24 Haziran seçimlerinin ardından, Sn. Muharrem İNCE tarafından başlatılan, partimizin sorunlarıyla ilgili düşüncelerimi açıklamak zorunlu hale geldi.
Nedeni ise; partinin kurullarının değerlendirmelerini beklemeden, aday olarak veya memleket meselesi olarak alanda çalışmışların, gözlemlerini almadan, bugüne kadar çok sayıda seçime tanıklık etmiş, önemsiz sayılamayacak tecrübeler edinmiş, siyaset aktörlerinin değerlendirmelerine kulak vermeden, siyaset alanıyla ilgili bilim adamlarının ve tarafsız araştırma şirketlerinin değerlendirmelerini göz önüne almadan, kişisel duygu ve düşünceler ile partinin geleceğiyle ilgili açıklamalar ve tartışmalar devam etmektedir.
Bu tartışma Sayın İNCE’nin seçimin hemen sabahında “Partinin oyunu 40 yıl sonra ilk defa %30 un üzerine çıkardım. Bu görmezlikten gelinemez.” Açıklamasıyla başlamıştır.
Bu açıklama kendisinin yaptığı “Sayın Kılıçdaroğlu’na haksızlık yapamam. Ola ki kazanamadım, Sn genel başkan ‘gel danışmanım ol’ derse danışmanı olurum, ‘yardımcım ol’ derse yardımcısı olurum. Asla karşısına aday olmam. Asla, asla. Ben vefalı bir insanım.” açıklaması görmezden, bilmezden, duymazdan gelinerek başlatılmıştır.
Şunu bilmeliyiz ki %30’un üzerindeki oy partinin oyu değildir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılan oy ile partimizin milletvekilliğine verilen oylar kıyaslanamaz. Sayın Muharrem İNCE’ye verilen oylar RTE’nin yönetiminden kurtulmak isteyen yurttaşlarımızın çok bilinçli bir şekilde oylarını Muharrem İNCE’de birleştirmek için yönelen oylardır. Sayın Muharrem İNCE’nin başarısı küçümsenemez, bu yönelişin en güçlü adayı olmayı başarmıştır.
Partimizin oyu da %22.7 ile sınırlı değildir, bunun da üzerindedir. Çünkü aynı seçmen HDP’nin baraj altında kalma tehlikesine karşı da İyi Parti’nin mecliste güçlü bir şekilde temsil edilmesiyle ilgili de duyarlı davranmış, bu bilinçle partimize verebileceği oyları diğer iki partiye küçümsenmeyecek bir oranda yöneltmiştir.
Bu değerlendirmeleri bütün verileri ve ilgililerin değerlendirmelerini toplayarak yapmaya, Türkiye’nin siyaset iklimini kutsala dayalı inanç ve kimlik merkezli olmaktan nasıl çıkaracağımızı, konuşmaya, tartışmaya ve uzlaşmaya ihtiyacımız var.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar almayı beklemek doğru değildir. Bu nedenle yeni bir örgütlenme biçimine, yeni bir çalışma tarzına, yeni bir siyaset kültürüne ihtiyacımız var. Saatler ve günlerle sınırlanmayan, kurultay günlerine ihtiyacımız var.
Bunun da zamanı, yerel seçimler sonrasıdır. Eleştirinin zamanı, yeri ve dili doğru seçilmezse yanlışların tespitine ve doğruların hayat bulmasına hizmet etmez. Aksine kuruma da yapan kişilere de zarar verir.
Cumhuriyet Halk Partimiz Muharrem İNCE’ye “HEPİMİZİN CUMHURBAŞKANI” unvanını vermiştir. Bu sorumlulukla hareket etmeli, Muharrem İNCE’yi de korumalı, “HEPİMİZİN CUMHURBAŞKANI İNCE’yi “partimizin bir bölümünün desteklediği” bir yarışın içine sokmamalıyız.
Öfkeyle kalkan, ziyanla oturur.
Ne bizleri, ne partimizi, ne de memleketi ziyanla oturtmama sorumluluğu ile hareket etmeli, hızla hep birlikte yerel seçimlere hazırlanmalıyız.
Mustafa MOROĞLU / 24. Dönem İzmir Milletvekili
YORUMLAR