Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Anayasamızın 56. Maddesi “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” diyor.
OYSA ki, Ülkemizde özellikle Son 15 yıl boyunca tamamen ranta dayalı politikaların uygulanması nedeniyle kentler, tarım alanları, kıyılar, ormanlar, dereler yapılaşmaya açılıyor, talan ediliyor, kamu arazileri sermayeye peşkeş çekiliyor.
Biyolojik çeşitlilik azalıyor, kamusal alanın mülkiyeti oluşuyor, koruma ve geliştirilmeye yönelik hizmetler sınırlanıyor; sonucunda insanlar “doğaya” yabancılaştırılıyor. Onlar doğal varlıklarımızı, alanlarımızı satıyor, kamusal alanları üretime açıyor, metalaştırıyor, özelleştiriyor.
Bizler tüm bu talana karşı;
temiz hava,
temiz toprak,
temiz su istiyoruz.
Anayasa'da yazan "SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAMA HAKKI"mızı arıyoruz.
Doğal ortam ve varlıkların KAMUSAL olduğunu anımsatarak “METALAŞTIRILAMAZ, ÖZELLEŞTİRİLEMEZ” diyoruz.
Suyuyla, havasıyla, toprağıyla kirlenmiş, doğal, tarihi ve kültürel varlıkları yerle bir olmuş, altyapısı yok edilmiş sağlıksız kentler istemiyoruz.
Tüketim ve kar hırsına teslim edilmiş bir doğa değil, rantın kölesi kentler değil, emeği sömürülen yaşama hakkı elinden alınmış yurttaşlar değil, demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla hayata geçtiği, yaşanabilir bir dünya, yaşanabilir bir ülke ve yaşanabilir kentler istiyoruz.
Bu mücadele;
derelerimizin özgürce akması, denizlerimizin kirletilmemesi, çocuklarımızın o derelerde, denizlerde özgürce yüzmesi için,
rüzgarın yaşamdan yana esmesi için,
ormanlarımızın varlıklarını sürdürebilmesi,
kentlerimizin parklarında özgürce nefes alabilmek için…
Ardı ardına gelen yasa, yönetmelik, sit derecelerindeki değişiklik ve üst ölçek plan kararları ile Kent; metalaştırmayı, özelleştirmeyi önceleyen, bilimsel şehircilik ilkelerinden, planlama ve kamuculukesasından uzak, kirleten, tüketen, değiştiren, dönüştüren düzenlemelerle baş başa bırakıldı.
Plansız RES’ler, JES’ler, GES’ler ,
Altın, nikel gibi zehir saçan madenler,
Termik santral, uranyum atıkları, cüruflar, sanayi atıkları,
Taş ocakları,
Balık çiftlikleri,
Körfez Geçiş Projesi,
Kent içi talan ve benzeri projelerle; Kent doğal yapısından gitgide uzaklaştırılmaktadır.
Yakın gelecekte ekolojik, tarihi ve kültürel değerlerin kaybolacağı, havası ve suyu kirlenmiş, doğal yaşam alanları, tarım alanları, ormanları, kıyıları tahrip edilip yağmalanmış, betonlaşmaya teslim edilmiş, parça parça plan değişiklikleri ile yüksek rant artışlarının önü açılmış sağlıksız bir İZMİR’in koşulları yaratılıyor.
24 Haziran seçimlerine sayılı günler kalmış bugün, seçilmeye talip parti ve adaylardan, doğa ve yaşam alanlarının korunması ve zenginleştirmesini önceleyenlere OYUMUZU VERİYORUZ.
Hamit Mumcu / Konak Kent Konseyi Başkanı
YORUMLAR