Simon Kuper'in ''Futbol asla sadece futbol değildir'' sözü bugün bir kez daha tecelli buldu.
Türkiye'de 24 Haziran seçimlerini bile gölgede bırakan Fenerbahçe kongresi nihayet sona erdi.
Ali Koç, Aziz Yıldırım'ın 20 yıllık iktidarına son verdi. Tabir yerindeyse, Fenerbahçe'de devrim yaptı.
Ne yalan söyleyeyim, 40 yıllık Beşiktaş taraftarı olan ben bile Fenerbahçe Kongresi'ni heyecanla takip ettim.
Neden?
Çünkü sayın Ali Koç, Fenerbahçe'nin geleceği için çizdiği vizyonla; sadece Fenerbahçe camiasının değil, Türk futbolunun da umudu oldu.
Her zaman söylerim, büyük kulüplerimizden herhangi birinin başarısızlığı, Beşiktaş'ı, Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı ya da Trabzonspor'u başarılı kılmaz. Aksine başarılı gibi gösterir, yanıltır!
İlime-bilime inanan bir insan olarak değerlendirdiğim Ali Koç'un vizyoner bir başkan olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'ne, dolayısıyla Türk futboluna yeni bir çığır açacağına inanıyorum.
Beşiktaş, Fikret Orman'ın başkanlığında epey yol kat etti.
Galatasaray, Mustafa Cengiz'in başkan olmasıyla gelecek vaat ediyor.
Geçtiğimiz Nisan ayında Trabzonspor'un başkanlığına getirilen Ahmet Ağaoğlu'nun da başarılı olacağına inanıyorum.
Başlıkta da belirttiğim gibi, Türkiye'de futbol baharı başladı.
Başlamak da zorundaydı.
Öyle ki, Türk futbolunun lokomotif kulüplerinden biri olan Fenerbahçe başta olmak üzere, köklü kulüplerimizin başarısız olduğu bir ortamda, Türkiye A Milli Takımı'mızın başarılı olması mümkün müdür?
İşte milyonlarca futbolseverin heyecanla beklediği Dünya Kupası başlıyor ve Türkiye o turnuvada YOK ne yazık ki.
Bunun içindir ki Fenerbahçe'nin modernize edilmesi, Türk futbolundaki rekabeti artıracağı gibi, ligimizin marka değerini de yükseltecektir.
Nitekim Fenerbahçe ve diğer köklü kulüplerimiz Türk futboluna rol model olamadıkları sürece, A Milli Takımı'mız da başarısızlığa mahkum olacaktır.
Haa! Ben bunları anlatırken...
Fenerbahçe başkanlığında 20 yıllık bir başarı öyküsüne sahip olan Sayın Aziz Yıldırım'ın da hakkını teslim etmek gerekir.
Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'ye ve dolayısıyla Türk futboluna katkısı asla yatsınamaz, Fenerbahçe camiası sayın Yıldırım'a çok şey borçludur.
Ancak...
Merhum Aliya İzetbegoviç'in de dediği gibi: "Sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir"
Siyah beyazlı kulüpte 16 yıl başkanlık yapan merhum Süleyman Seba, Beşiktaş'ı bataktan alıp uluslararası düzeyde bir kulüp haline getirmişti.
Düşünün ki, bugün Aziz Yıldırım'a sesini yükseltenler gibi, aynı zihniyete sahip olanlar "Ahmet Dursun Seba Gitsin" diye tempo tutmuşlardı.
( Efsane başkanımızın göz yaşına sebep olanlar, yarın huzur-u mahşerde acaba ne cevap verecekler?)
Kaldı ki, Süleyman Seba, Aziz Yıldırım gibi inat etmemiş ve kendi rızasıyla kenara çekilmişti.
Sayın Aziz Yıldırım'ın da bu süreçte en büyük hatası bu oldu.
Tıpkı Seba gibi aday olmayacağını açıklamalı ve zirvedeyken bırakmanın keyfini sürmeliydi.
Toparlamak gerekirse...
Aziz Yıldırım, adını Fenerbahçe tarihine altın harflerle yazdırmış bir başkandır.
Fakat Fenerbahçe başkanlığındaki misyonunu tamamlamıştır.
Başkanlığı kaybetmesi, başarısızlığın değil, aksine başarının, günümüzün moda deyimiyle betimlemek gerekirse "metal yorgunluğu"nun neticesidir.
Bir futbolsever olarak Türk futboluna hizmetlerinden dolayı sayın Aziz Yıldırım'a şükranlarımı sunarken, sayın Ali Koç'a da muvaffakiyetler dilerim.
NOT: Asıl değişimin Türkiye Futbol Federasyonu'nda olması gerektiği yönünde yorum yapanlar olacaktır. Şimdiden kendilerine selam olsun!..
NOT: Tabelaya yönelik başarılar saman alevi gibi gelip geçicidir. Bana göre en büyük başarı; Türk futboluna armağan edilen yerli-yıldız futbolcu sayısıyla, tesisleşmeyle ve başta futbolcular olmak üzere tüm caimada aidiyet duygusunun ne derece öne çıktığıyla orantılıdır.
YORUMLAR