Son haftalarda yaşadığımız ekonomik zorlukları toplumsal dayanışma ile aşacağımıza inancımız tamdır.
Bu durumun reel ekonomide kalıcı bir niteliğe bürünmemesi BDDK ve Merkez Bankası’nın halihazırda attığı adımlara ek olarak; fiyat istikrarını koruyan, aşırı iniş veya çıkışlar göstermeyen, iç ve dış piyasalara güven verici para ve maliye politikaları ile sağlanabilir.
İş dünyası olarak, gerekli önlemlerin hayata geçirilmesiyle, ekonomimizin sürdürülebilir büyüme sürecine süratle döneceğine ve daha dengeli bir rotaya oturacağına inancımız tamdır.
Esas olan reel sektörün üretim ve istihdamını korumak, buna bağlı olarak da bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği ve aktif kalitesi açısından var olan iyi göstergelerini devam ettirmektir.
Bunun için bankacılık sektörüne süre ve miktar açısından ihtiyacı olan likiditenin devamlılığının sağlanması önemlidir.
Türkiye’nin uluslararası sermayeden kendi payına düşeni almaya devam etmesi bir milli menfaat meselesi olarak görülmeli ve bu çerçevede yabancı yatırımcıya güven vermek açısından çok net adımlar atılmalıdır.
Bu doğrultuda, Hükümetimizin doğru algı yönetimini inşa etmek üzere serbest piyasayı koruduğuna yönelik rahatlatıcı açıklamalarını ve yeni ekonomik programımızın hedeflere ulaşılması için gereken adımların atılmasını destekliyoruz.
Bununla birlikte, başta makroekonomik istikrara ilişkin kurumlar olmak üzere, özerk kurumların kendi yetki alanları içerisinde sorumluluklarına ilişkin bağımsızlıklarına gölge düşürülmemesi gerek iktisadi gerekse hukukun üstünlüğü açısından kritik bir role sahiptir.
Enflasyonun düşürülmesine yönelik bu kapsamda hazırlanacak bir eylem planının hem iç hem dış piyasalar açısından Türkiye ekonomisine güvenin yeniden sağlanması için önemli olduğunu düşünüyoruz.
Ülkemizin en büyük ekonomik ve ticaret ortağı olan Avrupa Birliği ile ilişkilerinin yeniden canlandırması ve gerek kamu gerekse özel sektör kurumları arasında işbirliğinin artırılmasının bu sürecin etkilerini en az hasarla atlatmamız için önemli olduğu kanaatindeyiz.
Türkiye’nin bir an önce üstesinden geleceğine inandığımız bu dönemde, başta Almanya olmak üzere, AB ülkelerinden gelen destek çok anlamlıdır.
AB ile olan ilişkilerimizin Türkiye’nin AB üyeliği vizyonuna yönelik yeniden ivme kazanmasının da bu sürece hizmet edeceği inancındayız.
Bu düşüncelerle, Amerika Birleşik Devletleri’nin Dünya Ticaret Örgütü ilkelerine aykırı bir şekilde aldığı tek taraflı ticari yaptırım kararlarının kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz. Bu krizin en kısa zamanda yapıcı bir diyalogla aşılmasını temenni ediyoruz.
Fadıl Sivri / Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı
YORUMLAR