Bu makaleyi uzun süredir yazmak istiyordum. Kosova’daki Feto terör örgütünün altı üyesi MİT tarafından paketlenip, Türkiye’ye kargo edilince yazmak zaruret oldu.
Zira ülkemiz aleyhine Kosova başta olmak üzere Balkanlarda ciddi olumsuz algılar oluşturmaya başladılar.
Özeleştiri yapacağım, zira bunda ben dâhil hepimizin suçu var.
Neden mi?
Bakın anlatayım. Feto terör örgütü mensupları, 15 Temmuz’da tüm dünyada suç sayılacak olan bir eylemle ülkemizde darbe girişiminde bulundular.
Böylece, demokrasi ayaklar altına alınarak halk tarafından seçilmişlerin yok edilmesi amaçlanıyordu.
Üstelik bu caniler yine tüm dünyada suç olan cinayet faalini işleyerek 250 vatandaşımızı şahit ettiler, çok daha fazlasını yaraladılar.
Ülkeye korku ve endişe saldılar. Dünyada hiçbir örneği olmayan bir şekilde halkın seçtiği vekillerin bulunduğu meclise (TBMM) bomba attılar.
Bu ülkenin vatandaşlarının vergileriyle alınan tanklar ve uçaklarla yine bu ülkenin vatandaşlarına, çoluk çocuk demeden ateş açtılar, bomba attılar.
Bütün bunlar dünyanın neresinde olursanız olun ağır ceza gerektiren suçlardır.
Bu eylemleri ABD’de yaparsanız idamla yargılanırsınız.
Balkanlarda, örneğin Kosova’da yaparsanız en ağır şekilde cezalandırılırsınız.
Zira geçenlerde Kosova meclisinde üstelik kendi milletvekillerinin (VETVENDOSJE partisi) attığı gaz bombasına bile tahammül edemeyip, bu milletvekillerini hapse atan Kosova devleti değil miydi?
Meclisine gaz bombası atan kendi milletvekillerine bile tahammül edemeyip cezalandıran Kosova, bu durumda ne kadar haklıysa dost ve kardeşi olan Türkiye’nin Millet meclisine bomba atan terör örgütü mensuplarını Türkiye’ye verilmesinde tepki gösterilmesinde o derece haksızdır.
ABD’de İkiz kuleleri vuran teröristleri, ülkesinin binlerce kilometre ötesinde Ortadoğu ve Afrika’da cezalandırmaya kalkan, bunun için Guantanamo askeri ceza ve işkence evlerini kuran ABD’ye laf edebilen oldu mu?
Bu hep böyledir zaten, şimdi de Suriye’de Esat kendi insanlarını üstelik kimyasal silahlarla vurup öldürüyor, İsrail barışçı gösteri yapan Filistinlilerin üzerine ateş açıyor, BM Hollanda askerlerinin koruması ve güvencesi altındaki masum ve silahsız Boşnak siviller, Sırplara teslim edilip bir gecede 8 Binden fazlası şehit ediliyor, ses yok.
Türkiye, ülkesinde açıkça cinayet işleyen terör grubu üyelerini paketleyince ayağa kalkılıyor.
Bir yerde bir eksiklik var, hem de çok büyük eksiklik. Yurtdışında FETO’yu deşifre edemedik: “Hoca değil terörist başı”
Ülkemizde hemen hemen herkesin ( hala gizli kalmış bazı kripto münafıklar ve de onların siyasi yandaşları hariç) Fetocu teröristler için besledikleri duygular aynıdır.
Türk milleti onlardan nefret eder ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını isterler. Çünkü onlar teröristtir. Oysa yurt dışında ve özellikle Balkanlarda durum böyle değildir.
Hatta maalesef ve maalesef, Feto denilen terörist başını tabirimi bağışlayın oralarda hala “Hoca” !!! olarak görüp saygı duyan zihinsel engelliler var.
Bu size garip gelebilir ama gidin Balkanlara araştırın, maalesef bu saçma gerçekle karşılaşacaksınız.
Mesela Arnavutluk, adeta merkezleri gibidir. Keza Kosova. Hiçbir şey olmamış gibi okulları ve kurumları aynen devam ediyor, dahası maalesef saygı görüyorlar.
Türkiye’deki vatandaşlarımız bunu anlayamayabilir ve çok ta kızabilir. Ama gerçek durum böyledir.
Neden mi?
Kosova’nın bağımsızlığında Türkiye’nin emeği büyüktür. Bunun iki önemli nedeni var. Birincisi yurt dışında ABD’nin etkinliği, ikincisi bizim yurt dışındaki etkisizliğimiz.
Amerika’nın ve Avrupa’nın Balkanlarda aleyhimize yaptığı algıya karşı biz maalesef karşı atakta bulunamadık. Hatta daha da kötüsü Türkiye’de bile son zamanlarda FETO ile mücadele tam istenildiği gibi değil.
Sayın Cumhurbaşkanımız yalnız kalıyorum derken acaba bunları mı kastediyor? Neyse biz yine yurtdışına ve özellikle Kosova’ya dönelim. Kosova’da ilginç bir durum var. Müsaadenizle açıklayalım. Birinci konu ABD’nin Kosova’da etkin olması.
Bu durum 1999 yılında başladı. Yani, 24 Mart’tan, 10 Haziran 1999’a kadar 77 gün süren NATO’nun hava operasyonu, Sırpların çekilmeyi kabul etmesi ve Uluslararası güçlerin (KFOR) Kosova’ya girme emri alması üzerine sona erdi.
İki gün sonra II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleştirilen en geniş çaplı bir kara harekâtıyla NATO birlikleri 12 Haziran’da Kosova’ya girdi ve Amerika, Birleşmiş Milletler kisvesi altında, Kosova’da bağımsızlık hülyasının arkasına gizlenerek bölgeyi kontrolü altına aldı.
Önceleri Fransız uçaklarının bilinçli olarak Sırp mevzilerini ıskalaması sonucu beklenen başarı gecikmişti.
Fakat daha sonra İtalya’dan kalkan Türk ve ABD jetleri (özellikle de Türk jetleri) Sırp mevzilerini yerle bir edince Sırplar Kosova’dan defolup gittiler. Ancak her zaman olduğu gibi yine aynı tarihi hatayı yaptık.
Geçenlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmada önemli bir tespiti vardı.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Savaş meydanlarında kazandığımız zaferleri yazıya dökmekte aynı şekilde başarılı değiliz, demişti.
Nitekim esasen Türk jetlerinin vurduğu ve kaçırdığı Sırpların sonucunda Kosova’nın kazandığı bağımsızlık tek başına ABD’ye mal edildi.
Bu yüzden Kosovalılar ABD’ye büyük minnet borcunu üstlendiler.
Kosova’ya kendimizi ve Amerika’yı bir türlü anlatamadık.
Oysa Türkiye’nin yaptıklarını bilemediler. Çünkü anlatamadık. Üstelik Kosova’nın bağımsızlığını Afganistan’dan sonra saat farkı ile ikinci sırada tanıyan Türkiye’yi de Kosova’ya anlatamadık.
Türkiye’nin Kosova’ya bütün bu desteği kardeşi olduğu için yaptığını, Amerika’nın ise çıkarları doğrultusunda yaptığını bir türlü anlatamadık.
Keza, hemen akabinde Kosova’nın Ferizaj kentine ABD’nin Avrupa’daki en büyük askeri üssü Bon Stell’i yaptığını gördük ama bunu Kosova’ya anlatamadık.
Amerika’nın, Kosova’daki Uranyum madenleri ile ilgilendiğini ve bu yüzden Kosova’da son yıllarda kanser vakalarının arttığını Arnavut kardeşlerimize anlatamadık.
Şimdi sözüm ona kurtarıcı gözüyle bakılan ABD, Kosova’da kendi taşeronu olan Feto terör örgütü mensuplarını koruyor.
Kosovalılar da bilmeden buna destek verebiliyor. Öyle bir algı oluşturuyorlar ki; bize karşı Kosova’daki Arnavutlar üzerinde etkili oluyorlar.
Yurtdışındaki kurumlarımıza büyük görev düşüyor.
Bizim Balkanlarda hizmet veren çok önemli kurumlarımız var. Dışişleri, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif vakfı, TRT, Diyanet, Ekonomi Bakanlığı gibi. Yurtdışı Türkler Başkanlığımız da oralarda olmasa da Ankara’dan önemli hizmetler veriyor.
Bu yüzden hükümetimize çok teşekkür ediyorum.
Ancak hep söylüyoruz, Balkanlarda hizmet veren bu kurumlarımızda görev yapan arkadaşlarımız çok dikkatli seçilmelidir.
Her birini tenzih ediyorum ama falanca bir gurup veya cemaatin bireyleri yerine, devletin içinden, Balkanları iyi bilen, Balkanların sosyolojik yapısını tanıyan ve ona göre hareket eden, baskıcı ve ön yargılı bir zihniyetle değil, istişare ile hareket edecek, hizmet etmeye sevdalı, Balkan dillerini bilen arkadaşlarımız buralarda görevlendirilmeli.
Mesela geçenlerde yukardan bir referans ile Balkanlara görevlendirilen bir arkadaşımız, amirine gidip kaç para maaş alacağını, kendisine araba tahsis edilip edilmeyeceğini sormuş. İşte böyle bir arkadaşın oralarda Feto ile mücadelesi mümkün değil.
Arnavutları tanımayan bir kişi Arnavutluk’ta veya Kosova’da, Boşnakları tanımayan bir kişi Bosna veya Sancak’ta, Bulgaristan Türklerini ve Pomakları tanımayan bir kişi Bulgaristan’da ya da Makedonya Türklerini, Arnavutları ve Torbeşleri tanımayan biri Makedonya’da ne kadar etkili olabilir
Hepsi İngilizce bilsinler ama Arnavutça, Boşnakça, Pomakça, Bulgarca, Makedonca da bilsinler be yahu.
Bu arkadaşlarımız lütfen FETO’yu detaylı olarak Arnavutlara, Boşnaklara, Torbeşlere, Pomaklara anlatsınlar.
Türkiye ve Kosova ebedi kardeştir.
Kosovalı bazı arkadaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın Kosova ile ilgili konuşmasından dolayı bize tepki yazıları yazmışlar.
Kosova’dan gelen üç önemli eleştiri var. Bir tanesi diyor ki, “evet Türkiye bize yardım yaptı ama neden yüzümüze vuruyor?”
Bir diğeri Türkiye kendini Osmanlı gibi görüp bizi eyaleti gibi mi görüyor?
Üçüncü eleştiri ise; “Tamam FETO’cuları paketlediniz, ama bunu neden dünyaya duyurdunuz, keşke gizli kalsaydı” Diye sormuş.
Haklı veya haksız tüm eleştirilerin düzgün bir şekilde Kosovalılara açıklanması gerekiyor.
Yurtdışında özellikle Balkan ülkelerinde görevli arkadaşlarımız lütfen Dünya’da hiçbir ülkenin yapamadığı kadar yardım ve hizmeti Balkanlara götüren Türkiye’nin, ülkesine vahşice ve sinsice saldıran hain Feto terör örgütünün Balkanlarda böyle rahat hareket etmesinden duyduğu üzüntüyü onlara iyi anlatabilmeli.
Zira bu kadar destek ve hizmetten sonra vefasızlık yapmaları bizleri hakikaten üzüyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Kosova başbakanına tepkisi de bu yüzdendir.
Yoksa babası Kosova’dan göç etmiş bir kardeşiniz olarak dostumuz Kosova’yı seviyoruz ve Türkiye’nin kardeşi ve stratejik ortağı olarak görüyoruz.
Kimse iki kardeş ülkenin arasını açamaz. Türkiye ve Kosova, 600 yıllık tarihi geçmişi olan, akrabalık derecesinde kardeştir.
İnşallah bu ebediyete kadar devam edecektir.
Yeter ki; olanları iyi anlatabilelim, olumsuz algılara müsaade etmeyelim.
İnşallah Kosova da Arnavutluk ta bu FETO teröristlerinden bir an önce sıyrılıp, kurtulacaklardır.
Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı
[email protected]
YORUMLAR