30 yıldır Hisse Senedi Borsasını takip ederim, dönem-dönem alış ve satışlarım olsa da derin ve sıkı bir yatırımcı değilimdir.
30 yıl bana borsada şunu öğretti: “Borsacıların deyimi ile (kağıt) yani bir hisse senedi yükselecek yani prim yapacaksa gerçek ya da fiktif bir hikayesinin olması lazım. Bu hikâye bazen gerçektir! Hisse senedi için bir ortaklık olabilir, satın alma el değiştirme olabilir, bilanço değerlenmesi olabilir, yeni siparişler, temettü ve sermaye artırımları olabilir. Bazen de borsa simsarları bu hikayeyi kendisi yazıp suni ya da spekülatif primler oluşturabilirler.
Siyaset de öyledir. Bir siyasetçi prim yapacaksa onun da bir hikâyesi olmalıdır. Bu hikâyenin etkinliği ve gerçekçiliği ve yayılma hızı, o siyasetçinin değerini artırır, siyasi marka değerini yükseltir.
Hikâyesi olmayan siyasetçiler dönüp dolaşıp aynı yere gelirler. Bu hikâye daha çok yerel seçimlerde çok etkili olur.
Bergama’yı örnek alalım: 2019 seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Hakan Koştu’nun hikâyesi rakibi Millet İttifakı adayı İdris Yavuzyılmaz’dan daha etkili oldu. Neredeyse seçim başında 10 bin olan oy farkı kapandı gitti.
Koştu; gençliği, yerel olmayı ve hükümet yatırımlarını Bergama’ya kanalize edecek anahtar konumunda bir siyasetçi hikâyesi oluşturmayı başardığı için geriden geldiği seçimi kazandı.
Peki, 2024 seçimlerinde ne olacak?
CHP ya da olursa 'Millet İttifakı' adayı kimi temsil edecek, hangi hikayeyi yazacak?
Şu an ortada konuşulan iki isim var:
Biri, yerelliği ve ulaşabilirliği temsil eden Bergama Belediye Meclis Üyesi Selim Tok.
Diğeri ise yerellik ve gençliği temsil etmese de deneyim ve tıpkı Hakan Kostu’da olduğu gibi bu kez İzmir Büyükşehir Belediyesinin yatırım ve olanaklarını Bergama'ya getirmede kilit siyasetçi rolünü temsil eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu.
Yani Mustafa Özuslu'nun da etkili bir hikâyesi var. Tabii aday olursa bu hikaye ne kadar etkili olur ama unutmayalım ki İzmir Büyükşehir Belediyesinin birçok bakanlıktan daha fazla maddi ve ekipman gücü var.
Bergama'da durum böyle...
Aliağa ve Kınık'ta ise şu anki mevcut belediye başkanları borsacıların deyimi ile “blue chip” yani temeli tekniği sağlam, marka olmuş. Kalitesi değişmeyen hisse senetleri gibi iki tane marka olmuş belediye başkanı var.
İkisinin de oy oranları partilerinin ve ittifakların önünde, sürükleyici ve kesin sonuca ulaşacak kadar güçlü. Bu isimler: Aliağa'da Serkan Acar, Kınık'ta Dr. Sadık Doğruer.
Aliağa'da CHP cephesinden konuşulan isimler net olmadığı için yorum yapmak elbette zor ve anlamsız
Dikili'de ise mevcut Belediye Başkanı Adil Kırgöz’ün "borsası düşüyor" iddialarına ben pek katılmıyorum.
Eleştiri Başkan Kırgöz’e en çok kendi partisinin içindeki bazı kesimlerden gelse de bu eleştiriler kişisel ki yapılan iş ve hizmete yönelik elle tutulan bir eleştiri yok!
Dikili'de uzun süren hizmet yetersizliği ve sıkıntılı bir dönemden sonra ilçede bir şeyler yapılmaya başlandı. Bugün, 27 Eylül'de açılışı yapılacak olan kültür merkezini gördüm, dışardan iyi bir iş çıkarılmışa benziyor. Dikili gibi aydın ve medeni bir ilçede büyük bir eksik ve ihtiyaç giderilmiş olacak.
Tabii eski olup da siyasete dönmek isteyen isimler de var.
O isimlerden en net olanı Menemen eski Belediye Başkanı Tahir Şahin.
Bir diğer isim de henüz net bir şey söylemese de Foça'da 15 yıl belediye başkanlığı yapan ve Foçalılar için tekrar gündeme gelen Gökhan Demirağ.
Demirağ'ın hikâyesi de mevcut başkanın kötü yönetiminin onu tekrar Foça'da gündeme taşıyor olması.
Seçimlere yaklaşık 6 buçuk ay var! Her kim etkili bir hikâye yazar ve siyasi rolünü iyi oynarsa o prim yapıp seçimi alacaktır.
RIDVAN KARAPEHLİVAN / BAKIRÇAY BÖLGE GAZETESİ
YORUMLAR