F Y İ K
Foça Yelken İhtisas Kulübü
1980'li yılların ikinci yarısı Foça bir başka güzeldi. Club Med., Bastiyalı Turizmin getirdiği Norveçli turistler, terörün de bitmesinin verdiği rahatlama Foça'yı tam bir keyif beldesi haline getirmişti. Az nüfusun sağladığı geniş alanlar yaşamın her yönünde hissediliyordu.
Bu dönemde Foça'nın15-20 kişilik bir gençler grubu da vardı ki eğitimleri, birikimleri yanı sıra yaşam tarzları da gözleri, ilgileri üzerlerinde topluyordu. Lisenin bahçesinde her gün yapılan iddia ve kalite taşıyan basketbol maçları, ardından topluca denize girmeler ve akşamında Antep restoranda geç vakitlere kadar süren eğlenceli akşam yemekleri olağanüstü bir ortam yaratıyordu. Grupta dalarak balık avlama, beraber kısa seyahatler yapma, sıradan etkinliklerdi. İsveç bandralı Shehrazade yatı ile, ekip bu Foçalı gençlerden oluşarak Kaptan Peter Bournebush yönetiminde hem de birkaç kez Açık Deniz Yat Yarışlarına da katılınmıştı yanlış hatırlamıyorsam.
Bu grubun etkinliklerinin bir kısmında ve bir yat yarışında ben de yer almıştım. Hepsini zevkle hatırlıyorum.
Yine bir defasında aynı grup kalabalık bir kadro halinde Bandırma'da bir gece konaklamış, Istanbul'a, Boat Show'a gidiyorduk. Feribot'da konu döndü dolaştı, Foça'da deniz sporlarını kurumsallaştırmaya geldi. Sonuçta kendi kulübümüzü kurabilir, kendi teknelerimizi edinebilir, Foçalı yeni nesilleri deniz konusunda, yelkencilikte eğitebilir, kendi teknelerimizle yarışlara katılabilir hatta sadece Foçalılardan oluşacak bir ekiple 50 kürekli antik bir gemide Marsilya'ya da gidebilir, "geçmişi günümüze getirebilirdik".
Foça'ya döndüğümüzde kolları sıvadık, hayalleri gerçekleştirme çabasına giriştik.
Tabii ki ayrıntılar çok ama FYİK'in kuruluşu işte böyle gerçekleşti. (İlk Başkanımız Sevgili Cahit Tanör büyüğümüzü saygı ve rahmetle anıyorum.)
....
....
Aradan iyi, kötü 40 küsur yıl geçti. FYİK'ten, olağanüstü başarılar kazanan gençlerimiz yetişti, Foça "yarış ayağı" oldu, yarış programından çıkarıldı, küsüldü, barışıldı, kulüp kapanma noktasına geldi, yeniden ayağa kalktı, vb. Neler geldi, neler geçti... Hepsinin anlatılacağı, konuşulacağı yerler, zamanlar ayrı.
Sonuçta pek çok kişinin emek ve katkısıyla bu günlere gelindi. FYİK 40 yılın sonunda tesis, ekipman, yarışmacı olarak epey ilerlerde.
12. Haziran.2021 günü kulübün Genel Kurul'u vardı. Katıldık.
... ve en büyük hayal kırıklıklarımızdan birini yaşadık.
Bir Genel Kurul düşünün, "dernek" genel kurulu, elimizde doğan, yetişen FYİK'in GENEL KURULU!...
1- Faaliyet Raporu yoktu, hazırlanmamıştı. Yazılı bir belge yoktu ortada. Kim neyi nereden öğrenecekti?
2- Denetleme Raporu yoktu, hazırlanmamıştı. Denetleme Kurulu Başkanı, bilgilerin istendiği halde verilmediğini belirtirken Yönetim Kurulu yetkilisi "bir kere WhatsApp'tan istendi" gibi savunma(!) yapıyordu. Kimse ne hesapları öğrenebildi, ne duyduklarına inanabildi.
3- İnanılmaz ama, bu belgesi olmayan, Denetleme Kurul Başkanının bile görmediği, bilmediği PARA konusu Divan tarafından oylamaya sunuldu ve İBRA EDİLDİ. İnanılmaz ama evet, İBRA edildi.
4- Anılan BELGESİZ-BİLGİSİZ koşullarda seçimler yapıldı ve eski yönetim, listelerinde bir, iki değişiklikle girdikleri seçimi kazandılar ve yeniden iktidar oldular.
Hayırlı olsun
. Ama bir büyük gerçek var; böyle Genel Kurul olur mu, olabilir mi, nerede görülmüş? Seçmenlerin/üyelerin hemen hepsi de büyük kurumlarda çalışmış, kimi devlet terbiyesi almış kişilerdi. Bilmemeleri olanaksız, "akçalı işler" için böyle ciddiyetsizliklere alet olunur mu, göz yumulur mu? Bir kurum, bir dernek böylesine İBRA EDİLİR Mİ?
Kimseyi suçladığımız yok. Ayrıca bazıları zamanında yola beraber çıktığımız kişiler. Anlaşamadığımız noktalar epey var ama en azından o tanıdığım kişilerin (sadece bazılarının) paraya zerrece tenezzül etmediklerini iyi bilirim. Sözüm kişilere değil, ciddiyete ve yasalara yönelik. Körü körüne "bilmediklerini onaylayanlara" yönelik.
Ha; devletin, yasaların bu durumda neler yapacağını bilemem ama ben sunulanlarla, söylenenlerle ikna da olmadım, ibra da etmedim.
Epey emeğimin geçtiği FYİK'in Genel Kurulunda yapılan yanlışlar bu kadarla da bitmiyordu, işin kötüsü. İnsanın içini yakan, umut kıran yanlışlar!...
5- Toplantıda "İSTİKLAL MARŞI"mız okunmadı.
6- Geleneksel "SAYGI DURUŞU"nda bulunulmadı.
7- İnanılmaz ama ne kağıtta, ne bir tahtada bir "GÜNDEM" yazılı değildi. ..ve tabii bir sıra falan da yoktu yapılanlarda...
8- Sadece Divan'da bir tane "Hazirun Cetveli" vardı. Girişte asılması gereken, kontrol ve itiraz mekanizmalarına kaynak olabilecek o belgeler de nedense(!) konmamıştı.
Allah bilir gayrı, "Oturum Tutanağı" yazıldı mı, ne zaman yazıldı ve neler yazılıdır, kim bilir?
Diyecek, denecek o kadar çok şey var ki; ne dense yine bir şeyler eksik kalacak.
"YAZIK"
Ersin Yirmibeşoğlu
Not: Ersin Yirmibeşoğlu'nun facebook hesabından alıntıdır.
YORUMLAR