Hasan Eser / 13 Aralık 2016 - 2016 yılında başımıza gelenler; pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.
Turizmde, FETÖ'cü subaylar tarafından düşürüldüğü iddia edilen uçak kriziyle yaşanan sancılı dönem…
PKK ve DAEŞ gibi terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen kanlı terör eylemleri…
Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz kanlı darbe girişimi…
Sınırlarımızda devam eden savaş-ki etkileri ve neticeleri itibarıyla sorunun bir parçası haline geldik-
Devam eden sınır ötesi harekâtlar.
Sürekli ülkeyi geren açıklamalar.
Ve ülkemiz ekonomisine yönelik yaylım ateşi niteliğinde saldırılar.
Aslına bakarsanız düşmana ihtiyacımız yok, içimizdeki İrlandalılar yetiyor bize...
Çünkü yangına körükle gitmeyi kendilerine görev addeden bu zevat, ‘kriz algısı’ yaratma konusunda oldukça mahir.
Bunlara göre; Donald Trump'ın ABD Başkanı olması dünya piyasalarını olumsuz etkilemedi.
Yani tüm dünya güllük gülistanlık, bir tek Türkiye’de işler rayında gitmiyor.
Ha! Allah var. Çözüm önerilerini de söylüyorlar: “Yegâne sorunumuz Erdoğan, o bir gitse vallahi her şey düzelecek”
Doğru! Kılıçdaroğlu Başbakan olsa Türkiye şaha kalkacak(!)
Bunu nasıl mı yapacak?
Kendi ifadesiyle yanıtlayalım: ‘Benim adım Kemal, ben yaparım’
Neyse, taş olsun baş yarsın, önemli değil.
2008’de baş gösteren global krizi hatırlıyor musunuz?
O kriz, ABD ve Avrupa başta olmak üzere ekonomilerde küçülmeye yol açmıştı. (2009)
O dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kriz Türkiye’yi teğet geçecek” demişti.
Şimdilerde ‘Benim adım Kemal, ben yaparım’ gibi hiçbir bilimsel dayanağı olmayan irrasyonel bir söyleme itibar edenler, Erdoğan’ın o söylemiyle az alay etmediler.
Tamam! Erdoğan’ın söylemi de rasyonel değildi.
Ama…
Türkiye gibi istikrarı pamuk ipliğine bağlı ekonomilerde moral ve motivasyonun önemi büyüktür.
Kaldı ki Türkiye’nin 2008 krizini en az kayıpla atlatmasında, Erdoğan’ın ‘teğet geçecek’ sözü şüphesiz büyük etken oldu.
Malumunuz…
Yağmur duasına çıkar gibi, ekonomik kriz beklentisi içinde olanların duaları en sonunda kabul oldu.
Bunlar çok geçmeden felaket tellallığına soyunurken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Dolarınızı bozdurun, TL'ye dönün” çağrısını yaptı.
Tıpkı, ‘teğet geçecek’ söylemini eleştirdikleri gibi; şimdi de Erdoğan’ın bu çağrısına tepki gösteriyorlar.
Ben ekonomist değilim!
Zira dolar bozdurmanın yaraya çok fazla merhem olacağına ben de inanmıyorum.
Ancak inandığım bir şey var ki…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın moralini yüksek tutmayı çok iyi biliyor.
Döviz bürolarına akın ederek, dolarını bozduran insanların nasıl mutlu oldukları yüzlerine yansıyor.
Vatandaş olmanın sorumluluğu ile davranan insanlar, “Biz elimiz kolumuz bağlı oturmak yerine ülkemiz için bir şeyler yapıyoruz. En azından çorbada bizim de tuzumuz oluyor” diyerek, kendilerini mali olmasa da manevi noktada çözümün bir parçası gibi hissediyor.
Ee bundan büyük motivasyon olur mu?
YORUMLAR