ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi, 2021 için riskler ve fırsatlar listesi yayınladı. Raporda Türkiye, İran, Çin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti riskli ve haydut devletler listesinde yer alırken, “Biden’li ABD” ise fırsat olarak sunuluyor.
Riskler listesinin 10. sırasında Türkiye'ye yer veren Atlantik Konseyi, raporun başlığında “Yeni Osmanlıcı Türkiye daha da haydutlaşacak” tanımını kullandı. Yaklaşık 70 yıldır müttefik olan Türkiye için “Rogue State” yani “Haydut Devlet” benzetmesi yapılması, ABD’nin, kendi çıkarlarına uymayan ülkeyi dostluk, yol arkadaşlığı vs. dinlemeden gözden çıkarabileceğinin en bariz göstergesi.
Bu durum Türk-Amerikan ilişkilerinin, ABD kaynaklı yeni bir krize işaret ediyor. Ki Türkiye, ne zaman -ABD’nin İkinci Dünya savaşından sonra ellerini, kollarını Marshall Planı ve ekonomik bağlarla bağladığı- iplerden kurtulmaya çalışsa, ABD derhal yapay bir kriz yaratmakta ve Türkiye’ye askeri veya ekonomik darbelerle ders vermeye, başkaldırısını bastırmaya çalışmakta.
Türkiye’nin jeo-stratejik olarak tam da merkezinde yer aldığı Balkanlar-Kafkaslar-Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgelerini kapsayan alanda, ABD’nin çıkarları ve beklentileri, çoğu zaman Türkiye’den daha değerli olmakta ve ABD her olumsuz gelişmeyi de Türkiye’ye ödetmeye çalışmakta.
Günümüzde artık bir tarafında ABD’nin, diğer tarafında da Türkiye’nin oturduğu tahterevallideki dengeler değişmeye, ABD zayıflarken, Türkiye güçlenmeye ve bölgede yaşanan her olayda bunun izleri görülmeye başlandı.
Tabi bunda bir de komünizm korkusunun yok olmasının da etkisi var. Ülkeler bu korkuyu üzerlerinden attığı için ABD’nin Türkiye’ye uygulayacağı baskılar ve ambargolar artık eskisi kadar korkutucu/can yakıcı olamıyor. Üstelik Türkiye-Rusya ilişkileri son 500 yılda olmadığı kadar iyi. Bu iyilik ne kadar sürer bilinmez ancak Rusya ve Türkiye’nin yakınlaşması ABD’nin korkulu rüyası haline gelmiş durumda. Bu korkunun nedeni S-400 füzelerinin alımı değil, Türkiye’nin, Rusya’nın desteği, seksen yıllık deneyimi ve ortak bir proje ile nükleer silah sahibi olabileceği ihtimali. Nükleer silah sahibi olmak demek, “dünyanın beşten büyük olması” ve BM Güvenlik Konseyinin yapısının değişmesi demek.
Gelelim baştaki konuya; ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin, 2021 için riskler ve fırsatlar listesinde Türkiye’yi “Haydut Devlet”ler sınıfına koymasının çok da önemi yok. Ki; Atlantik Konseyi’nin Staven Zunes, Albay Ralph Peters, Peter Galbright, Robert A Manning, Mathew J. Burrows ve benzerleri gibi bugüne değin tarafsız olmayı ve tarafsız düşünmeyi başaramamış ABD’li milliyetçilerden oluşması, daha başından Konseyin yapısına gölge düşürmüştü.
Hatırlayalım; Emekli Albay Ralph Peters’in seneler önce çizdiği, Türkiye’den büyük bir bölgenin koparılarak yeni bir devletin kurulduğunu gösteren, Orta Doğu’da yeni devletçiklerin oluşacağını öngören BOP haritası bir hayalden öteye geçememiş, tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştı.
İçeriğinin gerçekleşmesinin olanağı olmayan Atlantik Konseyi’nin bu raporu da, zaman içinde tarihin tozlu sayfalarında, Atlantik Konseyinin itibar kaybı ile birlikte yerini alacak.
Ve zaman kimin haydut olduğunu gözler önüne serecek.
Prof. Dr. (İnş Müh), Doç.Dr. (Ulus İliş) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
Riskler listesinin 10. sırasında Türkiye'ye yer veren Atlantik Konseyi, raporun başlığında “Yeni Osmanlıcı Türkiye daha da haydutlaşacak” tanımını kullandı. Yaklaşık 70 yıldır müttefik olan Türkiye için “Rogue State” yani “Haydut Devlet” benzetmesi yapılması, ABD’nin, kendi çıkarlarına uymayan ülkeyi dostluk, yol arkadaşlığı vs. dinlemeden gözden çıkarabileceğinin en bariz göstergesi.
Bu durum Türk-Amerikan ilişkilerinin, ABD kaynaklı yeni bir krize işaret ediyor. Ki Türkiye, ne zaman -ABD’nin İkinci Dünya savaşından sonra ellerini, kollarını Marshall Planı ve ekonomik bağlarla bağladığı- iplerden kurtulmaya çalışsa, ABD derhal yapay bir kriz yaratmakta ve Türkiye’ye askeri veya ekonomik darbelerle ders vermeye, başkaldırısını bastırmaya çalışmakta.
Türkiye’nin jeo-stratejik olarak tam da merkezinde yer aldığı Balkanlar-Kafkaslar-Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgelerini kapsayan alanda, ABD’nin çıkarları ve beklentileri, çoğu zaman Türkiye’den daha değerli olmakta ve ABD her olumsuz gelişmeyi de Türkiye’ye ödetmeye çalışmakta.
Günümüzde artık bir tarafında ABD’nin, diğer tarafında da Türkiye’nin oturduğu tahterevallideki dengeler değişmeye, ABD zayıflarken, Türkiye güçlenmeye ve bölgede yaşanan her olayda bunun izleri görülmeye başlandı.
Tabi bunda bir de komünizm korkusunun yok olmasının da etkisi var. Ülkeler bu korkuyu üzerlerinden attığı için ABD’nin Türkiye’ye uygulayacağı baskılar ve ambargolar artık eskisi kadar korkutucu/can yakıcı olamıyor. Üstelik Türkiye-Rusya ilişkileri son 500 yılda olmadığı kadar iyi. Bu iyilik ne kadar sürer bilinmez ancak Rusya ve Türkiye’nin yakınlaşması ABD’nin korkulu rüyası haline gelmiş durumda. Bu korkunun nedeni S-400 füzelerinin alımı değil, Türkiye’nin, Rusya’nın desteği, seksen yıllık deneyimi ve ortak bir proje ile nükleer silah sahibi olabileceği ihtimali. Nükleer silah sahibi olmak demek, “dünyanın beşten büyük olması” ve BM Güvenlik Konseyinin yapısının değişmesi demek.
Gelelim baştaki konuya; ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin, 2021 için riskler ve fırsatlar listesinde Türkiye’yi “Haydut Devlet”ler sınıfına koymasının çok da önemi yok. Ki; Atlantik Konseyi’nin Staven Zunes, Albay Ralph Peters, Peter Galbright, Robert A Manning, Mathew J. Burrows ve benzerleri gibi bugüne değin tarafsız olmayı ve tarafsız düşünmeyi başaramamış ABD’li milliyetçilerden oluşması, daha başından Konseyin yapısına gölge düşürmüştü.
Hatırlayalım; Emekli Albay Ralph Peters’in seneler önce çizdiği, Türkiye’den büyük bir bölgenin koparılarak yeni bir devletin kurulduğunu gösteren, Orta Doğu’da yeni devletçiklerin oluşacağını öngören BOP haritası bir hayalden öteye geçememiş, tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştı.
İçeriğinin gerçekleşmesinin olanağı olmayan Atlantik Konseyi’nin bu raporu da, zaman içinde tarihin tozlu sayfalarında, Atlantik Konseyinin itibar kaybı ile birlikte yerini alacak.
Ve zaman kimin haydut olduğunu gözler önüne serecek.
Prof. Dr. (İnş Müh), Doç.Dr. (Ulus İliş) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
YORUMLAR