HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Kek mi pilav mı?

28 Haziran 2018 - 10:11

"24 Haziran'da 'İlim-bilim' diyen Muharrem İnce kaybetti, 'Kek-kıraathane' diyen Erdoğan kazandı." şeklinde paylaşımlara rastlıyorum sosyal medyada.

Her görüşe saygım var! Fakat bu ve buna benzer yorumların  genelde eğitim düzeyi yüksek kişiler tarafından yapılması garibime gidiyor.

Bu yöndeki yorumlara düz mantıkla baktığımızda, etkilenip hak vermemek elde değil.

Nitekim, burada üstü kapalı olmakla birlikte verilmek istenen mesaj belli: "Halk cahil" (!)

Peki, aynı şeyleri yapıp her seferinde farklı sonuçlar bekleyenlere ne demeliyiz?

Hadi gelin, zaman tünelinde bir yolculuğa çıkalım.

Yıl: 1965

Yer: Türkiye

Yine bir genel seçim öncesidir.

Kampanya süreci sıra dışı polemikler üzerinden ilginç çekişmelere sahne olur.

CHP'nin bu seçimde öne çıkardığı konuların başında 'PLANLAMA' gelir.

Dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, "Kalkınma ancak ve ancak planlama ile olur" diyerek, aslında ülkenin geleceğini  ilgilendiren bir konuya temas eder.

CHP'nin seçim bildirgesinde de, iktidara gelindiği takdirde, Devlet Planlama Teşkilatı'na yardımcı olmak üzere bir kurum oluşturulacağı ve bütün bakanlıklarda planlama birimleri kurulacağının vaadi beyan edilir.

Ne var ki, CHP'nin planlı ekonomiye yaptığı vurgu eleştirilere yol açar.

Planlamayı sosyalist ekonomilerin bir aracı olarak algılayan Adalet Partililer, adeta kıyameti koparır.

Adalet Partisi'nin lideri, büyük demagoji ustası Süleyman Demirel, önce klasik siyasetçi refleksiyle plana karşı olmadıklarını söyler!..

Ama diğer taraftan da konunun abartılmaması gerektiğini savunur ve şu ifadeleri kullanır: 

"Plan baraj değildir, liman değildir, silo değildir, fabrika değildir. Plan yenmez içilmez. Olduğu gibi bırakıldığı müddetçe milletin gündelik hayatına tesir etmez. Plan kağıtlar yığınıdır."

Demirel'in bu tespitinin ardından Adalet Partisi saflarında geliştirilen seçim sloganı da şöyledir:

"Plan mı Pilav mı?"

Keza, 'Planlama' tartışması daha önce  Demokrat Parti döneminde de gündeme gelmiş ve Demokrat Partililerin de yorumu şöyle olmuştur: "Bizim planımız bütçemizdir."

Şimdi...

Bu anekdotu dönemin seçim sonuçları üzerinden incelediğimizde, "Pilav" diyenlerin kazandığına şahit oluyoruz.

Hoş! Benim yaşadığım kasabada (İzmir-Foça) iki dönem belediye meclis üyeliği görevinde bulunan Mimar Metin Öngünşen de Foça'nın 5 bin yıllık tarihine işaret ederek, Foça'ya Koruma Amaçlı İmar Planı yapılması için yıllarca mücadele etmişti; hala ediyor! 

Ama...

Metin Öngünşen ne zaman bu konuyu gündeme getirse, CHP'nin diplomalı Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ ağzını burnunu yamulttu. Yani alenen değilse de o da 'pilav' dedi. (Ayrı bir yazı konusudur)

Toparlamak gerekirse...

"Yahu bu halk nasıl olur da 'kuantum diyen bir cumhurbaşkanı olacağını' söyleyen Muharrem İnce'ye oy vermez!.." diye şaşırmak yerine...

Geçmişin izlerinden yola çıkarak toplumsal yapının siyasetle olan ilişkisini incelemek bize yeni ufuklar açabilir.

Demem o ki, toplumu siyasetinize uyduramıyorsanız, siyasetinizi topluma uydurmalısınız. Aksi halde belirli bir zümreye hitap eden, marjinal bir parti olmaktan öte gidemezsiniz. Acı, üzüntü verici ama maalesef gerçek bu!

Son söz: Atatürk boşuna dememiş: Beni hatırlayınız!

YORUMLAR

  • 0 Yorum