Ceza soruşturması ve davasında tarafsız bir kimsenin arabuluculuğuyla uyuşmazlığın çözülmesi için suçun mağduru ve failinin iletişim kurduğu süreç uzlaştırma bürolarında işliyor.
Bu konuyla ilgili Lider Hukuk Ofisi’nin başarılı kurucuları Avukat Zafer Binici ve Avukat Hakan Pirbudak ile hukuka dair bir sohbet gerçekleştirdik.
Her ikisi de 2004 yılı Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Lider Hukuk Ofisi sahipleri 16 yıldır serbest avukatlık yapıyor.
Okul yıllarında sınıf arkadaşlığı olarak başlayan dostluklarını 5 yıl önce Lider Hukuk Ofisi’ni kurarak ortaklığa dönüştüren Av. Hakan Pirbudak ve Av. Zafer Binici; Türkiye genelinde birçok sorunlu hukuksal konuyu çözüme kavuşturuyor.
Ceza Muhakemesi Hukukunda, mağdurların haklarının korunması ve suç faillerinin topluma kazandırılması amacıyla gelişen uzlaşma, mağdur ve failin, özgür iradeleriyle kabul etmeleri hâlinde, tarafsız bir üçüncü kişinin yardımıyla, suçtan ortaya çıkan sorunların çözümüne aktif olarak katıldıkları bir süreç.
Uzlaştırma ceza uyuşmazlıklarına alternatif olarak çıkmış, tarafların bazı suçlarda mahkemeye gitmek zorunda kalmadan kendi aralarında uyuşmazlığını sona erdirmesini ifade eden ceza hukuku kurumu.
Hangi suçların uzlaşmaya tabi olduğu CMK 253. maddesinde düzenlendiğini söyleyen Avukat Zafer Binici; Yaralama, hakaret, tehdit, basit hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal uzlaştırmaya tabi suçların başında geldiğini belirtti.
Uzlaşma ve arabuluculuk faaliyetlerinin Türk hukukuna yeni girmiş olmasına rağmen uluslararası alanda uzun yıllardan beri kullanılan ve uluslararası ticari şirketlerin çok fayda gördüğü müesseseler ve mevzuatlar olduğunun altını çizen Avukat Zafer Binici şöyle diyor:
‘’Uzlaşma ve arabuluculuk faaliyetleri mahkemelerin iş yükünü azaltan kurumlardır ve vatandaştaki klasik algı olan geç gelen adalet adalet değildir sözünün önüne geçmeye çalışan bir mevzuattır.
Adalet Bakanlığı'mızın son zamanlarda yapmış olduğu yargıdaki reformların başında bizim özellikle desteklediğimiz müvekkillerimize ve vatandaşlarımıza tavsiye ettiğimiz faaliyetlerden birisidir.
Şöyle ki yargıya gittiğinizde Türkiye’deki yargın iş yükü belli mahkemelerin ne kadar sürede sonuçlandığı belli ve dolayısıyla vatandaşın kendi hakkını kazanabilmesi çok uzun yıllar sürebiliyor.
Dolayısıyla geç gelen adalet adalet değildir kavramı bir şekilde gerçeklik payı kazanmış oluyor.
Ancak arabuluculuk faaliyetinde konu henüz yargıya gitmeden taraflar arabuluculuk belgesi alarak arabulucu sıfatını kazanmış hukukçular aracılığıyla yargıya gitmeden problemlerini çözüm bir tutanağa bağlayabiliyorlar ve bu tutanakta mahkeme ilamı yerine geçtiği için taraflar arasındaki çözüm Türkiye mevzuatına göre bir mahkeme kararı çerçevesinde çözülmüş olarak kabul ediliyor.
Sonradan çıkan ceza davalarındaki uzlaşmada ceza hukukuna daha yönelik bir uzlaşma ayrıca şunu da belirtmekte fayda görüyorum henüz çok yaygın olmasada biz vekilliğini yaptığımız şirketlere özellikle yurt dışı bağlantıları olan şirketlere tahkim konusunu özellikle ve ısrarla öneriyoruz.
Tahkimde aynı şekilde şirketler arasında ki çok büyük davaları kısa süre içerisinde her iki tarafında memnun kalabileceği şekilde bitirebilen bir kurum’’
YORUMLAR