Geçtiğimiz günlerde AFAD da gerçekleşen Uluslararası KBRN (Kimyasal Biyolojik Radyolojik ve Nükleer Silahlar)Kongresine Katıldık.. Gerçekten birbirinden değerli konuşmacılardan kıymetli bilgiler öğrendik.
Bizi özellikle şaşırtan bazı ülkelerin İtfaiye teşkilatlarının KBRN konusunda Emniyet Güçleri ve Arama Kurtarma Birimlerinden daha yetkin ve donanımlı olması oldu.
Bizde geçtiğimiz yıllarda yayımladığımız bir yazımızı yeniden revize etme kararı aldık..
İtfaiye sözcüğü , Arapça “söndürme” anlamına gelen “itfa” kelimesinden gelmektedir. İtfaiye, hem yangın söndürme eylemine hem de bu eylemi gerçekleştiren teşkilata verilen addır.
İtfaiyecilik Mesleği, bilgi, tecrübe, cesaret ve özveri isteyen, en riskli ve en stresli mesleklerden birisidir. İtfaiyecilerin Canlarını tehlikeye atarken düşündükleri tek şey “kurtarmak ve söndürmek”tir.
İtfaiye teşkilatı, bütün dünyada varlığını sürdüren en yaygın acil durum yapılanmasıdır.
İlk kuruldukları dönemlerde yalnızca yangınla mücadele ile sınırlı bir görev yapan bu kuruluşlar, günümüzde doğal afetler, KBRN saldırılar, kayıp şahısların bulunması, Görev köpekleri yetiştirilmesi, su altı müdahaleler gibi çok daha geniş bir yelpazede faaliyetlerini sürdürmektedir.
Aşağıda tarihi yapılanma süreci verilen, İtfaiye Teşkilatı , Belediyelere bağlı olup , 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 52.. Maddesi ve bu hüküm uyarınca İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Belediye İtfaiye Yönetmeliği’nden hukuki dayanağını almaktadır.
Türkiye’de “merkezi olmayan” bir model ile itfaiye hizmetleri verilmektedir.
Bu nedenle itfaiye teşkilatlarının kurulmasında ve hizmetin yürütülmesinde bütün sorumluluk yerel yönetimlere aittir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesi yanı sıra Belediyeler tarafından sunulan itfaiye hizmetleri açısından önemli bir düzenleme de 1984 yılında yürürlüğe giren 3030 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’dur. Bu Kanun’la birlikte itfaiye hizmetleri büyükşehir belediyelerinin görev alanına girmiş ve büyükşehirler ile il merkezlerinde müdürlük olarak hizmet veren itfaiye teşkilatları 10.10.1997 tarihinde büyükşehir belediyelerinde itfaiye daire başkanlıklarına dönüştürülmüştür. Ayrıca önemli gelişme 6360 Sayılı Kanun ile gerçekleştirilmiş, öncelikle 2005 yılında İstanbul ve Kocaeli’de uygulanmaya başlanan ve büyükşehir belediyelerinin sınırlarını il sınırı olarak kabul eden düzenleme, yeni yasa ile birlikte bütün büyükşehir belediyelerine yayılmıştır. Artık büyükşehir belediyelerinin sorumluluk alanı sadece büyükşehir sınırları olmayıp, ilin mücavir sınırlarıdır. Böylece büyükşehir belediyeleri kent merkezinde sunduğu itfaiye hizmetini kırsalda da sunmak zorunda kalmıştır.
İtfaiye teşkilatları, belediyeler dışında özel ve kamu sektörü kurum ve kuruluşları bünyesinde de dağınıklık sergilemektedir.
Yangınla mücadele, arama kurtarma faaliyetleri, acil durum koordinasyonu, acil yardım hizmetleri, halkın acil durumlara karşı eğitimi, tehlike önleyici faaliyetler gibi görevlerin yerine getirilebilmesi için iyi organize, kalifiye elemanlara sahip, teknolojik araç ve gereçlerle donatılan bir itfaiye teşkilatı gerekmektedir.
İtfaiye teşkilatında daire başkanı, itfaiye müdürü , şube müdürü ,itfaiye amiri, itfaiye çavuşu ve er gibi kadrolar mevcuttur. Bu makamlar için hangi eğitim alınması gerektiğiyle ilgili bir düzenleme söz konusu değildir.
Oysa ki iki yıllık meslek yüksekokullarında eğitim veren “Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programları” ve 4 yıllık yüksekokullarda eğitim veren “Acil Yardım ve Afet Yönetimi” bölümleri teşkilat için gerekli kalifiye personeli yetiştirmektedir.
İtfaiye hizmetlerinin en büyük sorunu finansman teminidir. Yangın , acil durum ve afet risklerin varlığı dinamik bir teşkilatı gerektirmekte, dinamik teşkilat için ise , personel, eğitim, temel araç ve gereçler, iletişim sistemleri, itfaiye binaları ve yönetimleri gibi maddi desteğe muhtaç olan faktörler devreye girmektedir.
İtfaiye, afet ve acil durum organizasyonunun bir parçası olmakla beraber hiçbir kurum bu durumlara müdahale için gerekli alt yapı, imkan ve kabiliyete tek başına sahip değildir.
Başarılı bir müdahale, olayın da özelliğine göre Afad, 112 Ambulans , TAEK, Kolluk v.b gibi görev, yetki ve örgütsel kültürleri birbirinden farklı örgütlerin aynı amaç doğrultusunda, koordine ve işbirliği içinde çalışabilmeleri ile gerçekleşebilir.
İtfaiye, ancak kendi kaynak, imkan ve kabiliyetlerini acil durum organizasyonuna entegre ederek başarılı olabilecektir.
İtfaiye hizmetleri yereldir ve ulusal seviyede itfaiye teşkilatlarını temsil edecek bir kamu kurumu mevcut değildir. Bu nedenle itfaiye hizmetleri açısından sadece yerel yönetimler arasında değil , yerel yönetimler ile merkezi yönetim arasında bile istenilen düzeyde ı bir iletişim kurulamamaktadır.
itfaiye hizmetinin yerel yönetimler eliyle yürütülmesi itfaiyeler arası standardizasyon, eğitim , personel ve kaynak temini açısından da sorun yaratabilmektedir.
Merkezi yönetimin desteği olmadan, itfaiye hizmetlerinin geliştirilmesi, standartlarının belirlenmesi, denetiminin ve eğitiminin sağlanması bazı büyük iller dışında zor görülmektedir. Bu nedenle değişik illerdeki itfaiye teşkilatları arasında standart, imkan ve kabiliyet farkı ortaya çıkabilmektedir.
İtfaiye hizmetleri için gerekli olan mali kaynakların yetersiz olabilmesi, ya da her belediyenin itfaiye için ayrılan bütçesinin farklı olması bu hizmetin sunumunda farklılıklara yol açabilmektedir.
İtfaiye teşkilatının kapasite olarak tüm belediyelerimizde eşit değildir.İtfaiye birimleri Belediyeler için kar merkezi değildir, aksine bir masraf kapısı olarak görülmektedir.
İtfaiye hizmetleri ile koordinasyonu sağlayacak bir merkezi yönetim kuruluşu yoktur.
İtfaiye teşkilatının yangın söndürme dışındaki pekçok görevi, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) yürüttüğü görevlerle örtüşmektedir. Arama kurtarma faaliyetleri açısından her iki kurum da yetki ve sorumluluklarının benzerlik göstermesi kaynakların verimsiz kullanımına neden olmaktadır.
“Beledi” İtfaiyecilik anlayışı kapsamında ele alınan Türkiye’de İtfaiye Mevzuatı’nın son derece dağınık olması, Türkiye’de özel bir “İtfaiye Kanunu” nun bulunmaması, itfaiye hizmetlerinin ve itfaiyecilik mesleğinin net bir tanımının yapılmamış olması , yeni bir “İtfaiye Kanunu” na ihtiyaç duyurmaktadır. Ayrıca İtfaiye Teşkilatının finansmanı yeniden düzenlenmelidir.
Aslında bu alanda örnek bir yapılanma çok uzun yıllardır merkezi olarak varlığını sürdüren 112 Acil Sağlık Hizmetleridir.
Çözüm önerimiz, İçişleri Bakanlığı bünyesinde ya da AFAD a bağlı bir İtfaiye Genel Müdürlüğü ve İtfaiye Akademisinin kurulmasıdır.
Ayrıca İtfaiye teşkilatlarına , sadece Meslek Meslek Liselerinin İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği Bölümleri ile, Meslek Yüksek Okulllarının İtfaiyecilik Bölümü mezunları ile Afet ve Acil Durum Yönetimi mezunları alınmalıdır.
Gönüllü İtfaiyecilik anlayışı da mevzuatımızda net olarak yer almalıdır.Gönüllü itfaiyecilik, Türkiye’de yeni gelişen, dünyada ise yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Düzenlemelerle gönüllülerin trafik, itfaiye ve arama kurtarma faaliyetlerinde görev alabilmeleri sağlanabilmektedir.
Bu düzenlemelerle belediyelerce bir harcama alanı gibi görülebilen İtfaiye teşkilatının ve itfaiyecilik mesleğinin, karada, havada ve denizde, kamu ve özel sektörde, hak ettiği standartlara kavuşması sağlanacaktır.
Ek:İtfaiye Kısa Tarihi ve Yasal Düzenlemesi: 1714 yılında Tulumbacılar adıyla yeniçeri ocağına bağlı olarak yaşama geçen Türk İtfaiyeciliği Askeri sisteme bağlı olarak 210 yılı aşkın bir süre hizmet ettikten sonra, 1826’da yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla, 1827 yılında kurulan yeni ordu bünyesinde tulumbacılar ocağı yerine “Yangıncı Taburu” olarak yerini almıştır. Bu teşkilat daha sonra Askeri İtfaiye adını almıştır.
1868’de Şehremaneti, Belediye Reisliği ve Belediye Dairelerinin kurulmasıyla, İstanbul’un yangın söndürme işi yalnız askere bırakılmayarak Belediyenin görevleri arasında sayılmıştır. 1890 yılında, bu defa taşrayı da ilgilendiren, "Men-i Harik Tedâbirini Havî Nizamname" si ile, belediye örgütlerinde yangın tertibatının tamamlanması ve personel açığının giderilmesi amaçlanmış ve Belediye dairelerinde de tulumbacı takımları tesis edilmeye başlanmıştır. Cumhuriyet’in ilanı ile beraber itfaiye teşkilatı hızla yayılmış, 3 Nisan 1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra, belediyelere “yangın vukuunu men edecek tedbirleri almak” görevi verilmiştir. İtfaiye teşkilatının dayanağı olan 15. madde 22. fıkra gereğince, tüm il merkezlerindeki belediyeler teşkilatlarını kurmuşlardır. İtfaiye teşkilatlarına, 1958 yılında çıkarılan Sivil Müdafaa Kanunu ile itfaiyeler, yangınların dışında afetlerde de halkın can ve mal kaybının en düşük seviyede tutulması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır. Böylece arama kurtarma faaliyetleri yangınla mücadele ile birlikte itfaiye teşkilatının temel görevleri arasına girmiştir.
İtfaiye teşkilatının görevleri Belediye İtfaiye Yönetmeliği’nde şu şekilde yer almıştır:
“Yangınlara müdahale etmek ve söndürmek, her türlü kaza, çökme, patlama, mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek, arazide, su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapmak, su baskınlarına müdahale etmek, doğal afetler ve olağanüstü durumlarda kurtarma çalışmalarına katılmak, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” ile verilen görevleri yapmak, Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğü gereğince kurulan itfaiye servisi mükelleflerini eğitmek, nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) maddeleri ile kirlenmelerde arıtma işlemlerine yardımcı olmak, halkı, kurum ve kuruluşları itfaiye hizmetleri ile ilgili olarak bilgilendirmek, alınacak önlemler konusunda eğitmek ve bu konuda tatbikatlar yapmak, kamu ve özel kuruluşlara ait itfaiye birimleri ile gönüllü itfaiye personelinin eğitim ve yetiştirilmesine yardım etmek; bunların bina, araç-gereç ve donanımlarının itfaiye standartlarına uygunluğunu denetlemek ve bu birimlere yangın yeterlilik belgesi vermek ve gerektiğinde bu birimlerle işbirliği yapmak, belediye sınırları dışındaki olaylara müdahale etmek, belediye sınırları içinde bacaları belediye meclisince tespit edilecek ücret karşılığında temizlemek veya temizlettirmek ve bacaları yangına karşı önlemler yönünden denetlemek, talep edilmesi halinde orman yangınlarının söndürülmesi çalışmalarına katılmak, imar planlarına göre parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı madde depolama yerlerini tespit etmek, işyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşlarını yangına karşı önlemler yönünden denetlemek, bu konularda mevzuatın öngördüğü izin ve ruhsatları vermek, belediye başkanının verdiği diğer görevleri yapmak”.
Prof. Dr. İ.Hamit Hancı / Adli Bilimciler Derneği Başkanı
Av.Alp Aslan / Adli Bilimciler Derneği Adli Yöneylem Komisyonu Başkanı
YORUMLAR