HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Foça'da tipik bir seçmenle sohbet ettim

05 Mart 2024 - 12:51

“Kime oy vermeyi düşünüyorsunuz?” diye soruyorum.

“Adayların projelerini hele bir görelim…” yanıtını veriyor.

“Hayırlısı olsun” deyip geçiştiriyorum.

Sen bağnazın tekisin, futbol takımı tutar gibi parti tutuyorsun, partin herhangi bir nesneyi bile aday gösterse oy verirsin, diyemiyorum!

“-Proje proje…- diyorsun da bugüne kadar oy verdiğin partiden seçilenler, vaat ettikleri projelerin kaçını gerçekleştirebildi?

Yerine getirilmeyen hangi vaadin hesabını sordun, oy verdiklerini veya kendini bu yönde hiç sorguladın mı?” diye de soramıyorum!

“Projeler” işin bahanesi…

Kahir ekseriyetin proje filan umurunda değil.

“Yerel seçimlerde kişilere oy verilir, partilere değil” kültürü çoktan yok edilmiş.

Kiminin takıntısı “A parti” kiminin “B parti” olmuş.

Sözüm ona yerel seçimlere gidiyoruz!

Peki, yaşadığımız şehre ve vatandaşa en çok fayda sağlayacak kişileri seçmek gibi biri hedefimiz var mı?

Toplumsal ve kentsel yaşam standartlarımıza doğrudan etki eden yerel seçimler, ne yazık ki genel seçimlerin provası veya sağlaması olarak görülüyor

İşte ben, bunları söylüyorum, karşımdaki ise hala ağzını şaplata şaplata “Ama projeler de çok önemli” diyor.

“Projelerden beklentiniz nedir?” diye sorduğumda ise, belediyelerin zaten yapmakla zorunlu olduğu asli görevlerine yönelik hizmetleri sıralıyor. Vizyona bak, hizaya gel.

“Tarif ettiğiniz vatandaşın akıl sağlığı yerinde mi?” diye sorabilirsiniz.

Tabii ki yerinde! Hatta “kurnazım” diye geçinen birçok insandan daha zeki!

Öyle ki onun asıl derdi proje filan değil.

Birçok insan gibi, o da (deyim yerindeyse) dişini geçirebileceği, makam odasının kapısına tekme atarak girebileceği ve telefon açtığında ağzına geleni söyleyebileceği düşük profilli bir belediye başkanı istiyor.

Çocuğumu belediyede işe alsın, kaçak yapımı görmesin, tarla vasfında olan arazime imar getirsin, işgallerime göz yumsun, belediyeye işimiz düştüğünde kolaylık sağlasın…

Sebepler çoğaltılabilir.

Şehir kötü yönetiliyormuş, belediye borç batağındaymış, altyapı yetersizmiş, belediye hizmetleri aksıyormuş, kentte yaşam zorlaşmaya başlamış; işte bunların hiçbirinin önemi yok.

Peki nedir asıl önemli olan?

  • O partinin ne olursa olsun kazanması veya şu partinin mutlaka kaybetmesi.
  • Bazı insanların belediye nimetlerinden ne kadar faydalanabilecekleri.
  • Bir de belediye başkanına yakın olmanın sağlayacağı sosyal statü.
Yeri gelmişken...

Doğup büyüdüğüm ilçeyi, Foça’yı gözlüyorum son günlerde!

CHP’nin çiçeği burnunda İlçe Başkanı Günal Biçer’in mikrofondan haykırışlarını dinliyorum: “Saniye Bora Fıçı’yı Foça Belediye Başkanı yaparak, 2028’de CHP’yi iktidara taşıyacağız” diyor.

Tabii 35 yıldır Foça’yı kesintisiz yöneten ve özellikle son 20 yıla dair Foçalı vatandaşlara “belediyecilik hizmetleri” noktasında hiçbir referans gösteremeyen Günal Biçer ne yapsın ne söylesin daha başka!

Fakat ülke olarak Cumhuriyet tarihinin belki de en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadığımız bir dönemde ve üstüne üstlük  21 yıldır iktidarda olmanın yorgunluğunu/ yıpranmışlığını yaşayan AK Parti’ye karşı seçim kazanamayan 6’lı masanın lokomotifi CHP, 2028’de iktidar olacakmış.

Ama bu hedefin gerçekleşmesi için, önce Saniye Hanım’ın Foça Belediye Başkanı olması gerekiyormuş.

Eski belediye başkanlarımızdan Gökhan Demirağ da eline ne zaman mikrofon alsa “Benim tek bir derdim var, o da Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan olması…” diye haykırırdı. Fakat ikisinin de (siyasi) ömrü vefa etmedi.

Dahası, ortada Başbakanlık makamı da kalmadı.

Sayın Biçer’in siyasal romantizmine hayranım!

Fakat kendisine naçizane tavsiyemdir: Daha önce CHP Genel Başkanı olması için imza verdiği Muharrem İnce’nin konuşmalarını fırsat buldukça dinlemelidir. Gerçekten ezber bozan konuşmalar yapıyor!

Halbuki ne gerek var siyasi edebiyata…

“Biz, Foça’yı 35 yıldır yönetiyoruz! Yaptıklarımız da yapamadıklarımız da ortada. Eğer bizim belediyecilik anlayışımızdan memnunsanız, sizden bir kez daha yetki istiyoruz. Takdir siz değerli Foça halkımızın…” diye bir açıklama yapmak çok mu zor?

Neyse, diyecek bir şey yok!

Keza söylediklerinin alıcısı olmasa, ne diye demagoji yapsın ki?

HASAN ESER

YORUMLAR

  • 0 Yorum