RIDVAN KARAPEHLİVAN

RIDVAN KARAPEHLİVAN

Bakırçay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İmamoğlu- Erdoğan Ve 1994 İstanbul Seçimlerinin Analizi

28 Nisan 2019 - 17:12

27 Mart 1994 yılında yapılan Yerel seçimlerde İstanbul’da idim.

Henüz yeni kurulmuş ve emekleme döneminde olan İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında hisse senedi alım-satım işleri yapıyordum. 

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat edeli nerdeyse bir yıl olmuştu. Türkiye yeni bir döneme girmişti. Demirel Cumhurbaşkanı, Kızım dediği Tansu Çiller de Başbakan olmuştu. 

Borsa 1993 Aralık ayında hızlı bir ralli döneminden sonra büyük bir çöküşe geçmiş, dolar 2 katına çıkmıştı.

İnsanlar döviz bürolarının önünde birkaç yüz dolar almak için kuyruk oluşturuyordu, o zaman tabi online işlemler döviz traderleri yoktu.

Borsa henüz bilgisayarlı emirlerin verildiği elit denilen sisteme geçmemişti. Brokerler Karaköy’de bulunan borsa binasında alım satım emirlerini tahtaya yazarlardı.

Borsa ve döviz piyasaları çok fazla derinlik kazanmadığı için çok yüksek marjlarda hareket ediyor; borsacı deyimiyle taban olan yani maksimum düşüşle ve alıcısız olan hisse sentlerini satmak için insanlar günlerce hatta haftalarca bekliyorlardı. 

Borsa o zamanlar tek seansta topu topu 10 ile 12 arasında 2 saatçik işleme açıktı. Yani 2 saatte servetler eriyordu. Sanırsam da 50'nin biraz üzerinde şirket borsada işlem görüyordu ve halka açıklık oranları çok düşüktü. 

Tansu Çiller kriz olunca Ankara ekonomi bürokrasisini iyice by pas etmişti.

Güvendiği 2 isim vardı biri Ankara'da diğeri İstanbul'da... Ankara’daki isim beynimin yarısı dediği Hazine Müsteşarı Osman Ünsal, diğeri ise İstanbul’da eski bir hesap uzmanı olan Borsa simsarı Mustafa Yılmaz’dı. Yılmaz ve Ünsal; Çiller’e adeta borsayı ayakta tutarsan ekonomiye bir şey olmaz mesajı veriyorlardı.

Tansu Hanım da bu 2 isme çok güvenip sürekli kamu kağıtları ile O zaman ki (Erdemir, Tüpraş, Petkim ve THY) İle borsaya para akışı sağlıyorlardı.

3 ay boyunca borsayı ayakta tutamayan Çiller sonuç alamayınca 5 Nisan tarihinde millete acı reçete içirdikleri o ekonomik kararları almak zorunda kalmıştı. 

İşte İstanbul ve Türkiye 27 Mart 1994 yılında böyle bir yıkım içinde yerel seçimlere gidiyordu; merkez sağ bu ekonomik krizin altında kalmıştı; her ne kadar iktidarda DYP olsa da insanlar krizin bir sorumlusu olarakta Mesut Yılmaz’lı ANAP’ı görüyordu.

Sol ise 3'e bölünmüştü, iktidar olan ana gövde SHP idi. Ecevit’in DSP'si ile yeni kurulan Baykal’lı CHP vardı, nitekim İstanbul'da ve her yerde ANAP ve DYP farklı adaylar ile, solun üç partisi de farklı adaylar ile seçimlere girmişti. 

İstanbul da ise 10 partili ve 10 adaylı bir seçim yaşandı; solda 3 parti sağda 7 parti vardı. SHP- DYP ve ANAP Çok sükseli adaylar ile seçime giriyorlardı.

SHP adayı sanatçı Zülfü Livaneli, ANAP adayı efsane ekonomist İlhan Kesici ve DYP adayı Efsane Başkan Bedrettin Dalan’dı.

Solun diğer 2 dayı ise DSP'de o zaman Bayrampaşa'da sevilen mevcut ilçe belediye başkanı daha sonra kardeşi Hüsamettin Özkan’ın ismini çok duyacağımız Necdet Özkan’dı.

CHP ise Ertuğrul Günay’la seçime girdi; Günay daha sonra CHP’den mecburi bir kopuş yapıp Ak Partide bakanlık yapacaktı. 

Yeni palazlanan Refah Partisi ise 40 yaşında partisi dışında ismi kamuoyunca çok bilinmeyen Recep Tayyip Erdoğan ile seçime girdi.

Sonuç kimsenin beklemediği bir sonuçtu; İlhan Kesici- Livaneli ve Dalan arasında geçer diye beklenen seçimi yüzde 25’in biraz üzerinde Erdoğan kazanmıştı.

ANAP ve DYP oyları toplamda yüzde 38 idi.

Sosyal Demokratların üç partisinin toplam oyu ise yüzde 35’in biraz altındaydı.

4 yıl belediye başkanlığı yapan Erdoğan İstanbul'da sanılanın aksine kimsenin yaşam biçimine müdahale etmedi.

98'deki mağduriyetinin ve hapisliğinin ardından 3 sene sonra Ak Partiyi kurdu ve 17 yıldır da Türkiye siyasetinin hep zirvesinde oldu.

Pekala İstanbul'a 25 yıl sonra belediye başkanı olan CHP’li Ekrem İmamoğlu nasıl birisi?

Gelecek ile ilgili CHP’nin planlarında var olur mu?

İmamoğlu klasik bir CHP’li değil.

Erdoğan gibi futbolcu ve dini bütün bir kimse Kuran’ı Kerim okuyup, Cuma namazı kılıyor.

Yani Erdoğan’ın çok sevdiği ve aziz İstanbul dediği İstanbul’daki muhafazakar seçmen için uygun bir profil. 

Ak Parti niye İstanbul seçimlerini kaybetti; bunla ilgili sayfalarca yazı yazabilir ama bence en kuvvetli etken, ülkemizde borsa çökmemiş ve döviz 3 katına çıkmamış olsa da reel kesimde yani üreten ticaret yapan mal ve hizmet üreten kesimde ciddi bir kriz var ve ekonomi yönetimi bu krizi hep hafife aldı.

Adını bile anmak istemediler. İşte bu kriz İstanbul ve Ankara da en çok Adalet ve Kalkınma partisinin oy depoları olan varoşları vurdu ve seçmen Bahçeli’nin deyimi ile Zillet İttifakını tercih etti.

Muharrem İnce ile muhalefetin beklediği dipten gelen dalga Ekrem İmamoğlu ile geldi.

Artık İstanbul ve Ankara ve İzmir Büyükşehirleri başta olmak üzere muhalefet bu metropollerde çok çalışır halkçı bir belediyecilik yaparsa...

İktidar bloğundaki çözülme daha da hızlanır ve 2023 seçimlerini de Muhalefet kazanır gibi gözüküyor. 

RIDVAN KARAPEHLİVAN / BAKIRÇAY BÖLGE GAZETESİ

YORUMLAR

  • 0 Yorum