Kısmen de olsa 'bağnaz' bir seçmen yapısına sahip olan Foça'nın siyasi yönden mercek altına alınması gerektiğini düşünüyorum.
Fakat geleneksel gazeteci yaklaşımlarıyla bu yönde yapılacak bir analizin de sağlıklı ve yeterli sonuçlar vereceğine inanmıyorum.
Foça'nın siyasi yapısını doğru analiz edebilmek için mutlaka bilimsel yöntemler kullanılmalı.
Bunun içindir ki, siyaset bilimcilere, sosyologlara, akademisyenlere ve siyaset sosyolojisi üzerine tez hazırlayan üniversite öğrencilerine buradan sesleniyorum: Araştırma için Foça'dan daha verimli bir yer bulamazsınız!
Foça siyasetine yabancı olanlar için belirtmekte fayda var!
Foça'da kendilerini 'merkez sağ' diye tanımlayan bir grup seçmen, 1989'dan bugüne her yerel seçimde aynı kişiyi aday gösteriyor.
Üst üste seçim kazanan bir adayın tekrar tekrar aday gösterilmesi mantıklı karşılanabilir; zira hazır kazanan/kazanacak bir aday olduktan sonra kim-niçin durduk yerde macera arasın!..
Ama... 30 yıl boyunca üst üste seçim kaybeden bir adayı tekrar tekrar aday göstermek ya da göstermeye çalışmak rasyonel bir eylem olabilir mi?
Düşünün. Her dönem parti değişiyor, meclis üyesi adayları değişiyor, ama aday değişmiyor!
Neden?
Çünkü o bir grup seçmen, defaatle aynı şeyi deneyip farklı sonuçlar bekliyor!
İlginçtir, lisan-ı münasiple anlatıldığında, haklılık açısından herkesçe onaylanan/kabul edilen bir durum tespitidir bu.
Fakat iş uygulamaya geldiğinde...
"Ya tutarsa!" mantığıyla göle maya çalan Nasreddin Hoca'ya rahmet okutuluyor Foça'da.
"Bu dönem bir daha denemek istiyoruz! Çünkü bu iş, bu defa olacak gibi görünüyor!" denilerek adeta umut dağıtılıyor.
Maalesef kısır döngüden çıkılamıyor.
Bu kısır döngüye son vermek isteyenler, mantık çerçevesine oturtulmuş konuşmalar yaparken...
Diğerleri konuya farklı pencereden bakıyor.
Mesela, piyango satan seyyar bayi yanınıza gelir ve size bilet almanızı teklif eder. Siz de şöyle dersiniz: "Abi/abla her seferinde alıyoruz; ama ne hikmetse bize çıkmıyor!.."
İşte tam da bu noktada, seyyar bayi sihirli sözü devreye sokar: Ya çıkarsa!
Demem o ki, 30 yıldır kaybeden siyasetçiyi destekleyenler de, çıkmamasına rağmen piyango bileti almaktan vazgeçmeyenlerin psikolojisini andıran bir yaklaşımla, yani 'Ya kazanırsa!' anlayışıyla hareket ediyor gibi bir izlenim veriyorlar.
Bu arada gözden kaçırılan bir husus var!
30 yıldır Foça'yı yöneten CHP, kuvvetle muhtemel 4'üncü defa aday değişikliğine gidiyor; ama kendilerini 'merkez sağ' olarak tanımlayan o bir grup seçmen "Yahu memlekette başka adam mı var?" şeklinde ifadeler üzerinden indirgemeci yaklaşımını ortaya koyuyor.
Bu arada, "Başka adam mı var!" söyleminden iğrendiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim.
Öyle ki 30 bin nüfuslu, üstelik eğitim ve entelektüellik seviyesi son derece yüksek bir ilçede "Başka adam mı var!" şeklinde bir yaklaşım, burada yaşayan insanlara hakaret sayılır.
Tabii ben bunu böyle söylediğimde, "Say bakalım o önerilen isimlerden birkaç tane..." diyorlar.
Fakat söylediğim/önerdiğim isimleri şöyle yorumluyorlar: "O yapamaz, şu beceremez, ondan olmaz, bununla tutmaz.."
Peki, kimden olur?
"Bu iş ancak ve ancak bizim adayımızdan olur. Bu işi en iyi o yapar. Zaten 80'li yıllarda bir dönem yapmıştı"
1- Belediye başkanlığının okulu ya da ehliyeti mi var?
2- 'Önerilen isimler seçilemez' diyorsunuz! Peki, sizin 30 yıldır peşinden gittiğiniz aday seçilebiliyor mu?
3- 1980'li yıllarda belediye başkanlığı yaptığı dönemi referans gösteriyorsunuz! Peki, Foça'yı betonlaştırmaktan ve Şehir Hamamı'ndan başka o dönem için övünülecek bir eser gösterebilir misiniz?
Bu noktada...
Ben, Foça'da bir miktar kişisel oya sahip olan o adayı, genel siyasette Türkiye'nin yüzde 25'ini ipotek altında tutarak, AK Parti dışında herhangi bir partinin iktidar olmasının önünü tıkayan CHP'ye benzetiyorum. Yani seçim kazanamadığı gibi, muhalefet cenahından bir başkasının kazanmasını da dolaylı olarak engellemiş oluyor. Bilerek ya da bilmeyerek! CHP'nin ekmeğine yağ sürüyor.
Ne var ki, Foça'da muhalefetin artık aday değişikliğine gitmesi gerektiğini önermek, o bir grup seçmen nezdinde 'hadi gelin dinimizi değiştirelim' gibi algılanıyor. Ya da sözde bir bağlılık ortaya konuluyor.
Söz konusu adaya sempati besleyerek, onun bir gün mutlaka kazanacağına gerçekten inanan insanlar var! (Tıpkı Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP'nin bir gün iktidar olacağına inananlara saygı duyduğum gibi, onlara da saygı duyuyorum. )
Diğer taraftan "Foça'da rakibimiz o kişi olduğu sürece, bizim için burada seçim kazanmak çocuk oyuncağı..." yorumunu yapanlar da var.
"Adayımız 30 yıldır seçim kaybediyor; ama her dönem en az 3 tane meclis üyesi çıkarıyor. O zaman 'başka adam mı var!' diyerek kendisine destek vermekte fayda var. Hem bu sayede gözüne girerim. Adımı da bir şekilde aday listesinden üst sıralara yazdırdığım zaman, meclis üyeliğini garantilemiş olurum. Ben meclis üyesi olduktan sonra, bana ne Foça'ya kimin başkan olacağından..." diye düşünenler de var mıdır acaba?
Aslında kimin ne düşündüğünden daha çok, Foça'da gün gibi ortada olan tablonun bize ne anlattığı önem arz ediyor.
Evet, 30 yıldır ısrarla aday gösterilen o siyasetçi,1980'li yıllarda Foça'da bir dönem belediye başkanlığı yapmış. Fakat bu göreve 550 oy (Yazıyla: beş yüz elli) alarak seçilmiş. Foça'nın o dönem nüfus olarak ne kadar küçük bir ilçe olduğunu varın siz düşünün.
Bugün gelinen noktada ise Foça yaklaşık 25 bin seçmen sayısına ulaştı. Belde ve köylerimizin mahalle statüsüne dönüştürülmesiyle birlikte alan olarak da büyüdü Foça.
Halbuki 2009 yerel seçimleri öncesine kadar merkezden ibaret olan Foça'da 2 bin oy alan aday belediye başkanı seçilebiliyordu.
Toplamda 5 bin seçmenli küçük Foça'da, meşhur adayın kişisel oyu yüzde 45'lere tekabül ediyordu.
Büyüyen Foça'nın seçmen sayısı çoğalırken, malum siyasetçinin kişisel oyu yüzde 10'lara tekabül etmeye başladı. Ayrıca 30 yıldır üst üste yaşanan hezimetlerden dolayı eski gücünü ne kadar muhafaza edebildiği de tam bir muamma.
Tv'de bugünlerde tekrarları oynayan 'Seksenler' diye bir dizi var. 1980'li yılları anlatan o dizinin en azından birkaç bölümünü izlemişsinizdir.
Geleneksellik ve modernlik arasında git geller yaşayan aile ve mahalle yaşamı üzerinden, Türkiye'nin özellikle 12 Eylül öncesi ve sonrasını sosyo-politik açıdan irdeleyen 'Seksenler' dizisini izlerken...
Teknolojiden büyük ölçüde yoksun bir hayat sürdüğümüz o günleri hatırlıyor ve tebessüm ediyorum.
İşte yukarıda bahsettiğim siyasetçi de, 'Seksenler' dizisine konu olan o demode yılların Foça belediye başkanıdır.
Evet, o günden bugüne ülke değişti, dünya değişti, teknoloji değişti, toplumsal beklentiler değişti, şehirlerin demografik yapısı değişti, belediye yasaları değişti, hükümet sistemi değişti, çok sayıda milletvekili, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı değişti. Hatta, Melih Gökçek'in istifasıyla Ankara Büyükşehir Belediye başkanı bile değişti.
80'li yıllarda siyaset yapanların bir çoğu ebediyete intikal etti. Halen hayatta olanlar da çoktan emekliye ayrıldı.
Türkiye'de değişmeyen tek bir şey var; o da merkez sağın Foça'daki belediye başkan adayı...
Gerçekten anlam veremiyorum!
Acaba Türkiye'nin başka bir şehrinde emsali var mıdır?
Hadi diyelim ki, o kişi aday olmayı ve kaybetmeyi alışkanlık haline getirmiş olsun-ki demokratik hakkıdır; yaşadığı sürece aday olabilir-
Ama...
30 yılın ardından, hala bir grup insanın "O kişi aday olmalı mı, olmamalı mı?" sarmalı üzerinden konuyu ciddi ciddi tartışmaya açma çabaları akıl alır gibi değil.
Güya o isim kamuoyu araştırmalarında önde çıkıyormuş. Velev ki doğru olsun! Ki doğru olduğuna bahse girerim. Çünkü Foça'da CHP'nin kazanmasını isteyen hangi vatandaşa sorsanız, burada CHP'ye rakip olan partiden o ismin aday gösterilmesi gerektiğini savunur. Hem de ustaca...
Bu yazdıklarımı, mezkûr kişilere sözlü olarak anlattığımda bana şöyle diyorlar: "Yapma-etme be Hasan kardeş, gel inat etme şu adamı bir kerecik daha deneyelim..."
Ne diyebilirim ki...
Siz ne anlatırsanız anlatın, karşınızdakiler anlamak istediklerini anlıyor!
Zira insanlara duymak istediklerini söylediğinizde çok mutlu oluyorlar.
Hal böyleyken ben de hemşerilerimi kıracak/üzecek değilim.
Rahmetli anneannem 'Gözüne güvenen gider mantar dağına, oduna..." derdi.
Ülkeyi yöneten ya da yönetmeye talip olan siyasi partiler ve Foça'daki o bir grup seçmen, 30 yıldır kaybeden bir adayla gerçekten kazanacaklarına inanıyorlarsa, kendilerine muvaffakiyetler dilerim.
Ne destek olurum ne de köstek olurum!
'Allah çarşınıza pazar versin' derim.
Ayrıca...
2024 seçimlerinde de bir daha denemelerini tavsiye ederim.
Hem belli mi olur, ya kazanırsa!
HASAN ESER / MAHALLİ GÜNDEM
YORUMLAR