Türkiye'nin Ekonomik Durumu ve Üretim Kapasitesi Artışı
Türkiye, bütün ekonomik dalgalanmalara ve yüksek enflasyona rağmen üretim kapasitesini artırmayı başarmış durumda. Geçen yıl, toplam yurt içi gayri safi milli hasılası 1 trilyon 200 milyar doların üstüne çıktı. Her ne kadar dünya üretimindeki toplam payımız hâlâ yüzde biri aşamamış olsa da, dünya üretiminde bir ara 20’nin dışında kaldığımız sıralamada tekrar 17. sıraya yerleştik.
Türkiye'nin Rekabet Gücü ve Üretim Çeşitliliği
OECD verilerine göre, ülkemiz özellikle tekstil, gıda, otomotiv ürünleri ve beyaz eşya sektörlerinde önemli bir rekabet gücüne sahip. 1.600 çeşit üretim ile, üretim çeşitliliği açısından ABD, Fransa ve Hindistan ile birlikte dünyada ilk dört ülke arasında yer alıyor.
Türkiye'nin İmalat Sanayindeki Payı
OECD verilerine göre, bölgemizde toplam imalat sanayisinin üçte birini Türkiye üretiyor. Geri kalan üçte birini İsrail, diğer üçte birini ise Ortadoğu ve Afrika’da bulunan diğer ülkeler üstleniyor. Her ne kadar Çin, Almanya, ABD ve AB ülkelerine yaptığımız ihracat miktarı ithalatımızdan düşük olsa da, dünyada 107 ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracat ile bu alanda lider konumdayız.
Türkiye'nin Üretim Potansiyeli ve Dünya Pazarındaki Rolü
Özellikle ülkemiz, beyaz eşya, TV, otomotiv endüstrisi, gıda ve tekstil konusunda büyük bir üretim potansiyeline sahip. Örneğin, AB ülkelerinde kullanılan her 4 TV'den biri ve beyaz eşyaların da beşte biri, Türk menşeli firmalarca imal ediliyor.
Türkiye'nin Yatırım Malı İthalatı
Tüketim maliyeti ithalatında da ülkemiz, bu yıl Cumhuriyet tarihinde ilk defa yatırım malı ithalatını 1 milyar doların üzerine çıkarak, tüketmeye başlayan bir toplum olduğunu göstermiş oldu.
Gelecek Perspektifi: Türkiye ve Dünya
Tüm bu rekabetçi ve güçlü sektörlerdeki ekonomik potansiyelimize bakıldığında, nasıl bir gelecek bizi bekliyor? Daha doğrusu, dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor?
Dünya Sanayisi ve Karbon Salınımı
Geçenlerde Azerbaycan'da bu konuda devlet başkanları düzeyinde bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda konu vurgulandı. Dünya sanayi üretimi, 2050 yılında, yani çok değil, çeyrek asır sonra sıfır karbon salınımına geçecek. Önümüzdeki beş yılda ise bu salınım yüzde 55 oranında düşecek.
Karbon Salınımı ve Yeni Sanayi Üretimi
Dünya, eski tip sanayi üretimi ile iklim dengesini altüst edince, başka bir çıkar yol olmadığını gören sanayiciler, bilim insanları ve politikacılar, böyle bir yol izlemeye karar verdiler. Yani artık, fabrikanın bacasının tütmesi ile üretim fazlalığı doğru orantılı olmayacak. Baca ne kadar az tütüyorsa, üretim o kadar fazla ve sağlıklı olacak.
Türkiye'nin Yeşil Enerji Yatırımları
Aslında Türkiye, belli başlı öncü holdinglerle, ki bunların en başında Sabancı Holding gelir, yeşil enerjiye yatırım yapmaya başladılar. Isı pompaları, hava filtreleri, rüzgâr türbinleri ve güneş enerjisi üretim parçaları hızla ülkemizde üretilip, yoğun bir şekilde AB ülkelerine ihraç edilmeye başlandı.
Küresel Yeşil Enerji Yatırımları
ABD ve AB ülkeleri, yeşil enerji ve düşük karbon salınımına sahip sanayi konusunda hızla yatırım yapmaya başladılar. Çin ve Hindistan güçlü bir üretim potansiyeline ulaşmış olsa da, Batı, onları karbon salınımı yüksek sanayi üretimi yaptıklarını söyleyerek, özellikle ABD’de iktidara gelen ve dünya ticaretinde korumacı bir eğilime sahip olan Trump ve ekibi tarafından gümrük vergilerini artırarak bu ülkelerin üretim potansiyellerini zayıflatmayı hedefleyecektir.
Gelecekteki Sanayi Trendleri ve Türkiye'nin Konumu
Elbette, günümüzde dünya sanayisinde üç temel dürtü hâkim olacak: karbon salınımı düşük sanayi üretimi, artan savaşlar ve olası bir dünya savaşı nedeniyle silah ve savunma sanayilerinin güçlenmesi, otomasyon ve birçok alanda yapay zekânın kullanılmaya başlanması. Türkiye, bu noktalarda kendini iyi konumlandırırsa, yüksek ve rekabetçi üretim gücü ile birlikte AB ve diğer dünya pazarlarına mal tedarikinde potansiyelini oldukça artırabilir.
Rıdvan Karapehlivan
Bakırçay Bölge Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
YORUMLAR