Başta Elazığ (Orijinal adı Elazız) ve Malatya olmak üzere ülkemizin tamamına geçmiş olsun 6.8 şiddetindeki deprem sonrasında. Dün akşam Maraş-Denizli köyünde çok sert bir şekilde depremin etkisi ile sallandık. İlk başta depremin şiddetini duyduğumda çok korktum ve kaygılandım. Bu şiddetindeki depremde beklenen kayıpların olmaması şimdilik tesellimiz. Daha önce 1971 yılında tarlada çalışırken ve 1998 yılında Adana’da hafta sonu bölümde çalışırken depremleri yaşamıştım. Depremin çıkardığı uğultu ve sarsıntı gerçekten çok korkutucu. Deprem anında adeta hiçbir şey hatırlamıyorsunuz. Dün akşam bir kez deha daha önceki kâbusu yaşadım. Yaşayınca insan kendini Elazığlının, Malatyalının ve diğer depremi yaşayan ve kayıpları olanların yerine koyuyor. Acılarını yürekten paylaşıyorum.
Daha önce Adana, Gölcük, Van, Bingöl ve şimdi Elazığ deprem sonrası insanımızın hızlı bir şekilde dayanışma gösterdiğini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Herkes elinde geldiğince dayanışma ve yarımda bulunmaya kalkıyor. Bunu toplumun sağlıklı sürüle bilirliği için çok önemsiyorum.
Ülkemizin bulunduğu coğrafya yoğun depremlerin yaşandığı bir bölgededir. Deprem gibi doğal bir gerçeğini değiştiremeyeceğimize göre depremin yaratacağı etkileri ve zararları anlatacak önlemelerin alınmasına kendimizi hazırlamamız gerekir. Uzmanların ifadesi ile depremlerle beraber yaşamak zorundayız. Deprem gerçeği kadar ülkemizin yapılarının ve kent planlanmasının da gerçeğini kabul ederek ve bilerek konu üzerine gerekli yatırımlar yapmamız gerekir. Maalesef iş yapma sorun çözme becerimiz halen istenilen düzeyde değil. Kurtarma ve olay yerine ulaşma konularında geçmişe göre epey yol alınmış ancak organize olma, afet yönetimi ve önleme alma konusunda iş tutuma yöntemi konusunda sorun yaşadığımız görülüyor.
Japonlar En Hazırlıklı Toplum
Japonya’yı ziyaret etiğimde çevreyi gezerken gözlemlediğim işaretlerden birde deprem ile ilgili bilgilerdi. Deprem toplanma yerleri ve belirli işaretler ile toplumun bilgilendirilmesine çalışılmaktadır. Geçen yıllarda Japonya’da 8 şiddetinde yaşanan depremde can kaybının olmaması depreme karşı ileri düzeyde önlemlerin alındığını ortaya koymaktadır. Uzmanlar 7 şiddetine kadar olan depremlerde ölümlerin çoğunluğunun yapıların olması gibi sağlam yapılmadığını ve insanımızın deprem eğitimi konusunda bilgi sahibi ve depreme hazırlıklı olmadığını belirtiliyor. Türkiye’nin depreme kendini her yönden hazırlaması gerekir ve bunu gerçekleştirecek insan potansiyeli ve bilim insanları bulunmaktadır.
Doğal Afet Olarak Deprem Gerçeğine Uygun Hazırlık Yapmak Gerekir
Bu aralar uzmanlar büyük İstanbul depremi beklentileri ve alınması gereken önlemleri konuşurken Elazığ depreminin yaşanmış olması ve daha fazla can kaybımızın olmaması öğretici olacağını umuyoruz. Elazığ depreminin merkez üssü Sivrice ilçesinin bulunduğu yerin nüfus yoğunluğunun düşük olması kayıpların azalmasına yol açmış olması büyük bir şans. Bu şans her zaman olmayabilir. Depremlerin yoğun gerçekleştiği ve de ileride gerçekleşeceği beklenilen ülkemizde bu gerçeği kabul ederek ve de bilerek devlet olarak gerekli tedbirleri almak, toplum olarak da kendimi depreme karşı bilgi sahibi olarak donatmak zorundayız. Dileriz bu tür depremlerde insanlarımız olanaksızlıklar ve tedbirsizliklerden dolayı daha fazla ölümler yaşamaz. Umarım zemini sağlam olmayan yerlerde usulüne göre yapılmayan binalar kâğıt gibi üst üste yıkılmaz. Tarım alanları ve zemini sağlam olmayan yerlerin yerleşim alanlarına açılmaması bu tür doğal felaketlerin yaşanması için en büyük dileğimizdir. Bu depremin yarattığı duygusallığı atlattıktan sonra akıl ve bilimin öngörüsü ile devletin imkânlarını deprem gerçeği üzerine yoğunlaştırması beklenir.
Tekrar Doğu Anadolu fay hattı bölgesindeki yerleşim yerlerindeki insanlarımıza geçmiş olsun. Depremde vefat edenlerin ailelerine başsağlığı ve sabır dilerim, Yarılılara şifalar dilerim.
25 OCAK 2020, Adana
Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ
Çukurova Üniversitesi/ Ziraat Fakültesi / Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü. Adana
YORUMLAR