foça’ya geldiğimizde, orada ne yapabiliriz, nereleri gezebiliriz?
Aslında risk teşkil eden bir konudur bu.
Diyelim ki “Balığı filanca restoranda yiyebilir, filanca otelde de kalabilirsiniz” diye bir tavsiyede bulundunuz. Ve oldu ki restorancı hesabı kökledi, otelci de berbat bir odada yatırdı, sizden tavsiye alan o kişileri.
İşte o vakit yandı gülüm keten helvam! Anlat derdini anlatabiliyorsan Marko Paşa’ya.
Sana güvenen insanlara karşı mahcup olduğuna mı yanasın, yoksa güvenip de müşteri gönderdiğin işletmecinin yaptığına mı?
Bunun içindir ki uzun bir süredir, beni kim ararsa arasın, özellikle de restoran konusunda hiç kimseye tavsiyede bulunmam!
Biri keyif yapacak, diğeri para kazanacak, sıkıntısını ben niye çekeyim ki?
Ha! Otel konusunda rahatım. Bugüne kadar bir kez olsun yüzümü kara çıkarmayan, yönlendirdiğim insanları en iyi şekilde karşılayan ve kime tavsiye ettiysem, mutlaka olumlu geri dönüş aldığım bir otel var, neyse ki Foça’da!
“O ilgi sana özeldir” diye düşünebilirsiniz ama emin olun bana özel değil. Çünkü sağlamasını bizatihi kendim yaptım. Gönderdiğim bazı müşterileri “Sakın ola benim adımı vermeyin, o otelci beni hiç sevmez” diye sıkı sıkı tembih ettim. Sonuç değişmedi ve anladım ki müşteri ayrımı gözetmeksizin, herkese aynı ilgi alaka gösteriliyor.
Ee dile kolay, yarım asırlık bir deneyim söz konusu...
Bahsettiğim işletmenin adı: Hotel Karacam!
İşletmecisi de ömrünün neredeyse tamamını, turizm sektörüne adamış bir duayen: Sebahattin Karaca.
Otel işletmecisi deyince, zihninizde öyle takım elbiseli ve burnu havada birini canlandırmayın.
Düşünün! Foça gibi bir yerde deniz kıyısında olmakla birlikte yaz-kış ful çeken bir otelin sahibi; her sabah erkenden uyanıyor, otelin önünü süpürüyor ve çiçekleri suluyor.
(Ayrıca kendisi gerçek bir hayvansever, her gün sokak hayvanlarını beslemeyi de ihmal etmiyor.)
Otelin her bir metrekaresinde temizlikten asla ödün vermiyor.
Kahvaltı servisinden tutun da ikram edilen bir bardak çayın lezzetine kadar, aklınıza ne geliyorsa bizatihi takibini kendisi yapıyor.
Bu arada, benim “Hotel Karacam” için kullandığım bir metafor var: Okul Gemisi!
Öyle ki iyi bir turizmci olmayı hedefleyen bir genç için, Hotel Karacam, tam anlamıyla bir “mutfak” niteliğinde.
Sebahattin Bey’in yanında çalışan ve/veya staj yapan birçok genç, şimdilerde hatırı sayılır otellerde üst düzey yöneticilik yapıyor.
Sebahattin Karaca’nın 10 parmağında 10 marifet var.
Turizmci kimliğinin yanı sıra, yerel tarih araştırmacılığı da yapan Sebahattin Karaca’nın Foça’nın tarihine yönelik çok sayıda makalesi/çalışması var. (Yakında kitabı da çıkacak!)
Almanca ve İngilizce bilen Sebahattin Karaca’nın bu yönünden, otelinde ağırladığı yerli ve yabancı misafirleri/müşterileri de yararlanıyor.
Hiçbir ücret/çıkar/menfaat gözetmeden, dileyen herkese Foça’nın tarihine yönelik bilgilendirmeler yapıyor. Bir nevi tur rehberi gibi, Foça’ya dair merak ettiğiniz her şeyi anlatıyor. Tarihe ilgi duyan biri olmanız, Sebahattin Bey için yeterli…
1960 yılında, o dönemin ilk ve tek otelcilik okulu olan Ankara Turizm ve Otelcilik Meslek Lisesi’nden mezun olan ve o günden itibaren neredeyse bütün hayatını eğitimini aldığı turizm-otelcilik mesleğine adayan Sebahattin Karaca’yı kısıtlı bir köşe yazısında anlatmak, olanaksız. Hattizatında, Türkiye’nin ilk turizmcilerinden olmakla birlikte mesleğinde duayen olmuş birinden bahsediyoruz.
Biraz da Karacam Hotel’in fiziki yapısından bahsetmemiz gerekirse…
Foça’nın Küçük Deniz Sahilinde konuşlu bulunan Hotel Karacam için, "butik otel konseptinin en güzel örneklerinden biri olarak, kente değer katan bir mekan" tanımını yapabiliriz.
Foça’nın prestij otellerinden biri olan Hotel Karacam’ı birçok emsalinden farklı kılan özelliği de “butik otel” konseptini, 5 yıldızlı otel konforuyla birleştirmiş olmasıdır.
Dahası, öyküsü olan bir yapıdan bahsediyoruz. Öyle ki 1881 yılında Rum bir tüccar tarafından neoklasik yaklaşımla inşa ettirilen bina, yıllar içinde farklı amaçlarla da kullanılmış. Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait fotoğrafları incelediğinizde, binanın “Türk Ocağı ve Halk Evi” olarak kullanıldığını da görebiliyorsunuz.
Daha net ifade edeyim: Hotel Karacam, çağdaş mimari ile tarihi dokuyu harmanlayan mükemmel bir örnek…
Hotel Karacam gibi “otantik” bir yapının turizme hizmet ediyor olması, sadece Foça açısından değil, İzmir açısından da büyük bir kazanım. Ki yüzyıllar boyu farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Foça’nın tarihsel kimliğine de son derece yakışıyor Hotel Karacam.
CHP İzmir eski milletvekillerinden Kemal Anadol, Foça için hep şöyle der: “Dünyada güneşin en güzel battığı yer!”
Sayın Anadol’un bu tespitine katılmamak mümkün değil, ama şu eklemeyi de yapmak isterim: Foça’da gün batımının en iyi izlendiği yerlerden biri de Hotel Karacam’ın terasıdır.
Evet, denize nazır olmakla birlikte çarşıya birkaç adım mesafede bulunan Hotel Karacam; 21 odasıyla, (fakat sürekli “kapalı gişe” olarak) rahat ve samimi ortamında misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Dahası, tatil için Foça’ya gelen birçok ünlü ismin de buradaki tercihi Hotel Karacam’dan yana oluyor.
Çok sayıda ödül ve sertifikaya sahip olan Hotel Karacam’ın kalitesini, Tripadvisor gibi güvenilir ve dünya markası olarak kabul edilen seyahat sitelerine yapılan yorumlar da ortaya koyuyor.
Son olarak…
Evet! Biraz klişe bir deyiş olacağının farkındayım ama söylemeden edemeyeceğim: Hotel Karacam Foça’daki eviniz olmaya aday!
NOT: Seyahat yazarı değilim ama işini gerçekten severek yapan insanlara hayranlık duyan biri olarak, Sebahattin Bey ve işletmesi hakkında, sadece ve sadece içimden geçenleri, naçizane kaleme almaya çalıştığımı belirtmek isterim. Kaldı ki ne Sayın Karaca’yı ne de işletmesini öyle tek bir köşe yazısına sığdırmak mümkün değil.
Hasan Eser / Mahalli Gündem.com
YORUMLAR