Yazılarının tiryakisi olduğum Emre Aköz, geçtiğimiz haftasonu Sabah Gazetesi'deki köşesinde nefis bir yazı kaleme aldı.
Usta kalem Emre Aköz, "İşte bir marka kent" ara başlığıyla kaleme aldığı yazısında; 'Marka Kent' olmak isteyen şehirlere değinince...
Aklıma Foça ve CHP'nin değişmez belediye başkanı Gökhan Demirağ geldi.
Malumunuz!..
Üç dönemdir Foça'yı yöneten (!) Gökhan Bey'in sıkça kullandığı bir slogandır: "Foça marka kent olacak, oluyor, oldu vs.."
Arabın yalellisi misali...
"Marka Kent" söylemini yıllarca diline pelesenk eden Gökhan Bey, basına verdiği demeçlerde, halka hitaben yaptığı konuşmalarda ve seçim vaatlerinde, bu süslü söylemi ağzından hiç düşürmedi.
Ne var ki, Gökhan Bey'in "Marka Kent" vaadi her daim lafta kaldı.
Ve hayalden öteye gidemediği gibi, Gökhan Bey'in döneminde, Foça aksine (turizmde) prestij kaybına uğradı.
Şimdi...
Foça'nın turizmde nasıl küme düştüğünü, marka kent hedefine niçin ulaşılamadığını, hangi yönetimsel hataların yapıldığını ve Gökhan Bey'in başarısızlık konusundaki başarısını uzun-uzun anlatacak, malumun ilamı ifadelerle başınızı şişirecek değilim.
Zira mezkur konuyu asıl yorumlaması gereken, Recep Tayyip Erdoğan'ın neferi olduklarını söyleyip, öte yandan CHP'li Foça Belediyesi ile uyum içinde çalışan AK Partili siyasetçiler değil midir? (ayrı konudur)
Neyse...
Sabah Gazetesi'ne karşı biraz ön yargılı oldukları için okumamış ya da gözlerinden kaçırmış olabilirler.
Bunun içindir ki, Gökhan Demirağ başta olmak üzere, 'Marka Kent' söylemini laf ola torba dola kullanan bazı CHP'li belediye başkanlarına rehber olması düşüncesiyle...
Yazımı noktalarken Emre Aköz'ün "İşte bir marka kent" başlıklı yazısından ilgili bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Konya, Tokat, Gaziantep, Kayseri... Hangi Anadolu kentine gitsem, girişimci kesimden ve bürokratlardan aynı sözü işittim: "Marka kent olacağız."
Sordum: Marka kent olmak için, yatırımları, iyi olduğunuz tek bir alanda yoğunlaştırmalısınız. Nedir bu alan? Turizm mi, tarım mı, sanayi mi?
İstisnasız her yerde aynı cevabı aldım: "Hepsini birden destekleyeceğiz." Bunun mümkün olmadığını, odaklanmaları gerektiğini asla anlatamadım.
Halbuki mesela Barcelona turizm eğlence kenti olmaya 40 yıl önce karar vermişti. Endüstriyi kent dışına çıkardılar, kaynakları turizmi destekleyen alanlara (oteller, yeme-içme, alışveriş) kaydırdılar.
Futbol kulübü Barcelona'nın yükselişi bile o makro planın bir parçasıdır.
Bugün yanı başımızda bir örnek daha oluştu: Kumarla kalkınmaya karar verdikten sonra, on yıllardır bütün yatırımları buna göre yapan Gürcistan'ın Batum kenti.
2010'da bizzat gördüm: Başta oteller olmak üzere her şey kumar turistini mutlu etmek için yapılıyordu. Böylece Karadeniz'de bir küçük Las Vegas oluştu.
Özetle: Marka Kent olmak isteyen dostlar! Bu tip örnekleri önce okuyarak ve sonra gezerek inceleyin. Kaynaklarınızı belli bir alana odaklamanız mümkün olamayacaksa, markalaşma sevdasında vazgeçin."
EMRE AKÖZ'ÜN KALEME ALDIĞI YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
YORUMLAR