İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2019 yerel seçimlerde yeniden aday olmayacağını açıklayınca...
Tunç Soyer, Hasan Karabağ, Olgun Atila ve Mehmet Ali Çalkaya gibi ilçe belediye başkanlarının isimleri büyükşehir belediye başkan adaylığı için dillendirilmeye başlandı.
Gündeme gelen bu isimler aday gösterilir ya da gösterilmez, orasını bilemem ama İzmir gibi mega bir kentin büyükşehir belediye başkanlığına yakıştırılmak bile gurur duyulacak bir şeydir.
Gönül isterdi ki büyükşehir adaylığı için, Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ'ın da adı geçsin.
Ama... Gökhan Demirağ'ın Foça'da yeniden aday gösterilip-gösterilmeyici bile muamma ve tartışma konusu iken...
'Büyükşehir için Demirağ'ın adı geçiyor' deseniz; buna kargalar bile güler.
Şimdi ben böyle dedim diye, "Yahu Hasan Eser, sen de ne hayalperest bir insansın. Foça gibi küçük bir kasabadan büyükşehir belediye başkanı çıkar mı hiç?"
Peşinen yanıt veriyorum: Bal gibi çıkar/çıkabilirdi.
Gökhan Demirağ ilk defa seçildiğinde, Türkiye'nin en genç belediye başkanıydı.
İdeolojik saikler ile 3 dönem üst üste seçilme şansını da yakaladı.
Düşünün.
Asker ziyareti vesilesiyle, Türkiye'nin 81 ilinden insanların gelip konakladığı bir ilçe olan Foça, aynı zamanda bir tatil beldesi olması hasebiyle de Türkiye'nin YERLİ turizm cennetlerinden biri olma özelliğine sahiptir.
Diyeceğim o ki; Foça 'vitrin' niteliğinde bir ilçedir.
Belediyecilik referansları üzerinden sıçrama yapmayı hedefleyen siyasi partiler ve idealist siyasetçiler için bulunmaz kaftandır Foça. (Tabii idrak edebilene!)
Bugüne kadar muhtelif partilere mensup olan milletvekillerine, hep Foça'nın önemli bir ilçe olduğunu anlatmaya çalıştım ama onlar her seferinde tebessüm ederek bana şöyle dediler: "Yapmayın Hasan Bey, Foça seçmen sayısı olarak İzmir'in bir sokağı bile değil..."
Halbuki asker ziyareti ya da tatil için yurdun dört bir tarafından Foça'ya gelen insanların, burada yetersiz belediye hizmetleriyle karşılaştığında neler düşündüklerini ve söylediklerini özellikle CHP'li vekiller bilmiyorlar.
Foça'da sık rastladığım bir diyalogtur:
-Buranın belediyesi hangi partiden?
-CHP
-Hiç şaşırmadık, belli oluyor zaten!
İlçe belediye başkan adaylarını merkeziyetçi bir yaklaşımla Ankara'dan belirleyen CHP'nin üst düzey yöneticileri; "Foça dediğiniz yer okyanusta bir damla niteliğinde, kazansak ne olur, kazanmasak ne olur... " düşüncesiyle mi hareket ediyor? Bilmiyorum!
Fakat, Foça gibi karşıdan son derece önemsiz gibi görülen şehirlerin CHP'ye ülke genelinde ne kadar çok zarar verdiğini tahmin edebiliyorum!
Misal, bir anlığına Foça'nın Eskişehir gibi iyi yönetildiğini hayal edin ve lütfen şu soruma cevap verin:
Kusursuz belediye hizmetleri ve prestij projeleriyle ihya edilmiş bir Foça'nın CHP'ye pozitif faydası olur muydu, olmaz mıydı?
Daha önce de birçok kez yazdım, CHP'nin en büyük talihsizliği, belediyecilik referansının İzmir olması.
Bunun içindir ki CHP İzmir'i kaybetmediği ya da buradaki belediyecilik anlayışını komple sil baştan değiştirmediği sürece Türkiye'yi kazanamaz!
Çünkü genel seçimlerde sandık başına giden vatandaş Hasan Eser, kendi kendine şöyle diyor: "Yahu bunlar daha benim yaşadığım kasabayı (Foça'yı) bile doğru-düzgün idare edemiyorlar. Koskoca ülkeyi nasıl yönetecekler!"
Dönelim asıl konumuza...
Gökhan Demirağ'ın ilk defa 2004 yılında, Foça'ya büyük ideallerle belediye başkanı olduğunu biliyorum.
İlk döneminde yaptığı hizmetlerin bir kısmı yanlış ya da tartışmalı da olsa, tamamen iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalıştığını da biliyorum.
Gel gelelim, bir insan inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlarmış.
Gökhan Demirağ da Foça'yı hak ettiği yere taşımak inancıyla başkan oldu. Ne var ki kısa zamanda, belediyede yuvalanmış bazı CHP'liler gibi düşünmeye başladı.
"Hiç iş yapmayan hiç hata yapmaz!" diye mi düşündü?
Yoksa, "Foça'da CHP'den nasıl olsa ceketi koysak kazanıyor. Ee o zaman niçin kendimi yorayım! Benim bu saatten sonra tek derdim; CHP genel merkezinden kendimi bir şekilde tepeden inme aday yaptırmak olmalı..." gibi bir kolaycılığa mı kapıldı?
Ne olduysa oldu, bir zamanlar cuma namazlarını kaçırmayan, hiçbir kötü alışkanlığı olmayan ve sporcu kimliğiyle tanınan Gökhan Demirağ, belediye başkanı olduktan kısa bir süre sonra alkollü sofraların müdavimi oldu.
Halbuki ilk başlarda istikbal vaat eden bir belediye başkanıydı ve önü açıktı.
Ancak... o, CHP belediyeciliğinde ezber bozup marka bir isim olmak yerine, klasik CHP'li başkanlar kervanına katıldı.
Ayrıca...
Eleştirileri hakaret, itirazları hizipçilik, tavsiyeleri ise küstahlık olarak kabul etti.
Son döneminde, kendisine itiraz etmesi ve işine karışıp sorun çıkarması muhtemel isimleri olabildiğince yönetimden uzaklaştırdı.
'Foça'yı hak ettiği yere nasıl taşırım?' sorusuna odaklanmak yerine, konumunu korumanın derdine düştü.
Koltuğa güç vermek yerine, koltuktan güç almayı tercih etti.
Özetle, Gökhan Demirağ fırsat tepti. 15 yılı lay lay lomla geçirmek yerine, 7/24 çalışıp Foça'yı parmakla gösterilen bir kent haline getirmiş olsaydı, bugün Aziz Kocaoğlu'na alternatif gösterilen en güçlü isimlerden biri olurdu.
YORUMLAR