Foça’nın Poster Hikayesi
Sanıyorum 1990 yılıydı. Menemen’de, bir kamu bankası ile çalışıyordum. Fena müşterisi sayılmazdım. Banka, Türkiye’nin dört bir köşesinde bulunan şubeleriyle, esnafın yanında yer alıyordu. Belli ki hatırı sayılır ölçüde turizm yatırımcısı ya da işletmecisi olan müşterileri vardı. Banka genel müdürlüğü, turizm sektöründe faaliyet gösteren firma temsilcilerini 3 gün sürecek bir seminere davet etmişti. Davetlilerden birisi de bendim.
Beraberimde bir kişiyi daha getirmeme müsaade ediyorlardı. Kardeşim kadar sevdiğim, seminerde gördüklerini, duyduklarını, öğrendiklerini okulunda öğrencilerine anlatacağına inandığım, Foça Bedia Midilli İlkokulu’nun ilk müdürü olan Rahmi Yarba’ya, birlikte gitmeyi teklif ettim. Sağ olsun kırmadı, kabul etti. Günü geldiğinde arabayla yola çıktık. Bol sohbetli, eğlenceli ve keyifli bir yolculuğun ardından Antalya’ya vardık.
Seminer o dönemde, Antalya’nın güzel işletmelerinden biri olan Divan Otelinde yapılacaktı.
Turizm Bakanlığı İşletmeler ve Tesisler Daire Başkanlığından yetkililer gelecekti.
Sektör temsilcileriyle birlikte turizm üzerine önemli konular tek tek ele alınacak, durum tespiti yapılacak ve ardından seminerden çıkacak sonuçları Bakanlık tarafından değerlendirilecekti.
Bu bağlamda daha isabetli hedefler belirleyerek, bu doğrultuda çalışmalar yapacaktı.
Amacı ve içeriği bakımından, o güne kadar gördüğüm en önemli toplantıydı.
Toplantı sırasında, İzmir bölgesinden katılan iki kişiden birisi olduğumu gördüm.
Seminerin ikinci gününde, oturumun 1. Maddesi Türkiye’nin tanıtımıyla ilgiliydi.
Önce konuşmacılar ardından davetliler söz aldılar. Konuşmacılar ve söz alanlar, tanıtımının daha sık aralıklarla, her ülkede sürekli yapılmasının gerekliliğinden bahsettiler.
Ortak Noktada Buluşmak...
Konuşulanların önemli bir bölümü doğruydu. Ancak basılacak broşürlerde, posterlerde ya da radyo ve televizyonlarda yapılacak reklamların, Türkiye’nin tamamını kapsayacaktı.
Bu amaçla tam da ilke kararı alınmak üzereyken söz istedim. Sağ olsunlar sözü verdiler.
Kısaca kendimi tanıtırken, Bakan yetkilisi Doğan Tuncer; “Biz sizi tanıyoruz Sebahattin bey, siz kendinizi katılımcılara tanıtın” dedi.
Biraz şaşırdım. Meğer önceden tüm katılımcıların öz geçmişlerini okumuşlar ve öğrenmişler. Kimin nerede ne yaptığını ezberlemişler.
Neyse uzatmayalım lafı. Kısaca dedim ki;
- Hocam, koskoca Türkiye’yi birkaç saniyelik reklamla tanıtmanın belleklerde yeteri kadar iz bırakacağına, etkili olacağına inanmıyorum. Tüm Türkiye’yi bir kaç saniyede tanıtmaya çalışmak yerine, nokta vuruşlu tanıtım yapmanın daha etkili olacağı kanısındayım. Mesela Antalya’yı ya da başka bir turizm merkezini öne çıkartarak reklam yapmanın etkili ve getirisinin de daha fazla olacağını düşünüyorum. Bu şekilde reklam yapılmasını öneriyorum.
- “Bir ikinci önerim daha var” diye devam ettim. Foça, bilindiği üzere, ülkemizde ilk tatil köyünün yapıldığı yerdir. Tüm turistik ilçelerin boy boy posterleri var. Ama maalesef Foça’nın Bakanlık tarafından basılmış tek bir posteri bile yok. Bu durum ilçede yaşayan biz turizmcileri üzmektedir dedim ve teşekkür ettim, yerime oturdum.
- Doğan bey; “Notlarımızı aldık. Şahsen ben anlattıklarınızı incelemeye değer buldum, ilgileneceğiz” dedi.
Aradan kısa bir süre geçmişti. Bir gün Foça İlçe Turizm Danışma Bürosuna gittim. İşim vardı. O sırada duvarda asılı olan Foça Metelik Adasının posteri, ne yalan söyleyeyim beni fazlasıyla mutlu etmeye yetmişti.
Doğan bey gereğini yapmıştı. Kendisini aramak ve teşekkür etmek istedim. Bir türlü olmadı. Ancak sonradan tesadüfen akrabası olduğunu öğrendiğim, Foça Sosyal İşler Müdürü İclal Koçdar hanım efendiye durumu anlattım. Teşekkürlerimi iletmesini rica ettim.
Gelelim birinci önerimin akıbetine; O yıldan itibaren başta Antalya, İstanbul, Kuşadası, Meryem Ana, Kapadokya olmak üzere çok sayıda turizm merkezinin nokta vuruşlu tanıtımların yapıldığını görmekten keyif alıyor ve sonuçtan mutlu oluyordum.
Antalya’da seminere katılmam iki konuda faydalı olmuştu. O yıllarda bu işler, sektör temsilcileriyle birlikte ve biraz da el yordamı ile yapılırdı.
Tanıtımda Yol Ayırımı
2019 yılına gelindiğinde, kanunlarda yapılan değişiklikler ve yeni çıkartılan özel kanun kapsamında “Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı” kurulmasının önü açıldı.
Önce turizmin çeşitli dallarından Geçici Yönetim Kurulu oluşturuldu. Geçici Kurula atanan isimler üzerinde bazı tartışmalar ve bazı istifalar olsa da, nihayet öngörülen tarihte bölgelerde yapılan seçimlerle, yönetim kurulunda çalışacak “bölge temsilcileri” seçildi ve böylece Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının ilk yönetim kurulu oluştu.
Seçimle Gelen Yönetim Kurulu
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın yönetim kuruluna, otelcileri temsilen Marmara Bölgesinden Temel Aygün ve Taner Yallagöz seçildi. Ege Bölgesinden Boder Başkanı Halil Özyurt seçildi.
Akdeniz Bölgesinde ise bir ölçüde Türofer’in ağırlığı hissedildi. Bunun sonucunda Aktob Başkanı Erkan Yağcı, Altid Başkanı Burhan Sili yönetime girdi. İç Anadolu Bölgesinden Birol Akman ve Karadeniz Bölgesinden Murat Toktaş ipi göğüsledi. Doğu Anadolu Bölgesinden ise Swoy otel sahibi Can Dikmen kazandı.
En yüksek katılımın sağlandığı Güney Anadolu Bölgesinden ise Selda Çiçek Veske yönetime girdi.
Otelcilik sektörünün dışından Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un başkanlığında yönetim kuruluna giren diğer üyeler şu isimlerden oluştu; Nadir Alpaslan, Timuçin Güler, M. İlker Aycı, İbrahim Halil Kalay, Havalimanlarını temsilen bir üye.
Türk turizmini milyonlarca dolarlık bütçesiyle sevk idare edecek olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın yönetim kuruluna, buradan başarılar dilemek istiyorum.
Hem de canı yürekten. Umut ederim ki, kısa sürede bir yandan iyi ve doğru tanıtımlarla, daha iyi sekmenden ve daha nitelikli turistlerle memleketimin her tarafını doldurup taşırırlar.
Bundan sonra yapabileceklerimiz bugüne kadar yaptıklarımızdan daha fazlası olacaktır. Bundan hiç şüphem yok.
Ülkemizin etrafında olup biten tüm olumsuzluklara rağmen, ömrünü turizme adamış birisi olarak umutsuz değilim.
Uluslararası rekabette ve kalıcılığı sağlama konularında başarılı olmak için fedakârca çalışarak, turizmdeki patika ve engelli yolları, otobana dönüştürmek mümkün. Bu da sürdürülebilir başarıyı beraberinde getirecektir.
Yeter ki yaptıkları işi severek, çok çalışarak yapsınlar. Daha da önemlisi insanımızı ve ülkemizi her şeyin üstünde tutsunlar, değerlerimizin korunup, kollanması doğrultusunda akıl yorsunlar.
Sebahattin Karaca
www.sebahattinkaraca.com
Türkiye'nin güncel tanıtım görselleri için TIKLAYINIZ
YORUMLAR