"Gıda, insanın yaşamını sürdürmesinin gerekli bir unsurudur. Yaşadığımız 21.Yüzyıda insanların yeterli, besleyici ve güvenilir gıdaya ulaşımı bir hak olarak kabul edilmektedir. İnsan hakları Beyannamesinde, ülkemiz Anayasasında bu yaklaşıma ilişkin çok net ifadeler bulunmaktadır. Bu konudaki sorumluluk kamu otoritesine verilmiştir. Kamu otoritesi, yani devletler ülke insanının yeterli gıdaya ulaşmasını sağlamakla gıdaların güvenilir olmasını temin etmekle yükümlüdür. Ülkemiz açısından düşünüldüğünde ise bu konuda yeterli ve gerekli adımların atılamadığı görülmektedir.
Coğrafi konumu, tarımsal üretime uygun toprak yapısı ve iklimsel özellikleriyle çok önemli bir tarımsal potansiyele sahip ülkemizde, bu avantajlar değerlendirilmemekte ve ülkemiz insanı yeterli gıdaya ulaşamama sorunuyla karşı karşıya gelmektedir.
Son bir yıl içinde yaşanan ekonomik krizle beraber özellikle gıda enflasyonu artmış, döviz fiyatları yükselmiş, işsizlik artmış ve kişi başına düşen milli gelir tekrardan on bin doların altına düşerek, halkımızın alım gücünü önemli ölçüde zayıflatmıştır. Gıda fiyatlarını düşürmek ve tüketiciye daha ucuza gıda teminini sağlamak için uygulanan tanzim satış çadırları ve gıda maddeleri ithalatı ise herhangi bir sorunu çözememiş, halkımızın gıdaya kolayca ve güvenilir olarak ulaşımını sağlayamamıştır.
Ülkemizde gıdaya kolay ulaşılabilme sorunu dışında bir önemli sorun başlığı da gıda güvenirliği konusunda yaşanan üzücü olaylardır. Son dönemde bu konuda yazılı ve görsel medyada yer alan haberlere bakıldığında göze ilk çarpanlar; Mersin`de kaçak içkiden insanların yaşamlarını yitirmesi, yurt dışına ihraç edilen sebze ve meyvelerde pestisit kalıntısı tespit edilmesi nedeniyle insan sağlığı açısından güvenilir olmadığı kararlarıyla, ülkemize geri gönderilmesidir. Vergi kaybını önlemek için etil alkolün içki yapımı için evsel kullanımının önlenmesi amacıyla içine acılık veren denatonyum benzoat katılması sağlanırken, insanlarımızın can kaybına yol açan metil alkolün içine aynı maddenin katılmaması, pestisit kalıntısı nedeniyle geri çevrilen ürünlerin iç piyasaya sunulabiliyor olması ya da Tarım Bakanlığının yaptığı pestisit tespitlerinin kamuoyu ile paylaşılmaması, halk sağlığına verilen önemi (!) gösteren çarpıcı örneklerdir.
Yaşanan bütün bu sorunlar, ülkemizde yeterli ve etkili bir gıda denetim hizmetinin yapılamadığını göstermektedir. Yeterli gıda denetim hizmetlerinin verilmesi, üretici ve tüketicinin bilinçlendirilmesi gibi alınabilecek çok kolay tedbirlerle çözülebilecek sorunlar, bunlar yapılmadığı ya da eksik yapıldığı için önemli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Her yıl artan sağlık harcamaları maalesef sorunun çözümünün başka yerde arandığını göstermektedir.
Sonuç olarak; kolay, ulaşılabilir ve güvenilir gıda temini temel bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak kamu idaresinin en önemli ve ihmal edilemez görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi, bilim ve tekniğin önceliklendiği, şeffaf, tarafsız ve yeterli ve etkili gıda denetim hizmetlerinin yapıldığı, her insanımızın kolayca gıdaya ulaşımını sağlayacak planlı ve bağımsız bir tarım ve gıda politikalarının oluşturulmasından geçmektedir."
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
YORUMLAR