Türkiye dün güne Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla uyandı.
Medyada yayımlanan haberlerden öğrenebildiğimiz kadarıyla, "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" gibi iddialar söz konusu…
Bu soruşturma kapsamında İmamoğlu dahil 105 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Kanun karşısında ayrıcalık yok” çerçevesine oturttuğu açıklamasında önemli değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gelişmeleri “darbe girişimi” olarak niteledi.
Kamuoyunda çeşitli tevatürler, komplo teorileri, sıra dışı yorumlar, popülist açıklamalar, rövanşist yaklaşımlar, romantizm kokulu değerlendirmeler ve en kötüsü de provokatif paylaşımlar gırla gidiyor.
Öncelikle altını çizmek istediğim bir konu var ki, memleketim Foça’da, sadece bu yaklaşımdan ötürü, geçmişte çok sayıda insanla ters düşmüşlüğüm olmuştur.
Yerel gazetede Foça Belediyesi ile ilgili bir takım “usulsüzlükler” konusunda yazılar kaleme aldığım dönemde, az linçe maruz kalmadım. Her seferinde “Diğer partilerin belediyeleri çok mu doğru yönetiliyor?” şeklinde ve benzeri sorulara muhatap oluyordum.
Genelde yanıtım şu oluyordu: “Başka bir partinin belediyesinde olan veya olduğu iddia edilen bir olumsuzluk, burada olan bir olumsuzluğu temize çıkarmaz! Kaldı ki Foça halkı da işaret ettiğiniz o siyasi partilerden daha çok güvendiği için her seferinde CHP’nin adayına oy veriyor. Yani partinizi diğerlerinden ayırdığını iddia ettiğiniz niteliği, getirip aynı sepete niçin koyuyorsunuz?"
Dün sabahtan beri takip ediyorum ki benzeri bir eğilim ülke genelinde de söz konusu…
Evet, CHP’li olmayan belediyeleri işaret ederek “O belediyeler sanki çok mu temiz?” kabilinden değerlendirme yapanların vesile olduğunu söylebilirim bu satırların yazılmasına.
Lafı hiç eğip bükmeden söylemek gerekirse...
"Diğer partilerin belediyelerinde hiç mi bir şeyler olmuyor?" yönünde yorumlar yapmak, iletişim stratejisi açısından “berbat” bir yaklaşım olmakla birlikte toplumsal algıyı (değerlendirmeyi yapanların aleyhinde) şekillendiren bir eğilimdir.
Daha basit ifade etmek gerekirse CHP’li herhangi bir belediyeye dair ortaya atılan olumsuz bir iddiayı ve/veya yargıya intikal eden bir konuyu, “Onların belediyesi çok mu temiz?” şeklinde mukabele etmek, tam anlamıyla bir ön kabul anlamına gelir.
Hadisenin bir de trajikomik tarafı vardır ki, ilkokul birinci sınıfta işlediği kabahati öğretmenine karşı savunan bir öğrencinin “Ama öğretmenim Ali ile Ayşe de aynısını yapmıştı” ifadesine eş değer olacak hafiflikte bir yaklaşımdır bu.
Ayrıca bu konudan bağımsız olarak hatırlamakta fayda var: Su-i misal emsal olmaz! Öyle ki hukukta, işlenmiş bir suçu savunurken "Başkaları da yaptı ama onlar cezalandırılmadı" şeklinde bir argüman kullanılması genellikle geçerli bir savunma sayılmaz.
Doğrusu şu olsa gerektir: “Bizim belediyelerimizde kanuna aykırı hiçbir uygulama olmaz! Olmaz ama diyelim ki oldu! O belediye başkanını biz kendi ellerimizle teslim ederiz yargıya. Atatürk’ün kurduğu bir partinin mensubu olan hiçbir belediye başkanı buna tevessül dahi edemez!”
Tabii ki Ekrem İmamoğlu’na isnat edilen suçlamaları “Mutlaka doğrudur! Bunlardan her şey beklenir! Daha fazlasını yapmışlardır” şeklinde mukabele etmiyorum ve edene de karşı çıkıyorum!
Her şeyden önce “masumiyet karinesi” kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır. Nitekim Ekrem İmamoğlu’na isnat edilen suçlamalar da henüz “iddia” niteliğindedir.
Elbet buraya kadar yazdıklarımdan yola çıkarak “Senin hiçbir şeyden haberin yok! Merkezi iktidar yerel seçimin intikamını alıyor! Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının önü kesilmek isteniyor” yönünde yorumlar da gelecektir bu yazıya…
Peşinen cevap vereyim: Bilemem!
Hukukta bir kaide vardır: “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir"
Aksi halde müfteridir!
Bu durum İmamoğlu’nu savunanlar için de sosyal medya üzerinden suçlayanlar için de geçerlidir.
Sözün özü: Kamuoyundaki refleksler genellikle karşılaştırmalar üzerinden şekilleniyor, ama bu yönde bir savunma hukuk açısından geçerli bir argüman değildir. Bunun içindir ki meseleye hukuki çerçevede ve sağduyulu yaklaşmak önemlidir.
HASAN ESER
YORUMLAR