Avusturya'nın Viyana, Almanya'nın Münih Havalimanı’nda...
Türk vatandaşlarımız köpeklere koklatılmak suretiyle aranınca...
Türkiye de misilleme yapmaktan geri durmadı.
Ve mütekabiliyet uygulaması kapsamında, ülkemiz havalimanları'ndan çıkış yapan Avusturya ve Almanya vatandaşlarına da köpekli arama yapıldı.
Tamam kabul!..
Bir yanağımıza tokat vurana öbür yanağımızı çevirmeyelim!..
Ama aynı seviyeye de düşmeyelim!..
Bizim tarihimiz, dünyaya insanlık dersi veren yaşanmışlıklarla doludur.
Mesela...
Hediye kisvesi altında, kendisine bir kutu insan dışkısı gönderen İran Hükümdarı Şah İsmail'in bu davranışını Osmanlı'ya yakışır bir şekilde mukabele eden cihan padişahı Yavuz Sultan Selim'in "İsmail herkes kendi yediğinden ikram eder" diyerek, şah İsmail'e gül kokulu lokumlar göndermesi, mezkur konuya yerinde bir örnek değil midir?
Ya da İzmir'in işgalinde yere serilen Türk Bayrağını çiğneyen Yunan Kralı Konstantin’in bu yaptığının aksine, önüne çiğnesin diye Yunan bayrağı serilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Yunan Kralı hata etmiş. Çünkü, bayrak bir milletin onurudur. Ben bu hatayı tekrarlamam” diyerek yerdeki bayrağı kaldırtması, tam bir asalet örneği sayılmaz mı?
Evet, böylesine asil davranışlar, üzerinden asırlar da geçse hatırlanıyor, saygıyla yad ediliyor.
Zira biz öyle alelade bir millet değiliz!..
Biz, dünyaya hemen her konuda insanlık dersi veren asil bir milletiz.
Demem o ki, inancımız, kültürümüz ve şanlı tarihimizin bize yüklediği misyon gereği o vakur ve asil duruşumuzdan hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz.
Biz, düşmanına dahi merhamet eden asil bir milletin fertleri olduğumuz gibi, aynı zamanda, savaşmak zorunda kaldığı zaman bile vuruşma hukuk ve ahlakından ayrılmayan kutlu peygamberin ümmetindeniz.
Biz, idare tarzı azami müsamaha olan Osmanlı'nın bakiyesi bir devletiz.
Biz, yurtta barış, dünyada barış ilkesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti'yiz.
Biz, halen kimsesizlerin kimsesi olan bir ülkeyiz.
Velhasılıkelam...
Dış politikada mütekabiliyet en doğal ve yasal hakkımızdır.
Ancak...
Yineliyorum! Biz bu değiliz!..
Ki tarih bizleri her daim sağduyulu, insancıl, sevgi ve hoşgörü toplumu olarak yazmıştır.
Bunun içindir ki, aleyhimizde kanaat oluşturmak için bir takım tahrik oyunlarıyla Türkiye'ye algı operasyonu çekmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmemeliyiz.
Namus saydığımız vatanımıza, bayrağımıza, devletimize ve milletimize aleni bir saldırı olmadıktan sonra...
( Ki15 Temmuz'da bu kadim değerlerimize dokunmaya yeltenenler gerekli dersi almıştır.)
O şahsiyetli duruşumuzdan hiçbir zaman ödün vermemeliyiz.
Karşı hamle adına verdiğimiz her cevapla da tarihe altın harflerle geçmeye devam etmeliyiz.
Tıpkı 2011 yılında...
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dönemin Fransa Devlet Başkanı Nicholas Sarkozy'e Kanuni Sultan Süleyman'ın kendisinden yardım isteyen Fransa kralına yazdığı 1526 tarihli mektubuyla cevap verdiği gibi.
YORUMLAR