1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramımız kutlu olsun…
İşçilerin, emeğinden başka varlığı olmayanların birlik, mücadele ve dayanışma günü…
Merhum Cem Karaca’nın ‘Tamirci Çırağı’ şarkısında geçer hani; “İşçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları…”
İlk duyuşta ezici, onur kırıcı gibi bir söz gibi algılansa da aslında ne ulvi bir söylem değil midir?
İşçisin sen işçi kal…
Evet, işçiyim ben. Ve bununla gurur duyuyorum.
Güzel annem de işçiydi.
Alın teri ile temellenmiş bir hayatın, nazik, bir o kadar da güçlü temsilcisiydi canım annem…
Sömürü düzenine karşı hep bir ağızdan haykırırlardı meydanlarda.
Yürüyüşler yaparlardı…
Çocukluk işte; bilmezdik emek ne demek? Alın teri ne demek? Toplu sözleşme, insanlık onuru, sendika ne? Hak mücadelesi ne? Sınıf çatışması ne?
Çocuk dünyamda şaşkınlıkla izlerdim onları…
Hep merak ederdim, ellerinde pankartlarla niçin yürürlerdi?
Emeğin en yüce değer olduğunu, dayanışmanın, örgütlü olmanın, birlikte hareket etmenin önemini ilk öğretmenim annemden öğrendim…
İşçi ne demek, anneciğimden öğrendim. Yaşamak için emeğinden başka serveti olmayanların, herhangi bir sebeple çalışamadığında aç kalanların kimler olduğunu…
İşçi olmak nasıl bir kavram; çocuk yaşta kodlandığım bu terbiye ile bugünlere geldim.
Evet, işçiyim ben… Sağlık çalışanıyım. Korona virüs salgını sürecinde yaşadığımız zorluğu en çok yaşayan bir sektörün işçisi, işvereni, emekçisiyim.
Yıllar önce meslek hayatıma atıldığım ilk günden bu yana işçiyim ve işçi ruhunu asla kaybetmedim. Emeğin en kutsal değer olduğunu, işveren kimliğime rağmen, omuz omuza mesai harcadığım çalışanlarımla hizmet anlamında aynı statüde olmayı hiçbir zaman unutmadım.
Varlığını başkalarının emeğine borçlu olanlardan, kendinden başka herkesin emeğine el koyanlardan olmadım.
Yaratılışım müsait olmadığı için olamam da…
Çalışanlarıma, yardımcılarıma haklarını her daim iade etmeyi görev bildim. Ailelerinden birini kaybettiklerinde onların yanında oldum. Ağladıklarında ağladım, güldüklerinde güldüm. Hastalandıklarında hastalandım, iyileştiklerinde iyileştim. Seslerine ses, nefeslerine nefes olmayı kendime görev bildim. Beni o çocukluk günlerimin kutsal atmosferine götüren işçi ruhunu asla kaybetmedim.
Buradan aynı ruhla emeğin sömürülmediği, insanoğlunun sosyal güvencesiz çalıştırılmadığı, babaların yokluk nedeniyle intihar etmediği, çocuk büyüten ailelerin güne işsizlik korkusuyla başlamadığı, düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği, adaletin herkese eşit uygulandığı, herkesin barış içinde yaşadığı bir dünya dileğimle tüm işçilerin bayramını kutluyorum.
Dünyayı saran salgın nedeniyle pek çok kişi evlerinde kalsa da ölümü göze alarak hayatları pahasına insanların hayata tutunması için işini yapmak zorunda kalan meslektaşlarımın, sağlık çalışanlarının da bayramı kutluyorum.
Ve son olarak beni ben yapan ilk öğretmenim annemin bayramını kutluyorum.
Işıklar içinde uyu annem. Bayramımız kutlu olsun…
Şafak Sol
İzmir Ticaret Odası
Sağlık Gurubu Meslek Komitesi Üyesi
YORUMLAR