SEBAHATTİN KARACA

SEBAHATTİN KARACA

Turizmci / Yerel Tarih Araştırmacısı

Foça'nın ihtiyacı; basiretli, becerikli, çalışkan yöneticilerdir

09 Ocak 2024 - 14:05

Benzer bir yazıyı birkaç sene önce yazmış ve yayınlamıştım. İlgi görmüş ve çok okuyanı olmuştu. O gün yazılanlar sanki bugünleri işaret ediyordu. Bu bağlamda yazıyı güncelleyerek yeniden yayınlamak istedim.

ÖNCE DÜNÜN GÜZEL FOÇA’SINDAN BAŞALAYALIM.
İzmir’e giden anayol duble değildi. Gidiş-gelişli ve dar olduğu için bugünden daha zordu. Çiğli’den Menemen’e kadar yapılaşma yoktu. Tenha idi. Özellikle arabası ile İzmir’e gidenler, dönüş yolculuğunu gecenin karanlığına bırakmamaya özen gösterirdi. Olası bir aksaklık halinde, yolların tenhalığı karanlıkta ürkütücüydü. Foça’nın nüfusu yaklaşık 2850 kadardı. Elektrik ve su abonesi ise 740 civarındaydı. Tellerine kuş konduğunda iki damla yağmur yağdığında giden elektriği de belediye dağıtırdı. Evler birbirinden elektrikte çeker, boru döşer su da alırdı. Kış aylarında sular daha çok kesilirdi. Yağmur toprağı yumuşatır borular yerinden oynar, ardından patlar, dolayısıyla sıkça ve saatlerce sular da giderdi. Çöpler üstü açık traktör römorku ile taşınır, yazın sıcağında aşırı derecede kokardı. Şimdiki Pehlivanoğlu’nun bulunduğu alanda pazar kurulurdu. Pazar 2-3 saat sürer ve yeterli olurdu. Yenifoça – Foça arasındaki asfalt yol yoktu. Onun yerine, dar ve toprak bir yol vardı. Bedesten’in yerinde ise, ören halinde eski tuz depoları bulunmaktaydı. Belediye burada kömür dağıtırdı. Kömürünü alan bayram sevinci yaşardı. Buna rağmen herkes mutluydu. Herkesin birbirini tanıdığı, birbiri ile akraba olduğu, yolda görünce güler yüzle selam verdiği, dayanışma ve yardımlaşmanın yaşandığı, akşamları ailelerin birbirlerini ziyaret ettiği, kapıların kilitlenmediği bir Foça vardı. Kısaca o zaman Foça’yı yönetmek çok daha kolaydı.

BUGÜNLERE GELİNDİĞİNDE
Foça göç aldı, yerleşim alanları genişledi. Belde ve köyleri, birer mahallesi oldu, Büyükşehir hudutlarına dâhil edildi. İmar planları onama yetkisi Büyükşehir’e geçti. Nüfus arttı, pazaryeri değişti, kısmen kanalizasyon yapıldı, arıtma devreye girdi. Büyükdeniz’de yat bağlama planlaması, balıkçı barınağı yapıldı. Elektrik, su ve telekomünikasyon altyapısı yenilendi. Uydu ve internet yayınları yaygınlaştı. Komşuluk ilişkileri azaldı, arkadaşlıklar yerini internete bıraktı. Araç sayısı çoğaldı, otopark talebi arttı. Herkes birbirine yabancı oldu ve kapılar kapandı, kilitler vuruldu.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Bundan sonra Foça’yı bekleyen tehlikeleri üç başlıkta de özetlemek mümkün. Bunlar; Güneyden, Kuzeyden ve Doğudan gelebilecek olan en önemli risklerdir.  Aslında denizden gelebilecek tehlikeyi de göz ardı etmemek lazım. Ama onu şimdilik sonraya bırakalım.
Önce karadan gelebileceklere bakalım nelermiş onlar?

Güneyden Gelen Baskı
Foça kendi içinde bu değişikliği yaşarken, gelişmeler Foça’nın dışında da devam ediyordu. Son 20 yılda Çiğli ile Menemen arası konutlar ile dolup taştı. Şimdilerde Menemen – Buruncuk arası hızla yapılaşmaktadır. Yakın bir gelecekte Güneyden (İzmir’den) yoğun biçimde gelecek olan nüfus ve yapılaşma artışı, Foça’nın doğal güzelliklerini ve yaşama alışkanlıklarını, en başta tarım alanlarını, turizmini ve denizini tehdit etmeye başlayacaktır. İzmir nüfusunun hızla artması, Foça’nın Büyükşehir hudutları dâhiline alınmış olması, güneyden gelecek baskıyı yoğunlaştıracak, karşı durulamaz hale getirecektir. Foça’nın yaşayabileceği sorunlar bununla da sınırlı kalmayacaktır. Foça esas baskıyı, başta Kozbeyli ve Yenifoça olmak üzere kuzeyden gelen dayatma ile yaşayacaktır. Nitekim Bağarası bu sorunu birkaç senedir yaşıyor. Bir zamanlar birçok Foçalı ailenin ve Bağ arasında yaşayanların geçim kaynağı olan ekilebilir araziler çoktan yapılaşmaya teslim olmuştur.

Kuzeyden Gelen Baskı
Geniş bir açıdan bakılacak olursa, uzun zamandan beri Foça bu tehdit ile yaşamaktadır. 1970’li yıllarda Aliağa gelişim projesi planlandı. Plan içerisinde yer alan limanlar, gemi söküm tesisleri, demir ve çelik fabrikaları, Petkim tesisleri vardı. Planlamadan hemen sonra inşaat faaliyetleri başladı. Bu bölgede yaşayan sade vatandaşlar başta bu gelişmelerden çok memnundu. Çünkü toprakları değerlenmiş ve istihdam doğmuştu. Ancak topraklarını satan insanlar, açılan işyerlerine istihdam edilemedikleri için hayal kırıklığına uğramışlardı. Ayrıca özellikle demir ve çelik fabrikalarının yıllarca baca yapmak yerine dumanı doğaya salmaları karşısında, yalnız insan sağlığını tehdit etmiyor, çiftçinin başta zeytin olmak üzere her türlü tarım ürününe zarar veriyordu. Söz konusu, duman hakkında hâlâ yapılması gereken çok iş vardır. Kurulan tesislerin üretimi için gerekli enerjinin temini noktasında, termik santral ve cüruf döküm alanlarına ihtiyaç doğması Foça ve çevresinde yaşayan insanlar için bardağı taşıran son damla olmuştur. Yöre halkı termik santraline ve planlanan cüruf döküm alanlarına şiddetle karşıdır. Bugün Foça’nın tarımı, turizmi, denizi ve doğası için büyük bir tehdit olduğu artık gözle görülür durumdadır. Cüruf dağlarından en çok olumsuz etkilenen yerleşim yerimiz maalesef Ilıpınar’dır.  Bu gelişmelere bile yeteri kadar direnemeyen Foça’yı başka dayatmalar ve tehlikeler de beklemektedir.
  Bunların başında Dünya’nın sayılı büyük limanlarından biri olarak planlanan ve şu anda yapımı devam eden, Çandarlı limanı ve limanın yan etkileri olacaktır. Bilinen o ki Singapore, Rotterdam, South Loisiana, Shanghai, Hong Kong limanlarının yerleşim, işleyiş ve çevresine bakıldığında, malların nakliyesi için muazzam yol ağlarının olduğunu görürüz. Depolar, idari binalar, deniz nakliyat şirketleri, aracı kuruluşlar, tır ve konteynır parkları, çevrede yarı mamul imalathaneleri, oteller, yeme içme, eğlence yerleri, yönetici ofisleri, araç parkları ve akla gelmeyecek yüzlerce değişik durumlar ve gelişmeler Aliağa, Çandarlı, Şakran, Yeni Şakran, Çaltıdere ve Ömerli Köyü ile beraber, kuzeyde Dikili’yi, güneyde Foça, Yenifoça ve köylerini, kendi gelişim ve yayılma dinamikleri içerisinde sarıp sarmalayacaktır. Şu anda bile bazı tarım alanları Eko Turizm adı altında resmen yapılaşma faaliyetlerini başlatarak sürdürmeye devam etmektedir. Bu ve benzer noktalarda imar yapma yetkisi yerel yönetimlerde olmasına karşın, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı da resen iş bu bölgeleri imara açmaktadır. 

Doğudan Gelen Riskler
Bunların yanı sıra yapımı bitmiş olan İstanbul-İzmir otobanı sayesinde İzmir ile İstanbul arası 3.5 saate inmiştir. 20 milyonluk şehrin İzmir aksına doğru daha da çoğalacak olan otomobil sayısı ile Foça’ya olan yerleşim talebi artmıştır. Önümüzdeki yıllarda ise devam edecektir. Hatta bu gelişmeler beklenenden çok hızlı gerçekleşecektir. Dolayısıyla Foça kuzey-güney ve doğudan üç boyutlu baskıya maruz kalacaktır.

BU GELİŞMELERE KARŞI, BUGÜNDEN NELER YAPILMALIDIR?
Yukarıda pek çok eksiği ile birlikte kaleme aldığım gerekçeler ürkütücüdür. Bu gerçeklere karşın, üç bin üç yüz yıllık tarihi olan ve aynı tarih üzerinde yaşanan Foça’yı, layık olduğu şekilde koruyabilecek kolluya bilecek gelecek nesillere onurla teslim edebilecek yöneticilere ihtiyaç vardır.

21.YY’da şehirler ve insanların hayat standartlarının iyileşmesi bakımından vizyon sahibi yöneticiler çok önemli olacaktır. Foça’nın da tam bu türden yöneticilere ihtiyacı vardır. Hayatın her alanında, geleceği iyi analiz eden, üzerine uzun vadeli, faydalı ve kalıcı planlar yapabilmeyi becerebilen yöneticileri seçmenler arayıp bulmalıdır. Yerel seçimler bunun için çok önemlidir.

Ancak böyle vizyon sahibi yöneticiler, bir taraftan tüm mahalleleriyle birlikte Foça’nın günlük sorunlarını çözerken, diğer taraftan da uzun vadeli bakış açısıyla Foça’nın elli yüz yıllık geleceğine yön verebilirler.

Foça ve çevresi için, bunun gereğine, geçmiş yıllara göre, bugün daha çok inanmaktayım. Teknoloji, iletişim, haberleşme, ulaşım Dünya’yı küçük bir fanusa dönüştürmüştür. Modern ve çağdaş dünya içinde Foça’nın köklü tarihiyle varlığını asırlarca bozulmadan sürdürebilmesi için, halkına hizmet vermeyi seven, göğsü vatan sevgiyle kabarmış, gönlü Foça sevdası dolu, basiretli, becerikli, çalışkan yöneticilerin iş başına getirilmelidir.
 Çevremizde, her türlü gelişmeyi önceden sezerek yapılması gerekenleri ki, bunların en başında yeşil alanların, tarım alanlarının, denizin, somut olan ya da olmayan Kültür değerlerinin korunmasını sağlayarak Foça’yı yönetmektir. Doğmuş ya da doğacak olan sorunları ve de sağlıklı gelişmenin nasıl olacağını zamanında tespit eden; bunları plan ve projeye bağladıktan sonra kaynaklarını da bulan, vizyon sahibi yöneticiler sayesinde bugünkü sorunların üstesinden gelinmesi ve gelecekle ilgili kaygıların ortadan kaldırılması mümkün olur.

Demokrasiyi içine sindirmiş, ekip anlayışından nasibini almış, öngörüsü yüksek, çalışkan ve tarafsız yöneticiler elbette Foça için bir kazançtır.

Sebahattin Karaca
[email protected]
www.sebahattinkaraca.com

















YORUMLAR

  • 0 Yorum