PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

[email protected]

Koran Virüs Günlerinde İnsan ve Toplum Bilimleri

09 Nisan 2020 - 15:41

Toplum Bilimleri Kurulu Kimlerden Oluşmalı ve Hangi Konuları Öne Çıkarmalıdır

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, korona virüsle ile mücadele kapsamında Tıp Bilim Kuruluna ek olarak Toplum Bilimleri Kurulu adı verilen yeni bir kurul oluşturduklarını söyledi. Sayın Koca, Toplumu ilgilendiren konularla ilgilenecek" bir kurulun oluşacağını belirttiler. Kurulun "Sosyolog, psikolog, din psikolojisi, din sosyolojisi, istatistik gibi alanında uzman kişilerden oluşacağını belirttiler. Merak edilen ve sorulan soru kimler seçilecek kurula.

Bugüne kadar ülkemizin yönetim organı düzeyinde görüşlerini dikkate aldığı bilim kurulu olmadığı için son virüs salgını ile ön plana çıkan ve toplumunda güvendiği kurulun aldığı kararlar çok önemsendi ve toplumun geneli bilim kurulunun önerilerini dikkate almaktadır. 

Ayrıca bu zorlu dönemde somut olgular toplumun aydınlatılması ve bilinç artırımına ufuk açıcı olduğu için bilim insanlarının açıklamaları yaralı olmuştur. Genel beklenti odur ki; bundan sonra hükümetler, kurum ve kuruluşlar bilim kurullarının karar ve önerileri doğrultusunda sorunlara çözüm arayışına girerlerse ülkemiz için büyük bir şans olur sorunlarının üstesinden gelmek daha kolay aşılır. Bu bağlamda objektif ve toplumun sorunlarını bilimsel esaslar üzerinden sunacak kararlar alması çok önemsenmektedir. Kurul kararları ve işleyişimdeki tecrübem, bilim kurulları çok kalabalık olmamalı, yoksa karar almak zorlaşır.  

Zor Zanaat İnsanı Tanımak 

Toplum bilimleri kurulu çalışma alanı doğal olarak insan. Nihayetinde insan dediğimiz birkaç bin yıl önce üzerinde yaşadığı dünyanın çıplak yüzeyini zaman içinde yüzlerce metre yüksekliğinde binalar, şehirler, fabrikalar, işletmeler yapan. Bitkileri ıslah etti, vahşi hayvanları evcilleştirdi, madenleri eritti, çelik üretti, silah yaptı, savaştı, atom bombaları yapan, uzayın derinliklerine araç gönderdi. Yönetimler kurdu, insanı insan kul etti. Yaptığı kültürel organizasyonlar ile yasalar yapanı, devletler kurdu. Birkaç hafta öncesine kadar güç kudret sahibi iken bugün doğanın bir parçası olan nanometik bir canlısı karşısında çaresiz arayışlar içinde olduğu için şimdilik çareyi virüsün önünden kaçmak için içeriye kapanarak izole olmaya çalışıyor. Gerçekten bilimin bütün bilgi birikimini üzerinde denediği virüsün küresel düzeyde tehdit ettiği insandan bahsediyoruz. Sosyal bir varlık olan insanın, merakı, gözlemciliği, deneyciliği, yaratıcılığı, özgürlüğü uğruna mücadeleciliği, çoğu zaman bencilliği yanında, duygusallığı, belirsizlikler karşısındaki korkaklığı bilinen insan. Bir arada yaşayarak korkularını yenme duygusu olan, halen psikolojisi çözülememiş, matematiksel olarak hiçbir formüle ve kalıba yerleştirilemeyen insanların davranış ve tutumlarından bahsediyoruz. 

Bugün adeta insan kendi yaratığı dünyanın çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin sonucuna yenik düşmüş halde yorgun ve çaresizlik içinde. Ancak bilime olan güven bu sorunu akıl ve bilim ile çözüp aşacağız. 

Farklı Dil ve Dinler ve Sosyal Yaşamalar

Sosyal bilimler, toplum bilimi geniş bir konuda çalışan temel bilim olarak psikoloji, sosyoloji, mantık ve felsefi disiplinleri içermektedir. İnsanın insan olma sürecinden günümüze kadar değişik toplumlar yer yüzeyinde farklı yerlerde farklı uygarlıklar kurdular. Halen dünyada binlerce dil, yüzlerce dini görüş, onlarca farklı “tanrı kavramı”, onlarca farklı anayasalar ve yönetim şekilleri altında işleyişlerini sürdürmektedirler. Halen Amazonlarda ve Papua Yeni Gine ormanlarında çıplak yaşayan doğada buldukları ile yetinen, basit kelimler ile konuşan, insan toplulukları ile çok katlı binalarda, günde birkaç kere elbise değiştiren, dünyanın öbür ucu ile görüntülü görüşen, birkaç saate Dünyanın etrafını uçakla, roketle dolaşabilen, matematiğin ve fiziğin yasalarını kullanarak her tülü aleti yapan dünyaya hükmeden “insan” olgusundan bahsediyoruz. Toplum bilimleri bilim kurlu bu bağlamda geniş açıdan insanı tanıyan, toplumu tanıyan, coğrafya, tarihi ve kültürel birikimi olan felsefi yaklaşımı olan, soyut düşünme eksinde analitik yaklaşan bilim insanlarının oluşturduğu kurulda olması gerekir. 

Bedenine ve Ruhunu İnsanın “Nasıl Kendi Kendine Yetebilir” Duruma Getirilmesi Önemli 

İnsanın tarihte küresel düzeyde bu kadar hızla sokaklarda evlerin içlerine çekilerek, kendilerini izole etmesinin istendiği bilinmiyor. 

Yemeden içmeye, eğlence hayatından toplu dini faaliyetlerin yapıldığı yerlere dost akraba buluşmalarının, yüz yüze sohbetlerin, hatta ailelerin bir birine yaklaşmasının mesafeli olduğu günlerde yaşıyoruz. Bugüne kadar değer olarak kabul ettiğimiz birçok olgu (düşünce, inanç, bilgi, para ve diğer varlıklar) sorgulanır oldu. Araçlar, uçaklar, gemiler karada, havada ve denizde hareket etmiyor. Turizm, eğlence dünyası ve kongre salonları, sokaklar, sinemalar, göz kamaştırıcı alışveriş merkezleri, lüks mekânların kapıları kapalı. Okular, üniversiteler, ibadet yerleri, mahkemeler, hukuk büroları kapalı. İlk defa insanın insandan kaçınmak için azami mesafede kalmak kaydıyla yaklaşmaması resmen istenmektedir. 20 yaş altı ve 65 yaş sütü insanların sokağa çıkması durumunda hakkında cezai işlem yapıldığı anlayışla karşılanıyor. Son bir ayda bir tek kaygı başta sağlıklı olmak üzere yeterli gıda, su ve barınma ortamı bulmak yeterli görülmektedir. 

Bütün bu sosyal izolasyonda toplum bilim insanlarının insan doğasına uygun, onları örgütleyici değil, tam tersine, içinde bulduğumuz durumun zorunlu koşulların anlaşılması ve sorunlarla nasıl baş edecekleri konularda kişisel ve toplumsal bilinci artırma konusunda insanı hayata hazırlayacak somut öneriler ve önlemler geliştirmektir. Bir şekilde her yaştaki insanı kendi kendilerine yetebilir duruma getirebileceği koşullara hazırlayacak mekanizmalar önermeleri beklenir. Önerilerimiz insanları yaşamı bütünlüklü olarak kavramak ve evde kaldıkları süre içinde gününü mutlu ve geleceğe güven içinde tamamlamasının teknikleri önerilmelidir. Sorunlarla baş edebilme motivasyonu sağlanması doğal olarak bir farkındalık ve bilinç gerektirir. Kişi ve toplumun bilinçlenmesi bir halk sağlığı sorunu olup aynı zamanda siyasi bir alandır. Devletin görevi insanlarının beden ve ruh sağlığını da korumak için eğitim ve sosyal ortamlar yaratmak zorundadır. Bilinç ancak doğanın ve toplumun yaslarının bütünlüklü olarak incelenmesi, araştırılması, okunması ve sanatsal faaliyetler ile beslenmesi ile sağlanır. Bilincin gelişmesi için uygun ortamların kamu tarafından herkese sağlanmalıdır ki, insanlar bilince erişsin. Böyle zorlu dönemde gazete, radyo ve TV kültürel programların niteliğinin artırılması, konuya ilişki geçmişin tarihi belgeseller, sinema filmleri vb. gibi etkinlikler kişilerin bilinçlenmesine katkı sağlanabilir. Devletin bütün bunları objektif ölçüler içinde kamu yararı ekseninde yapması yasal bir zorunluluktur.  

Sosyal Bilimlerin Halen Bilimsel Olarak Ölçülemeyen, Tartışılamayan Alanları Mevcuttur.

Bilim kurullarının önerileri toplumsal bilinç ekseni içinde gerçekleştirilmesi ülkemizde sosyal bilimler için ileriye yönelikte yararlı ipuçları ve alt yapı verileri oluşturabilir. Sosyal bilimlerin halen bazı alanları ölçülemediği ve pratikte denenmediği için bilim olarak kabul edilmemektedir. Bu eksende bilimin kabul ettiği ölçülebilir ve tekrarlanabilir, insanın kendi hayatına uygulayabileceği, yaptığı etkinlikten zevk duyabileceği, bedeni ve beynine (duygu dünyasına) katkıda bulunacak ve insanın zorluklar ile baş edilmesini sağlayacak önerilerin geliştirmesi beklenir.

Sosyal Bilimlerin Yöntem Zorluğu

Sosyal bilimlerin metodolojik yaklaşımları daha belirgin ve standardize edilmiş durumda, ancak sosyal bilimlerin yöntemleri gerek tümevarım ve gerekse de tümdengelim yaklaşımların da olsun, elde edilen verilerin toplanma tekniği, materyal ve yoruma açık olması nedeniyle farklılık oluşturmaktadır. 

Önce İnsan 

İnsanlık tarihi süresince insanın insan ile uğraşmakta olduğu görülmektedir. Uğraşının temelinde de ekonomik ve güç olma duyguları yatmaktadır. “Her insan bir dünyadır” anlayışını önemsiyorum. Herkes içinde bulunduğu alt ve üst yapı ortamına göre kedince bir yol haritası hayata bakış açısı İnsanı salt kendi duygu dünyasında açıklayacak bir tek öneri ve matematiksel formülü yoktur. Önce insan deyip birbirini dinlemek, konuşmak, yaşadığı ortamı anlamak ve birlikte ortak payda arayışına gelebiliyorsa ne mutlu.

Görece daha subjektif ölçüleri de çalışacak kurulun seçiminde sosyal ve ekonomik kaygılara veya tarafgirliklerde değil insanı yaşatmak eksenli liyakatli, insan ve doğadan yana yetkin bilim insanları seçilmesi yarar sağlayacaktır. Diğer taraftan, ilgili ilgisiz herkes bilim kurulunda olacaksa bende kurulda yer almak isterim diyen insanlar çıkabilir. Hatta itirazlarda olabilir. Doğa ve insan eksenli bakış açısı kazandırmak dileği ile. 

Prof. Dr. İbrahim Ortaş / Korona Günlüğü / 8 Nisan 2020 Adana

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar