Saadet Partisinin ev sahipliğinde Millet ittifakı'nın adayının açıklanması esnasında Meral Akşener’in yüz ifadesi çok konuşuldu…
Bu izdivaca bel bağlamış kimselerin bakışları, daha yeni nişanı atmış mimli gelinin donuk, mutsuz yüzüne odaklanmışken nikah memurunun sorusuna hayır deme ihtimali olan gelin yüzünden bir an için nefesler tutuldu.
Bu izdivaç, bu “gönülsüz kösnü”, marazlı çocuk doğurtur mu? Doğurtur.
Eğer o aşamaya gelebilirlerse! Hala korku var mı? Var!
Zira film yeni başlıyor.
CHP merkeziyetinde toplanmış bu masayı seçimde nicelik olarak değerli kılacak gözüken iki ana unsurdan birisi İYİ Parti (Meral Akşener), diğeri ise açıkça gösterilmeyen ama aşikar HDP (Selahattin Demirtaş).
Allah’tan ikisi de milliyetçi kanadı temsil ediyorlar !
Özür dilerim! Milliyetçilik diğer ideolojiler gibi farklı uluslar için aynı masa etrafında oturup bir amaç doğrultusunda birleşmeye müsaade etmiyordu değil mi?
Yani şöyle bir nara/slogan oluşturulamaz!
“Dünyanın bütün milliyetçileri birleşin!”
Yok olmaz!
Siyasi kariyeri boyunca daldan dala atlamasıyla maruf Meral Akşener’in son tutunduğu dalın milliyetçilik olduğunu biliyoruz! Peki, Selahattin Demirtaş milliyetçi kabul edilebilir mi? Bunu üzerindeki cila aktığında göreceksiniz!
Heykelini dikmeye heves ettiği Abdullah Öcalan “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Savunması” isimli kitabında örgütün Marksist/materyalist kimliğinin davaya zarar verdiğini, neredeyse şimdiki aklı olsa Marksist kimliği çöpe atıp halka ulaşmak için halkın inançlarını da hesaba katan başka bir yoldan gideceğini ima eder…
İnceden, siyasetin bir takiyye sanatı olduğunun dersini verir…
Apo haklıdır! Sen Marksist bir örgüt kuracaksın ardından aynı örgüt içinde “Kürdistan Yurtsever İmamlar Birliği” diye başka bir oluşumu harekete geçirmeye çalışacaksın…
Marksist İmamlar! Kulağı tırmalıyor! Çelişkilerden sadece bir tanesi!
Apo ve heykel açıklamasının uygun olmadığını sonradan kabul eden Demirtaş ise, aslında şunu söylüyor… “Siyaset, takiyyesiz olmaz! Apo bayraklaştırdığımız kullanışlı bir araçtır ama bu açıklamayı şu anda yapmasam da sonraya saklasam daha iyi olurdu!, Türkiye partisi olmaktan bahsediyordum ki, ağzımdan yanlışlıkla kaçtı!”
Bu altılı masanın aslında en kilit oyuncusu olduğunun bilincinde olan Demirtaş mimli gelinimizin geri dönüşünden sonra onun çelişkilerini yüzüne vuran bir mektup yazdı! İYİ parti cephesinden acınası bir cevap geldi… “Siyasetin dili böyle miymiş? Mektupla olur muymuş?”
PKK’nın gölgesinden çıkamayan HDP’nin talepleri İYİ Parti tabanı için bölücülük sebebi değil midir?
Marksizm takiyyesi, demokrat mücadele takiyyesine evrilmedi mi?
Nihai hedef ve niyet belli değil midir?
Ve sen devletin sahibiysen PKK gölgesinden çıkamamış HDP ile bir sorunun olması gerekmez mi?
Mimli Gelinimiz şimdi düşünüyor.
Onu bu masaya tekrar oturtanları düşünüyor. Demirtaş’ı düşünüyor. Başka şeyler düşünüyor. Umarım Türkiye’yi de düşünüyordur.
Sami RENÇBER
SAPANCA
YORUMLAR