Dün gece Türkiye uykuda iken…
Amerika’da Türkiye ekonomisi hakkında karalama kampanyaları başladı.
Gece geç saatlerde bir anda başlayan ve nerden/nasıl geldiği belli olmayan kampanya, aklı selim kişilerce ‘karşı taarruz’ olarak nitelendi.
Londra, Almanya ve Belçika gibi farklı ülkelerden gelen haberler üzerinden, Türk Lirası’nın değer kaybetmesi için sanki birileri düğmeye bastı.
Bu haberlerin bir kısmına bakıldığında, Ergün Babahan gibi Türkiye’den kaçan, çoğu Avrupa’ya yerleşen ve FETÖ elebaşı F. Gülen’in şeyine sıkı sıkıya sarılmış olanlar olduğu görülüyor.
Türkiye düşmanı Saudi’ler de Birleşik Arap Emirlikleri’yle (maşalarıyla) beraber mezkûr saldırıya destek verdi. Hem de var güçleriyle…
BAE kısaltmasıyla yazılan bu devletçik Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra İngilizler tarafından kurulmuş bir devlet olup bu şekilde senelerce yönetilmişlerdir.
Bunu herkes biliyor zaten.
‘Petrol üretimini kesin’ diyor, derhal kesiliyor.
‘Vanaları açın’ diyor, derhal açılıyor.
Bugüne kadar petrol fiyatlarının fiyat ayarlanması bu maşalar sayesinde yapılıyordu.
Malumunuz, elektrikli ve hibrit sistemli araçlar çıkınca, tüm dünyada gözle görünür halde petrol tüketimi azalmaya başladı ve bu petrol fiyatlarını al aşağı etti.
Bir de COVID-19 virüsü ortaya çıkması ve insanların Dünya genelinde karantinaya girmesi sonucunda; petrol fiyatları kar ettirene değil, üretenine zarar vermeye başladı.
Üretilen petrol depoda saklanıyor ve bu nedenle döngü işlemiyor.
Amerika’daki petrol şirketleri zarar etmeye başlayınca…
Söz konusu şirketler de Başkan Donald Trump’a muhtaç oldular.
Petrol, Saudi ve BAE ülkelerinin tek gelir kaynağı…
En basit tanımla, halkın maaşlarını dahi ödeyebilmeleri petrole bağlı.
Diyeceğim o ki, petrole olan talebin düşmesi ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyelerinin üretim kısıntısına gitmemesi nedeniyle petrolde yaşanan sert düşüş, her iki ülkeyi de vurdu.
Gelirler giderleri karşılamaya dursun, zaten dibe vuran bu ülkeler, üzerine bir de Trump’ın sopasını yiyince neye uğradıklarını şaşırdılar.
Bu garabet devletler, “Yemen’den nasıl kurtulabiliriz” diye düşünürken…
Türkiye'nin Libya’da BM’nin tanıdığı devlet yönetimine verdiği destek, üzerine bir de Hafter’in kaybetmesi, buradaki bütün dengeleri değiştirdi.
Bu sebepledir ki, bütün güçleriyle Türkiye’nin ekonomisine zarar vermek için atağa geçtiler.
Daha önceki ataklarda ağzı yandığı için olsa gerek, Merkez Bankası, Türkiye dışında bulunan Türk Lirası’nın Swap yapmalarını kısıtlayarak engel olmuştu.
Lakin ellerinde Türk Lirası olmamasına rağmen, bahse konu mega şirketlerin Türkiye’deki firmalarla anlaşmalar yapması ve Amerikan Doları’nı Türk Lirası karşılığında borç vermeleri söz konusu.
Gelelim doların yükselişine…
Doların yükselişi tam anlamıyla sunidir.
Öyle ki “Term” denen uzun vade kredileri zamanından önce alıp Türkiye piyasasına sürenlerin şimdilerde dolar almak istemeye çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir.
Merkez Bankası ile BDDK’nın bunu yapan şirketleri cezasız bırakmayacağını düşünüyorum-ki gelen sinyaller de bu yönde-
Bu şirketler kara kara düşünüyorlar.
Çünkü kara listeye alınmaları durumunda, ne kadar büyük zarara uğrayacaklarının farkındalar?
Bu tür gelişmeler karşısında, her daim bardağın dolu tarafından bakmayı tercih etmişimdir.
Nitekim, mezkur zevatın böyle adi kalkışmalara bir daha maşa olmayacakları kesindir.
Doların asıl olması gereken yere, 6.20’ye inecektir.
Son olarak…
Saudi ve BAE denen garabet devletler de, Türk milletine zarar vermeye çalışanların cezasız kalmayacağını, er ya da geç misliyle karşılık göreceğini mutlaka öğreneceklerdir.
Sözün özü, şimdiye kadar sessiz duran Türkiye'nin ŞAMARını her an yiyebilirler, sabırlar tükenmiştir. Arap fırtınası her an çıkabilir.
Kadir Denk
Ekonomist
YORUMLAR