Girişimciliğin en önemli bileşeni tutkudur. Zorluklara göğüs germek gerektiğinde devreye tutku girer.
Girişimcilik, girişmek kökünden gelir. Cesaret ve yeniliğe açık olmak demektir. Geniş vizyon ve yön ister. Problemi belirlemek, çözüm üretme beceriniz olacak. Girişimcilik daha önce kimsenin birleştiremediği noktaları birleştirmek demektir.
Yeniliği getirmek, ürün, hizmet, kavram, yeni bir akım…
Peki, ülkemizde girişimcilik diye yapılanlar doğru mu?
Kişisel tespitlerime göre girişimcilik yönünde doğru olmayan detaylar fazla.
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu üyesi olarak söyleyebilirim ki, girişimcilik ‘taklit kültürü’ adı altında ilerliyor..
Verdiğim girişimcilik derslerinde iş modeli, yatırım ve AR-GE konularını anlatırken bunların üzerinde sıklıkla duruyorum.
Örnek: Gıda alanında devrim niteliğinde bir internet platformu kuruluyor ve yeniyi üretmek yerine ortaya çıkan prototip taklit ediliyor.
Örnek: Lise öğrencileri eğitim gördükleri okullarında 10 yıldır tişört basıyor. Girişimcilik diye getirilen yenilik tişörtün üzerine İstiklal Marşı’nın yazılması…
Üretilenler, araçlar aynı, öğrenciler yeni…
Girişimcilik öğretmek bu mu?
Öğrenciler belki bir şeyler öğreniyor ancak girişimciliği ne yazık ki yanlış öğrenmiş oluyorlar.
Bakın size yaşadığım bir hikayeyi paylaşayım…
Yıllar önce Amerika’da dünyanın en iyisi olduğu söylenen ve benim de bildiğim bir lazer cihazını ilk kez Türkiye’ye getirdim. Uzun yıllar estetik ve güzellik sektöründe hizmet veren bir iş insanı olarak iyi bilinir ki; hastalarımızın ihtiyaçlarını her şeyin önünde tutarım. Cihazı kullanmaya başladım. Birkaç hafta içinde gördüm ki sistem tatmin etmiyor.
Ne yaptım biliyor musunuz?
Hastalarımın ihtiyaçlarına göre cihazı firmaya yeniden tasarlattım. Verdiğim fikirlerle cihazın dünyanın her yerinde satılıyor olması gurur verici.
Asıl gurur verici olan ne biliyor musunuz?
Firmanın yetkilisi ile yıllar sonra bir konferansta bir araya gelip “Olmayanı yaratmamıza neden oldunuz. Firmamıza iş öğrettiniz” sözleri.
Tesadüf bu ya, biricik oğlum Okan’ın yanında söylenen bu sözler girişimciliğin, yani yeni bir hikaye yazmanın ne kadar anlamlı olduğunun kanıtı niteliğinde…
Türkiye de dünyamız gibi değişiyor. Nüfus artıyor, istekler, ihtiyaçlar farklılaşıyor. İhtiyaçlara karşılık bulacak fikirler üretmek mecbur bir hal alıyor. Güzel bir fikriniz var ve bunu hayata geçirebiliyorsanız girişimci olma yolundasınız demektir.
Önerim; kendinize güvenin.
Unutmayın; hızla büyüyecek bir şirket kurup bir alanda faaliyet gösteren oyuncu da olsanız, mahallenizde küçük bir market de kursanız yürütülmesi gereken süreçler hep aynıdır. Farklı ve kullanışlı düşünce tarzı ile hareket ederseniz kazanan tarafta olursunuz.
Son sözüm; insanı sevin. Elinizdeki fırsattan en iyi şekilde yaralanmanın yolu hayata geçirdiğiniz kurumsal yapıdan ve kendi öz bakış açınızdan geçer.
İşinizi kurarken ve büyütürken de ihtiyacınız olan tek şey var, o da rekabete hazır olmanızdır.
Şafak Sol
YORUMLAR