"...Menemen gibi sağ düşüncenin kalesi olan bir yerde 4 dönemdir sol düşünceyi yaşatabiliyorsak, bir sebebi vardır diye düşünüyorum."
Bu ifade CHP'li Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin'e ait.
Doğru söz yemin istemez!..
Bu bağlamda, küçük Küba Dikili'yi tenzih ederek söylüyorum; sadece Menemen değil, Bakırçay bölgesi olarak bilinen kuzey İzmir'in neredeyse tamamı, özünde sağ düşüncenin kalesidir.
Peki, sağ düşüncenin ağırlıklı olduğu bu bölgede kaç tane AK Partili belediye var?
İzmir'in en küçük ilçelerinden Kınık'ı saymazsak neredeyse hiç yok!
'Bu ne yaman çelişkidir böyle?' diye sorabilirsiniz!
Hatta 'Hadi canım sende' diye gülüp geçebilirsiniz.
Haklısınız!
Algıyı yönetenler mahir olunca ne söylesek faydasız.
Öyle ki "Burada yine CHP kazanır" dayatması her dönem işe yarıyor.
Acaba...
İzmir'de ilçe yönetimlerini ve belediye başkan adaylarını (sanki) usulen ve prosedür icabı belirliyormuş bir izlenim veren AK Parti'nin genel merkez yöneticileri de bu algıya kapılıyor olabilir mi?
Ya da İzmir'de birileri, AK Parti'yi genel merkez nezdinde fena halde yanıltıyor/yanılttı.
Gerçekçi olmakla birlikte kabul etmek gerekir ki..
Tıpkı İstanbul'un Bakırköy, Kadıköy ve Şişli ilçelerinde olduğu gibi...
AK Parti'nin İzmir'de Karşıyaka gibi CHP'nin kalesi olan ilçelerde de seçim kazanması namümkün!..
Ancak...
Aliağa, Bergama, Foça ve Menemen ilçelerinde seçim kazanmak hayal değil!..
'Peki, neden kazanılamıyor' diye soracak olursanız...
Kazanamaz! Çünkü pusulası sağlıklı olmayan geminin akıbeti bellidir.
İsterseniz sırayla gidelim...
Evet, Menemen'in sağın kalesi olduğunu CHP'li Başkan kendi ağzıyla söylüyor.
Genel seçim sonuçları da Tahir Şahin'in bu söylemini destekler nitelikte.
O zaman nasıl oluyor da, genel seçimlerde alınan netice yerel seçimlere yansıtılamıyor?
Hiç kimse bana Tahir Şahin isminin öne çıktığını söylemesin!
Zira arka sokaklarıyla üçüncü dünya ülkelerinin varoş kentlerini andıran Menemen'in vaziyeti ortada.
Menemen'de asıl sorun, merkez sağı temsil eden siyasetçilerde...
Çünkü iktidar olmak gibi bir niyetleri yok!..
Merkezi iktidar gücünü ellerinde tutup CHP'li yerel yönetimle saygı ve sevgi çerçevesinde siyaset yapmayı daha çok benimsiyorlar.
Hele muhalefet kavramını ara ki bulasın.
Menemen'de kime dokunsanız bin ah işitirsiniz!..
Ha! Menemen'i AK Parti'nin sessizliği üzerinden değerlendirecek olursanız...
Menemen'in adeta dikensiz bir gül bahçesi olduğuna inanabilirsiniz.
Yeri gelmişken...
2015'in Kasım ayında yapılan genel seçimlerde...
İzmir 2. Bölge Milletvekili adayı Tansu Kaya'yı o dönem mensubu olduğum haber ajansı adına takip ediyorum.
Menemen'deyiz, çarşıda yürüyoruz.
Tansu Kaya, çalmadık kapı-sıkmadık el bırakmak istemiyor.
Fakat o da ne...
Tansu Kaya kime yönelse teşkilattan biri koluna giriyor ve şöyle diyor: "Boş verin sayın vekilim, onlar bize oy vermez!.."
Haliyle...
Tansu Kaya, öyle piyangodan-kontenjandan gelme siyasetçilerden değil tabbi ki...
Terslemek suretiyle yapıştırıyor cevabı: "Asıl bizden olmayanlara gidip onları ikna etmemiz gerekmiyor mu? 1994'de liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'u nasıl kazandığını hiç mi araştırmadınız?"
Bu bağlamda altını birkez daha çizmek isterim...
İzmir'de AK Parti çatısı altında siyaset yapan bazı isimlerin gayesi belli: Küçük olsun bizim olsun!
Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'metal yorgunluğu' teşhisi de mezkur kişiler için geçerli olmamalı-ki bunlar için en doğru teşhis: "metal kurnazlığı"dır-
NOT: Foça, Aliağa ve Bergama'ya yönelik tespitlerimi de, ilerleyen haftalarda ayrıntıları ile yazacağım.
YORUMLAR