16 Ekim 2019 tarihinde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından “Araştırma ve Aday Araştırma Üniversiteleri 2017 ve 2018 Yılları Performans İzleme ve Değerlendirme Sonuçlarının açıklandığı bir toplantı gerçekleştirildi. YÖK akademik kadro ve bütçe imkânları açısından desteklenen 11 araştırma ve 5 aday araştırma üniversitesine yönelik 2017-2018 yıllarına ait performans değerlendirmesini sonuçlandırdı. Yapılan açıklamada 3 ana başlık altındaki 33 göstergeye göre performans değerlendirmesi yapılmış. Üniversitelerden talep edilen 2017 ve 2018 yılı verilerini içeren raporlar üzerinde yapılan doğrulamalar ve kıyaslamalı analizler sonucunda YÖK 11 Araştırma ve 5‘de Aday Araştırma Üniversitesinin performans değerlendirmesi yapmıştır. Söz konusu üniversiteler, ‘araştırma kapasitesi’, ‘araştırma kalitesi’ ve ‘etkileşim ve işbirliği’ olmak üzere üç başlık altında toplam 33 göstergeye göre sıralandı.
1), “Araştırma Kapasitesi” başlığı değerlendirilirken; üniversitede bulunan bilimsel yayın sayısı, atıf sayısı, ulusal proje sayısı, ulusal projelerden elde edilen fon tutarı, uluslararası proje fon tutarı, ulusal ve uluslararası patent başvuru sayısı, ulusal patent belge sayısı, uluslararası patent belge sayısı, faydalı model/endüstriyel tasarım belge sayısı, doktora mezun sayısı ve doktora öğrenci sayısına bakılmıştır.
2) “Araştırma Kalitesi” boyutunda; Incites dergi etki değerinde %50’lik dilime giren bilimsel yayın oranı, Incites dergi etki değerinde %10’luk dilime giren bilimsel yayın oranı, ulusal bilim ödülü sayısı, öğretim üyesi firma sayısı, öğrenci/mezun firma sayısı, YÖK 100/2000 Doktora Burs Programı öğrenci sayısı, TÜBİTAK 2244 Sanayi Doktora Programı öğrenci sayısı, TÜBİTAK 1004 Teknoloji Platformu Projesi kapsamında alınan fon tutarı, bilimsel yayınların ve tezlerin açık erişim yüzdesi, dünya akademik genel başarı sıralamalarında ilk 500'e girme sayısı ve akredite edilmiş program sayısı göstergeleri dikkate alınmıştır.
3) “Etkileşim ve İşbirliği” başlığında ele alınan üçüncü boyutta ise; üniversite-üniversite işbirlikli yayın oranı, üniversite-sanayi işbirlikli yayın oranı, uluslararası işbirlikli yayın oranı, üniversite-sanayi işbirlikli patent belge sayısı, uluslararası işbirlikli patent belge sayısı, kamu fonları kapsamında üniversite-sanayi işbirlikli Ar-Ge ve yenilik projelerinden alınan fon tutarının ilgili proje sayısına oranı, kontratlı üniversite-sanayi işbirlikli Ar-Ge ve yenilik projelerinden alınan fon tutarının ilgili proje sayısına oranı, uluslararası öğrenci oranı, uluslararası öğretim üyesi oranı ve dolaşımdaki öğretim üyesi/öğrenci sayısı göstergeleri dikkate alınmıştır.
Ayrıca bu 33 göstergeye ek olarak değerlendirme sürecinde dış paydaşlarında görüşü alındığı belirtilmiştir.
Aşağıdaki tabloda bu yıl İstanbul Üniversitesi bünyesinde çıkan İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesinde eklenmesi +1 fazla ile 6 aday üniversite bulunmaktadır. Toplam 16 kamu üniversitesi ülkenin öncü üniversiteleri olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Gerek YÖK ve gerekse kamuoyuna yansıyan bilgilerden bu üniversitelere özel amaçlı destek sunulduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye’deki Potansiyel Üniversiteleri Desteklemek Önemli
Anladığım kadarı ile Türkiye 2023 programı çerçevesinde dünya akademik başarı sıralamalarında en az iki üniversitemizin dünyadaki ilk 100’e ve en az beş üniversitemizin de ilk 500’e girmesini sağlamak için ek destek sunmak istemektedir. Bu bağlamda hedefe ulaşma potansiyeli yüksek üniversitelerimiz belirlemek ve destekleyerek Türkiye’nin ekonomik, nüfus ve coğrafi büyüklüğüne uygun hak ettiği yere ulaşmasını hedeflemektedir. Teorik olarak üniversitelerin özerk ve kendi bilimsel insan gücü potansiyeline farklılaşması ekseninde değerlendirilirse bu tür desteklerin yapılması normal. Tabii gönül ister ki her üniversite maddi ve manevi olarak desteklensin ve hak eden üreten ve potansiyeli olan üniversite bilim dünyası ve öğrenciler tarafından takdir edilsin ve tercih edilsin. İlk on-on beş yerine tüm üniversitelerin sorunlarının ve başarılarının sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi ve ülkenin uzun erimli sağlıklı bilim politikaları ve başarıya erişmesi çok daha önemli bulunmaktadır.
YÖK’ün bu aşamadaki çalışmasına prensip olarak yerinde bir yaklaşım. Bu eksende Çukurova Üniversitesinin bu değerlendirmede son iki yıllık performansı ve ileriye yönelik ilk 10 içine girme konusundaki potansiyelimizi belirleyebilir ve sıçrama yapabilir miyiz?
YÖK ilk 5’te yer alan Araştırma Üniversitemizin teknolojik araştırma sektörü ödenekleri, ek kadro, yurtdışı doktora burs ve TÜBİTAK “Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı” desteği sunacağı belirtildiği için doğal olarak 130 kadar kamu üniversitesi yarışa katılmak istemektedir.
Yeniden gönlümüz üniversitemizin ilk 10 sıralamasında yer almasıdır. Bunun için ne yapılabilir?
Türkiye Üniversiteleri Sıralaması
Son iki yıldaki değerlendirmeye göre performansı en yüksek 5 üniversite; ODTÜ, Boğaziçi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, İstanbul Teknik ve Hacettepe olarak yerleri değişmemiştir.
Araştırma ve aday araştırma üniversitelerinin 2017 yılı toplam performans puanı 530 iken, 2018’de 614 olduğu görülmektedir. Hemen bütün üniversiteler performansları 2017’e göre 2018’de 2-10 puan artış gösterdikleri görülüyor. Ankara Üniversitesi geçen yıla göre 10 puan artırmış. Aday araştırma üniversitesi konumundaki Yıldız Teknik Üniversitesi ise 2017’de 7’nci sırada iken 2018’de 6’ncı sıraya yükseldiği görülmektedir. Çukurova Üniversitesi 2017’de 19.81 puan, 2019 yılında ise 1.33 puan artırarak 21.15 puan düzeyinde 15 sırada bulunmaktadır.
Çizelge YÖK Tarafından 2017-2018 Yılları Üniversite Performansı
2018 performans puanlarına göre, Aday Araştırma Üniversiteleri puan durumuna göre Erciyes Üniversitesi 10’uncu, Ege Üniversitesi 11’inci, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa 12’nci, Gazi Üniversitesi 13’üncü, Bursa Uludağ Üniversitesi 14’üncü, Çukurova Üniversitesi 15’inci ve Selçuk Üniversitesi 16’ncı sırada yer alıyor.
Potansiyelimiz Var, Başarabiliriz
Öncelikle ülkemizin ilk on + beş sıralamasında kendisine yer bulan üniversitemizi tebrik ederim. Son 24 yıldır izlediğim Türkiye Bilimi ve üniversiteler potansiyeli ekseninde Çukurova Üniversitesi halı hazırda Erciyes, Bursa Uludağ üniversitelerinin önünde olabilir. İyi bir planlama ve çalışma ile 5 yıl içinde ilk 10 girebilir. Çünkü 1985 verilerinde söz konu üniversiteler sıralamasında Çukurova Üniversitesi ilk 5 sırada yer alıyordu ( Prof. Dr. Mümin Köksal, 2005). Geçen yıl konuya ilişkin yaptığım değerlendirme (http://www.yeniadana.net/
Ne yapabiliriz?
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de üniversiteler arasında bir rekabetin olması doğal. Üniversitelerin değişik kriterlere göre sırlanması sık sık işleniyor. Değişik derecelendirme kuruluşlarının sıralamaları üniversitemizin potansiyel bir yapıda olduğu ancak mevcut durumla yetinilmemesi gerektiği anlaşılıyor. Potansiyel üniversite olduğu gerçeği ile acaba bu potansiyeli nasıl harekete geçirebiliriz düşünmek ve elbirliği ile beyin fırtınası yolu ile mutlak sonuca ulaşacak öneriler geliştirmeliyiz. Üniversitemizin ilk 10 sıralamasına girmesi ve hak ettiği araştırma, proje ve insan kaynağı desteğini alması bakımından herkesin sürece omuz vermesi yararlı olur. Öneri olarak Çukurova Üniversitesinin sahip olduğu potansiyeli bütünlüklü olarak 33 değerlendirme ekseninde masaya yatırıp hangi alanlarda kısa ve uzun sürelerde neler yapılabilir. Ve ilk etapta aday üniversite yerimizi garantilemek ve uzun sürede de ilk 10 girmeyi nasıl sağlarız değerlenebilmek gerekir. Üniversitemizin hangi kategorilerde hangi puanı aldığı biliniyor olsa gerek. Hangi alanlarda acil iyileşme hangi alanlarda ne tür girişimlerde bulunulabilir, bunlar üniversitenin İstatistik Bürosu ve Bilimsel Araştırama Birimleri marifetiyle toplanacak veriler üzerinden yeni öneri ve görüşler geliştirilebilir. Üniversite bilim politikasının oluşturulması ve belirlenen hedeflere ulaşma durumunun sürekli izlenmesi ve yeni önlemlerin alınması hayati önemdedir.
Bilimsel Liyakat Başarıyı Çok Teşvik Edici Olabilir
Üniversitelerin özerklik, akademik özgürlük sorunu, yönetimlerin demokratik olarak aşağıdan yukarıya doğur nitelikli çoğunlukla belirlenmesi, üniversite ortamı-iklim ve araştırma ve proje desteği yetersizliği, akademik kadro, teknik eleman ve alt yapı yetersizliği gibi bir dizi sorun herkesin bilgisi dâhilinde. Üniversitelerimizin üzerindeki ataletin (üzerindeki ölü toprağın) varlığı bilinen ve çok konuşulan bir gerçek.
Ancak buna rağmen üniversitelik bilinci ile tarihe karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirerek üniversite ve akedemiyanın bilgi üretme sürecini sürekli dinamik tutmak zorundayız. Öneri olarak, bunun içinde öncelikle üniversite akademik kadrolarının liyakate dayalı olarak nitelikli yapı ile gençleştirilmesi kaçınılma gözüküyor. Genç akademik kadroların yurt dışı eğitim ve araştırma imkânlarının artırılması ve genç araştırıcıların uluslararası ilişkilerinin geliştirilmesi mutlaka sağlanmalı.
Ayrıca her araştırıcı yılda ortalama 1 yayın yapabilse, böyle bir durumda bile, üniversitenin puanı kısa sürede arzu edilen düzeye çıkabilir. Daha çok TÜBİTAK, EU, diğer kurumlar ve Sanayi projelerinin yapılması için özel eğitim ve teşvik programları yürütülebilir. Örneğin TÜBİTAK’a proje hazırlayan her araştırıcıya BAP birimi ekseninde harcanmak üzere ek destek sağlanabilir. BAP projeleri bütçeleri diğer birçok üniversitelerdeki gibi belirli düzeyin üzerine (50 -100 bin) çıkarılabilir. Üniversite kendi araştırma stratejisine uygun olarak hedefe ulaşmak için daha çok öncelikli alanlara, kendi alanında başarılı çalışmalar yürüten laboratuvar ve birimlerin desteklenmesi yanında yeni mükemmeliyet merkezilerinin açılması ve desteklenmesi üniversitenin kredibilitesini daha da yukarıya çıkarabilir. Model olarak yurtdışı kongrelere katılım, yarımcı personel, doktora-yüksek lisans bursu ve daha yüksek bütçeli projelerce desteklenmesi konusunda diğer araştırıcıları da teşvik edecek şekilde başarılı çalışmalar yürüten birim, alan ve araştırıcılara yeni ve ek destekler sağlanabilir.
Doğal olarak bazı araştırıcılar üniversitenin bir bütün olarak teşvik edilmesi gerektiğini ve üniversitede düzenli araştırma-proje ve makale üretenler ile üretmeyenlerin bir tutulduğu konusunda serzenişler yapılmaktadır. Diğer bir serzeniş de çoğu ülkelerin gelişmiş üniversitelerinde örnek gösterildiği gibi bilimsel çalışma başarıları ile bilinen yöneticilerin kurumda çoğalması ile bilimsel çalışma kolaylığının daha rahat sağlanacağı yönündedir. Bilimsel çalışmaların içinden gelen araştırıcı yöneticilerin bilimsel faaliyetleri daha yakından bilen, takip eden ve teşvik eden ve de her şeyden önce kendisi örnek öncüllükler yaptıkları için daha çok sürükleyici olduklarından model olarak yaralı olmaktadırlar.
Özetle bir bütün olarak küçük gibi görünen doğru adımlarla ve bilimsel liyakatin esas olması ile kısa zamanda çok şeyin başarılabileceğini düşünüyorum. Üniversitemiz bunu başarabilir. Dahası tüm üniversitelerimiz çok daha iyi noktalara taşınabilir.
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ / Çukurova Üniversitesi. [email protected]
YORUMLAR