Hasan Eser / 06 Kasım 2016 - Vatandaşın gündemi ile İzmir'in gündemi farklı…
Dünya ve Türkiye gündemine odaklanan vatandaş: "ABD seçimlerinde Trump mı yoksa Hillary mi kazanacak, Anayasa değişikliği önerisinin akıbeti ne olacak, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarından kayıpları ya da kazanımları olacak mı?" gibi konuları merak ediyor.
Türkiye'nin geleceği konusunda endişelenen vatandaş; bu sorulara yanıt ararken…
Başlıca geçim kaynağı ‘Belediye’ olduğu gözlenen İzmir'in merak ettiği tek konu ise: Aziz Kocaoğlu’nun yeniden aday olup olmayacağı?..
Halbuki yönetimsel anlayış değişmedikten sonra; Aziz Kocaoğlu aday olsa ne olur, olmasa ne olur?
Aziz Bey, öyle ya da böyle ciddi bir tecrübeye sahip oldu-ki İzmir’in bu saatten sonra ikinci bir Aziz Kocaoğlu vakasına daha tahammülü yok!
İstisnalar dışında, genelde değişmeyen kuraldır: Gelen gideni aratır.
Bu tespitlerimizi; iktidar yorgunu olan Aziz Kocaoğlu'nun siyasi yıpranmışlığından faydalanmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek istemi şeklinde algılayanlar olabilir.
İsteyen istediği gibi algılamakta özgürdür.
Bugüne kadar ne ticari ne de siyasi anlamda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden bir beklentim olmadı, olmaz da.
İzmir'de doğup büyüyen ve yaşamaya çalışan bir vatandaş olarak tek derdim: Hayat standartları yüksek, daha modern bir kentte yaşama ve layık olduğum şekilde yönetilme isteğimdir.
Kusura bakmayın ama ideolojik söylemler; hiçbir yaraya merhem olmuyor.
Kaldı ki yıllardır kuru bir inat uğruna yapılan tercih neticesinde İzmir'in geldiği durum ortada…
Varsın İzmir tepe tepe CHP'nin olsun!
Ama…
İzmir’de CHP'den aday olduğu için değil, kendisi olduğu için seçilecek bir isim aday gösterilsin.
Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen misali…
Belediye Başkanı, kendini halkından başka hiç kimseye borçlu hissetmemeli ve “Biz, kimi aday gösterirsek o seçilir” diyen siyasi güçlerin altında ezilmemelidir.
İlk günden bugüne başarılı olabileceğine inanmadığım Aziz Kocaoğlu'na hiçbir seçimde oy vermedim, yarın seçim olsa yine vermeyeceğim.
Demokratik hakkım olarak Aziz Kocaoğlu'na oy vermeyebilirim, lakin bir gazeteci olarak hakkını vermek zorundayım.
Farkında mısınız bilmiyorum ama CHP'nin tüm yükü üç dönemdir Aziz Bey’in omuzları üzerinde…
Sırtlandığı yükü düşünecek olursak, fırsatı çerçevesinde yaptığı çalışmalar gerçekten büyük başarı.
Bunun içindir ki, CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı partisinin, hatta partilerin üstünde ve kişisel güce sahip bir isim olmalıdır.
Aksi halde, siyasi gücün getireceği bir belediye başkanı, sembolik olmaktan öteye gitmeyecektir.
Yineliyorum!
İzmir’de kötü de olsa bir düzen kuran Aziz Kocaoğlu, belediyecilik noktasında öyle ya da böyle ciddi bir tecrübeye sahip oldu.
Demem o ki, CHP başımıza belediyecilikten bir haber birini getirecekse hiç getirmesin, yani Aziz Kocaoğlu bir dönem daha devam etsin, çünkü İzmir’in artık kaybedecek zamanı yok!
Ha bu arada, CHP’nin İzmir İlçe Belediye Başkanları arasında istikbal vaat eden tek bir belediye başkanı da yok!
Örneğin Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ selfie çekmekle meşgulken, Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar da boş bulduğu her yere resmini astırmakla meşgul…
Öte yandan AK Parti ya da MHP saflarında da öyle umut vaat eden bir isim yok!
Ben yaşadığım ilçeden, Foça’dan biliyorum!
Muhalefet partileri İzmir’deki umutlarını iktidarın olası adayları üzerine kuruyor.
Nasıl mı? Anlatayım!
Muhalefet; Gökhan Demirağ, Aziz Kocaoğlu gibi 3 dönemdir üst üste seçilen Belediye Başkanları'nın yıpranmışlığından faydalanmanın hesabını yapıyor.
Eşek ölecek yüzü gülecek hesabı…
Yahu size ne CHP'nin adayından?
Aziz Kocaoğlu'nun yeniden aday olup olmayacağını dert edinmek yerine, siz önce kimi aday göstereceğinizi düşünsenize.
Hani İzmir’de AK Parti saflarında siyaset yapıp da yıldızı parlayan bir isim var mı?
Türkiye Cumhuriyeti'ne Başbakan olan Binali Yıldırım'ın bile seçim kaybettiği İzmir’de…
AK Parti, seçime az bir süre kala çıkaracağı adayla İzmir'i kazanabilir mi?
Bu satırları okuyan birilerinin, “Canım, İzmir CHP’nin kalesidir. Öyle kolay mı İzmir’i kazanmak” dediğini şimdiden duyar gibiyim.
Eee kolay değil elbet, zira niyeti olmayanın hep bir bahanesi olurmuş.
İzmir'e talip olduklarını söyleyenler, İzmir'i kazanacaklarına önce kendilerini inandırmaları gerekir.
Şöyle düşünün: Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994'te İstanbul’u alacağına, Refah Partililer haricinde kim inanıyordu ki?
Evet, İzmir CHP'nin kalesidir. Fakat bu kale plajda yapılan kumdan bir kaleden farksızdır.
Durun sizin yerinize ben cevap vereyim: Hadi canım sende…
Tamam sizin söylediğiniz doğru olsun.
Lakin benim amacım kehanette bulunmak değil, örnekler üzerinden olasılıkları irdelemektir.
Mesela…
Manisa’da AK Parti-CHP çekişmesinin MHP’ye yaradığını biliyoruz. Tabii ki her iki Parti'nin seçmeninden de oy alabilme başarısını gösteren Başkan Cengiz Ergün’ün de bunda payı çok büyüktür.
İzmir'de ise durum farklıdır. Birçok ilçede MHP – AK Parti bölünmesi CHP’ye yaramıştır.
İzmir’de yapılması gereken bellidir.
AK Parti, MHP'nin kazanması muhtemel ilçelerde aday göstermemelidir. Aynı şekilde MHP'de…
Gerekirse İzmir Büyükşehir Adaylığın da bile bir uzlaşı sağlanmalıdır.
Cengiz Ergün gibi her kesimden oy alabilecek bir ismin ittifakla aday gösterilmesi halinde İzmir'in kazanılması işten bile değildir.
MHP, Cumhuriyet’in beşiği İzmir’i, PKK’ya yakın olmakla itham ettiği Parti’ye altın tepsi içinde sunmamalıdır.
Sözün özü: İzmir’in anahtarı MHP'nin elindedir.
YORUMLAR