Geçen kasım ayında gazetecilere yaptığı açıklamada; AK Partili belediye başkanlarının istifa sürecini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, başka partilerde de ‘sorunlu belediyelere dair kulağına çok şeyler geldiğini’ söylemiş ve partiler problemleri kendileri çözmezse müdahale edileceğinin sinyalini vermişti.
Daha sonra..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bir konuşmasında şöyle demişti: "Yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kanuna aykırı davranan her kim varsa, belediye başkanıdır, x'tir, y'dir, z'dir, yetkimiz dahilinde gözünün yaşına bakmayız. Bu saatten sonra muhalefet belediyeleri de iktidar belediyeleri de nasıl gözünün yaşına bakmayacağımızı görecekler."
Velhasıl "fırtına geliyorum" diyordu.
Ne var ki tasvir edilen belediyeler kendilerine çeki düzen vermek yerine hamaset yapmayı tercih etti/ediyorlar.
CHP'li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin görevden uzaklaştırılmasıyla birlikte nihayet durumun ciddiyetinin farkına varıldı.
Ve bu arada bütün gözler İzmir'e çevrildi.
Bugüne kadar İzmir'in CHP'li belediye başkanlarını hedef alan sayısız spekülasyon yapıldı, sınırsız dedikodu üretildi.
İddialar ve suçlamalar havalarda uçuştu.
Türkiye'nin muhtelif bölgelerinden başka partilere mensup bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırıldığını, hatta ceza aldığını duymuşluğumuz var.
Ama...
Çeşitli iddialara maruz kalan İzmir'in CHP'li belediye başkanlarına yönelik hiçbir şey duymadık.
En azından ben duymadım!
Peki siz, 'İzmir'de filanca belediye başkanı görevden uzaklaştırıldı ya da şu cezaya çarptırıldı' diye bir havadis duydunuz mu?
Birtek İBB Başkanı sayın Aziz Kocaoğlu'nun 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığını biliyorduk, o da beraat etti.
Yıllarca İzmir'in CHP'li belediyelerini işaret ederek yolsuzluk ve usulsüzlük imalarında bulunanlar; mezkur başkanların boş yere günahına girmiş...
Zira görünen o ki, İzmir'de asayiş berkemal!..
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun da İzmir'i Türkiye'ye referans göstermesini şimdi çok daha iyi anlıyorum.
Kemal Bey haklıymış!
Çünkü iktidar partisi durduk yerde kendi belediye başkanlarını istifa ettirirken...
İzmir'de ise herşey yolunda görünüyor, muhalefet yapma ihtiyacı duymayan AK Parti'nin İl ve İlçe teşkilatları da dahil olmak üzere İzmir'in CHP'li belediye başkanlarından memnun olmayan yok gibi...
Ha! İşkembeden konuşanlar da var elbet!..
Neymiş efendim, İzmir'in CHP'li belediyelerine ilişilirse AK Parti çok büyük tepki alırmış...
Velev ki bir an için bu klişenin doğru olduğunu kabul edelim.
O zaman ben de, "AK Parti kimlerin tepkisini alacak?" sorusuna cevap isterim.
Hiçbir AK Partili yoktur ki, CHP'li belediyelerin mercek altına alınmasından rahatsız olsun. Aksine 15 yıldır bir türlü mercek altına alınamadığı için AK Parti'den soğuyan insanlar var İzmir'de.
Hatta ve hatta İzmir'deki belediyelerin mercek altına alınmasını isteyip de, bu isteğini dile getiremeyen sol düşünceye sahip insanlar da var.
Öte yandan bu konuda kiminle sohbet etsem şunu işitiyorum: "Hasan kardeşim al birini, vur ötekine..."
Bunun içindir ki, bu muammaya artık bir son vermenin zamanı geldi de geçiyor.
Ya İzmir'in belediye başkanları, "Ey Süleyman Soylu, biz kendimize güveniyoruz. İstediğin müfettişi gönder, istediğin araştırmayı yap, belediyelerimizi tepeden tırnağa denetle, tek bir hata bulursan istifa ederiz, yok bulamazsan senden özür de beklemeyiz!" diyerek, İçişleri Bakanlığına meydan okumalı.
Ya da bir zamanlar İzmir başta olmak üzere, Ege Bölgesi'nde çete ve yolsuzluk yapıldığı iddia edilen belediyelere yönelik operasyonlarıyla adını duyuran süper savcı Murat Gök (sonradan ölü bulunmuştu) gibi üstlendiği görevi layıkıyla yerine getirecek isimler mezkur belediyeleri mercek altına almak üzere görevlendirilmelidir.
Ben İzmir'de yaşayan bir vatandaş olarak, CHP'li belediyelerle ilgili söylentilerden olumsuz etkilendiğim için olsa gerek CHP'ye hayatımda hiç oy vermedim.
Mademki söylentiler asılsız ve Kılıçdaroğlu da tüm Türkiye'yi İzmir gibi yöneteceğini söylüyor;
Yani herşey İzmir'in belediyeleri gibi şeffaf, dürüst, temiz ve güvenilir olacaksa...
O zaman benim CHP'ye oy vermemem için ortada bir sebep var mı?
İlaveten...
İzmir'de bir arpa boyu bile yol katedemeyen AK Parti'nin buradaki başarısızlığının yegane nedeni, İzmir'i sahipsiz bırakması değil midir?
İzmir'e yapılan devlet yatırımlarını tabii ki göz ardı edemeyiz.
Bu noktada, AK Parti'ye oy veren İzmir halkının eksikliğini yaşadığı en önemli kavramın maneviyat olduğunu söyleyebiliriz.
Öyle ki, İzmir'de AK Parti'yi temsil edenlerin CHP'li belediyelerle sanki saldırmazlık anlaşması yapmışlar gibi davranmalarını kabullenemiyor AK Parti'nin İzmir seçmeni.
Nasıl kabullensinler?
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ağır ithamlarda bulunurken...
İzmir'de Erdoğan'ı temsil edenler, CHP'li belediyelerin olumsuzluklarını yıllardır görmezden geliyor.
Ayrıca...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "metal yorgunluğu" tespitiyle herkes heyecanlanmıştı, ama bu tespitin üzerinden 6 ay geçti, neredeyse yerel seçimler geldi ve İzmir'de şartlar bir türlü değişmiyor. Aynı tas aynı hamam devam ediyor.
Son olarak...
Daimi okurlarım hatırlayacaktır.
Daha belediyeler mevzusu gündemde değilken, ben bu köşede belediyecilik konusunda çok sayıda yazı kaleme aldım.
AK Parti'nin 2002'den bugüne iktidarda kalabilmesi...
Türkiye'nin sırtına kambur olan, gelişimin önünü kesen ve vatandaşa illallah ettiren çeşitli şer güçleri yok etme başarısıyla da ilişkilidir.
Demem o ki, birilerinin derebeyliği gibi saltanat sürdüğü, fuzuli masraflarla yetim hakkının havaya saçıldığı, bir yumurtayı beş kişinin taşıdığı, değer üretmeyen, nihai amaca hizmet etmeyen ve en önemlisi bakkal dükkanı anlayışıyla yönetilen yerel yönetimlerin de reforme edilmesi şarttır.
Sözün özü, ilk defa yerel yönetim referansıyla iktidara gelen AK Parti'nin yine yerel yönetimlerde yapacağı reformlarla iktidarının devamını sağlayacağına inandığımı buraya not düşüyor ve şimdilik müsaadenizi istiyorum.
YORUMLAR