MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şehit cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini sıkmayınca…
MHP lideri Bahçeli’ye hak verenler de oldu eleştirenler de.
‘Yorum’ adı altında ‘hakaretvari’ paylaşımlar yapan sosyal medya trollerinin canları cehenneme.
Fakat aklı başında yorumlar okumaktan büyük keyif aldığımı söyleyebilirim.
Tabii konulara ironik ve espritüel bir bakış açısıyla yaklaşanları da unutmamak lazım. Mizah, zaten her türlü gerginliğin bir nevi panzehiri gibidir.
Uzatmayayım. Devlet Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmaması konusunda her iki mahalleden de son derece yerinde ve dikkati çeken yorumlar yapıldı.
Yorumlar kaliteli olunca, insanın kafası karışmıyor değil.
Nasıl karışmasın ki?
Kimi dinlesek kendine göre haklı...
Nihayetinde hemen herkes kendi penceresinden yorumluyor olayları.
O zaman izninizle ben de kendi penceremden yorumlamak isterim bu konuyu.
Farkında mısınız? Hemen her olayda durumdan vazife çıkarmaya çalışanlar var. Ben onları futbolda kale direğinin dibinde bekleyen “beleşçi” forvetlere benzetiyorum.
Durumdan vazife çıkarmak da mahir olanların arasında anlı şanlı belediye başkanları da var.
Evet…
Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun elini sıkmayınca…
Bizim Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz de Kılıçdaroğlu’yla tokalaşırken çekilmiş bir fotoğrafını sosyal medyada paylaşmış ve şu notu düşmüş: “Genel Başkanımın elini sıkmaktan şeref duyarım”
Tabii ki insan mensubu olduğu partinin genel başkanının elini sıkmaktan şeref duymalıdır.
Ayrıca bu durumun eleştirilecek bir yanı da yoktur.
Ne var ki konunun Foça ölçeğindeki önemli bir ayrım noktasına dikkat çekmek yararlı olabilir.
Evet, CHP’li Fatih Gürbüz, “Genel Başkanımın elini sıkmaktan şeref duyarım” paylaşımıyla MHP lideri Devlet Bahçeli’ye atıfta bulunuyor.
Gürbüz’ün bu çıkışı sosyal medyada büyük yankı buluyor. Yüzlerce beğeni alıyor. Yorumlar ve paylaşımlar havada uçuşuyor.
Foçalı CHP’liler o paylaşımla rahatlıyor, adeta deşarj oluyor.
Gürbüz’ün Devlet Bahçeli’ye gönderme yapması herkesi mutlu ediyor ama nedense kimseyi rahatsız etmiyor.
Düşünün!
31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nden seçilmiş 5 tane Meclis Üyesi var Foça Belediye Meclisi’nde.
Devlet Bahçeli’ye gönderme yapan Fatih Gürbüz’e, bir tane MHP’li Meclis Üyesi çıkıp da “Yahu bırak şimdi bu tokalaşma işlerini, 31 Mart öncesinde bol keseden sallıyordun, hani ne oldu Foça halkına verdiğin sözler?” diye sormuyor.
Benimki de laf işte!
Foça’da MHP saflarından seçilenlerin kahir ekseriyeti CHP kökenli.
Düşünün! MHP’nin birinci sırasından seçilen kişi CHP’nin Foça eski İlçe Başkanı.
Hal böyleyken, Foça Belediye Meclisi’ndeki MHP sandalyelerinde oturanlardan Devlet Bahçeli’ye arka çıkmalarını beklemek, biraz saflık olmaz mı?
Aslında ben bu filmi daha önce de gördüm.
Demokrat Partililerin (2004-2009) Foça Belediye Meclisi’nde hem de sayısal çoğunluklarının olduğu dönemde de gördüm. Öte yandan AK Partililerin (2009-2014) dönemi de pek farklı sayılmazdı.
Hele hele 2014-2019 dönemi tam anlamıyla bir tiyatroydu. Koskoca bir 5 yıl incir çekirdeğini doldurmayacak konuların gündeme getirilmesiyle geçti. Muhalefet yapılıyor(muş) gibi yapıldı.
Anlayacağınız her dönem aynı terane.
Varsa yoksa ‘hepimiz kardeşiz’ muhabbeti.
Neymiş efendim, Foça’nın geleceği için birlikte hareket ediyorlarmış.
Aslında kulağa hoş gelmiyor değil.
Ama…
Foça’nın son 30 yılda geldiği noktaya bakacak olursak, ortada ciddi bir sorun var demektir.
Daha açık ifade edeyim, Foça siyasetinin 30 yıldır benimsediği birlik-bereberlik anlayışının sonuçları ortadadır.
Bu tabloya göre; Foça’daki başarısız belediyecilikten en az CHP kadar muhalefet partileri de sorumludur.
Foça Belediye Meclisi’nde muhalefet sandalyelerine oturanların siyasi zayıflıkları, CHP’li Foça Belediyesi’nin rehavet yelkenlerini şişiren rüzgârın ta kendisidir.
Son olarak…
Benimle uğraşmayı çok seven CHP’li bir dostum, İzmir Su Ürünleri Kooperatifler Birliği’nde görev yaptığım dönemde, Kemal Kılıçdaroğlu’yla tokalaşırken çekilmiş bir fotoğrafı bana göndermiş ve şöyle sormuş: “Hasan Eser yakışıyor mu sana Devlet Bahçeli’nin elini sıkmadığı Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmak?”
Kıymetli arkadaşımın sorusuna, Türk siyasi tarihinden bir anekdotla cevap vermek isterim.
1960’lı yıllarda… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötüdür. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gider. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyledir:
-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim.
Kıssadan hisse! Kılıçdaroğlu’nun neresini sıkacaktım kardeşim!
YORUMLAR