SEBAHATTİN KARACA

SEBAHATTİN KARACA

Turizmci / Yerel Tarih Araştırmacısı

ÜSKÜP ÜSKÜP

14 Ağustos 2017 - 23:13

40 yıldır yaşıyorum Foça’da.

Aynı zamanda turizmle uğraşıyor,  otel işletiyorum.

 Uzun zamandır  Foça’nın tarihi ile ilgili kendi  çapımda ufak tefek araştırmalar yapıyorum. 

Foça’nın özellikle Antık Çağı ve Orta çağı büyük ölçüde ilgi alanıma giriyor.

Kültür ve sanat aracılığı ile Akdeniz kıyı kentlerine  medeniyeti yayan şehir olan Foça’dan,  gezdiğim dolaştığım her yerde  izler, bağlar bulmaya çalışıyorum.

Üsküp’e de bu duygularla ayak bastım.

İyonluların  Foça’dan  gitmesine sebep olan, arkasından kente yerleşen Pers İmparatorluğundan Foça’yı alan,  Foça’yı Makedonya topraklarına katan, aynı zamanda  Anadoluda yaptığı tüm savaşları kazanarak, Mısıra kadar ilerleyen, Makedonya kralı Büyük İskender’in  baba diyarı Üsküp’teyim.

2. Philipp’in oğlu olan  Büyük İskender,  Makedonya’dan çıkarak Mısır’dan Hindistan’a kadar toprak üstüne toprak kazanmış,  ülkesinin sınırlarını uçsuz bucaksız  kılmıştı.

Dünyanın en tanınmış ve en çok bilinen imparatorluklarından birini kurmuştu.

Daha 40 yaşına gelmeden  ölen Büyük İskenderin kurduğu imparatorluk,  kısa  zamanda çökmüş, kazanılan topraklar bir bir Roma İmparatorluğunun eline geçmişti.  

Büyük İskender’in  şehri Üsküp’e  THY uçağı ile İstanbu’dan  bir buçuk saatlik uçuşunun ardından indim.

 Bu sefer yanımda torunlarımızdan vakit bulan, bana eşlik eden eşim de vardı.

Eşim Nalan hanım, son on yıldır anne ve babaları çalıştıkları için, genel olarak torunlarla ilgilenmek, onlara bakmak, onları yetiştirmek gibi güzel ve tatlı bir uğraş içindedir.

Neyse kısmet oldu şükür bu defa eşimle düştük yollara, O da seyahati , gezmeyi, görmeyi  sever.

Orta ölçekli ve tertemiz bir hava limanında sıcak insanların güleryüzü ile karşılaştık. 

Hava limanının adı beklediğim gibi “ Great Alexander”  Büyük İskender’di. 

Liman bir Türk firması olan, Türkiye’de de çok fazla hava limanı işleten TAV tarafından yapılmış ve işletilmekteydi.  

Uçakda tanıştığımız ve hemen kaynaştığımız  Nesrin hanım  ve oğlu Deniz bey ile birlikte taksi kiraladık.

Şehir merkezine yaklaşırken, bu günü ve yarını birlikte geçirmeye karar verdik.

Yarım saat sonra taksi  bizi otele getirdi.

Yol arkadaşlarımızın oteli bize yakın ama başka bir noktadaydı.

Beraber bir yorgunluk kahvesi içtikten sonra bugün birkaç saat birlikte Üsküp’ü gezip dolaşacak  gördüklerimizi kendimizce yorumlayacaktık.

Great Alexander Meydanı

Otelden ayrılıp şehir meydanına gelince gördüklerimizden şaşkına döndük.

Tam olark ifade etmek gerekirse, ağzımız açık kaldı yorum yapamaz olduk.

Daha sonra da kentin her tarafında gördüğümüz gibi  meydan,  Büyük İskender’in ve babası  2.Philipp’in  yanı sıra aynı  onlarca  kahramanın, yazarın, şairin, düşünürün  ve ülkelerine katkıda bulunmuş  diğer insanların heykelleri ile bir baştan bir başa  süslenmişti.

Temizliği ve çevre düzenlemeleri  ile dikkat çekmesinin yanı sıra, Vardar nehri üzerine yapılmış birbirinden farklı mimari dokuya sahip   köprüler  de  en azından  Vardar nehrinin kendisi kadar  çekim ve cazibe merkezi  olmuş.  Bağımsızlık kazanıldıktan sonra, başta Vardar nehrinin her iki tarafında  olmak üzere, kentin meydanları , parkları, caddeleri, köşe başları,  kesişme noktaları,  heykellerle  donatan  Makedonlar  kentsel dönüşüm çerçevesinde,  gurur duydukları görkemli  tarihlerini yeniden gün ışığına çıkartmak için kolları sıvamışlar.

Başta  kamu binaları olmak üzere tüm diğer yapıları  birbirinden gösterişli  sütunlu, pegimentli,  neo klasik ve antik dönem mimarisi ile yeniden inşa ediyorlar.

 Gündüz gözü ile  gördüğümüz, özenle resimlerini çektiğimiz binaların tamamı gece aydınlatmaları ile başka bir cazibe kazanıyor.

Büyük İskender’in tarihteki yerini adına  layık bir şekilde,  onu  gelecek yüzyıllara taşımak adına Üsküp merkezinin yeniden yaratıldığı intibasına kapılmamak mümkün değil. 

Zannediyorum bu çalışmalarla Avrupa’nın orta yerinde  sürdürülebilir tarih turizmini öne çıkarmaya  çalışıyorlar.

Aslına bakarsanız doğruda yapıyorlar.  

Turizmde imaj yaratmak kolay bir iş değildir, zordur.

Onlar yarınları bu günden görmüşler,  kentsel dönüşüm adı altında tarihlerini her vesile ile gün ışığına çıkarmaya  başlamışlar. 

Bana göre hedefleri çok net. 

Tarih turizminde biz de varız diyorlar.

Osmanlı İzleri

Vardar nehrinin öteki tarafında  bulunan Osmanlı kalesi ile kalenin eteklerinde kurulmuş  Osmanlı kenti her şeyi ile dimdik ayakta duruyor ve yaşıyor.

Şehrin bu kısmında rahatlıkla Türkçe konuşabilirsiniz

. Hemen hemen herkes Türkçe konuşuyor.

Osmanlı  tarzında yüzlerce bina ve o dönemi bire bir yaşatan çarşı, pazar, lokanta, meydan, kıraathane, berber, hamam,  cami si ile canlı diri ve Avrupa’nın ortasında  yaşayan bir Anadolu kenti gibi.

Burada dolaşırken kendimi  Bursa  Ulu Caminin bulunduğu bölgede hissettim.

Üsküp’te para birimi makedonya dinarıdır.

1 TL yaklaşık 17 Makedonya dinarı  ediyor.  Konaklama ve yeme içme alışveriş  ülkemize göre yaklaşık %50 ucuz.

Üsküp, hem Büyük İskender ‘in ( Makedonya İmparatorluğu) ve hem de Osmanlıların şehirde bıraktığı izlerle Avrupa’nın  gözdesi olmayı  ve  sürdürülebilir turizm yapmayı hedeflemiş , bu  doğrultuda da  daha şimdiden ivme kazanmış.

Yakın vadede  etkili tanıtım  çalışmaları ile Avrupalı  turistlerin vazgeçilmezi  olursa şaşmam.

Sebahattin Karaca

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum