Yabancı Teknik Direktörlerin Türkiye Yanılgısı
Türkiye'deki Futbolun Yanlış Algılanması
Türkiye'ye gelen yabancı teknik direktörlerin sıkça düştüğü bir yanılgı var: Türkiye'yi üçüncü dünya ülkeleriyle karıştırmak.
Kabul ediyorum, Türk futbolu, özellikle Süper Lig, kalite açısından Avrupa'nın gerisinde. Ancak zorluk derecesi bakımından Avrupa'nın en çetin liglerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Süper Lig ve Büyük Kulüplerin Transfer Stratejisi
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, dönem dönem Avrupa'da kariyerinin sonuna gelmiş ya da özel nedenlerden dolayı istikrar sağlayamamış yıldız oyuncuları transfer ediyor. Bu astronomik transferler zaman zaman eleştiri konusu olsa da burada bir paradoks söz konusu.
Eleştiriler, bakış açısına göre değişiyor. Altyapıya yatırım yapmak, yerli futbolculara yönelmek ve "kendi yıldızını kendin yaratmalısın" anlayışı elbette doğru bir yaklaşım.
Ancak Süper Lig, büyük zorluklar barındıran bir lig olduğu için üç büyük kulüp, deneyimli oyuncuları transfer etmek zorunda kalıyor.
Çünkü bu tecrübeli isimler, takım kötü oynadığında bireysel yetenekleriyle skor tabelasını değiştirebiliyor ve fark yaratabiliyorlar.
Bu yüzden Mauro Icardi, Victor Osimhen, Edin Džeko, Anderson Talisca, Ciro Immobile ve Rafa Silva gibi dünya çapında ünlü futbolcular, Türkiye'nin üç büyük kulübünde forma giyiyor. Bu isimlerin olmadığını bir an hayal ederseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
Trabzonspor Örneği ve Yıldız Oyuncuların Etkisi
Bunun en somut örneklerinden biri, Trabzonspor'un şampiyon olduğu sezon. O kadroda Marek Hamsik, Anastasios Bakasetas ve Andreas Cornelius gibi yıldız oyuncular vardı. Trabzonspor'un son yıllardaki başarısızlığının en büyük nedenlerinden biri de yeni yıldızlarını bulamaması.
Beşiktaş'ta Ole Gunnar Solskjær ve Yanılgı
Beşiktaş'ın Norveçli teknik direktörü Ole Gunnar Solskjær, selefi Giovanni van Bronckhorst'un düştüğü hataya düşüyor gibi görünüyor.
Aynı hatayı Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho da yapmıştı. Ancak Mourinho'nun üstün zekâsı sayesinde Süper Lig'i çözümlemesi uzun sürmedi.
Bugüne kadar Türkiye'ye birçok ünlü teknik direktör geldi ve büyük çoğunluğu Süper Lig’i hafife alma yanılgısına düştü. Solskjær de şu an için aynı tehlikenin içinde gibi görünüyor.
Beşiktaş'a geldiğinde başarılı sonuçlar aldı, tıpkı Giovanni van Bronckhorst gibi.
Ancak Gaziantep FK ve Konyaspor maçları, rakip teknik direktörlerin Solskjær’i çözmeye başladığını gözler önüne serdi.
Gaziantep FK Teknik Direktörü Selçuk İnan, Solskjær’in oyun sistemini en iyi analiz eden isimlerden biri oldu. Konyaspor Teknik Direktörü Recep Uçar’ın da bu analizi dikkatle incelediğini düşünüyorum.
Çözüm Ne Olmalı?
Stratejik Alternatiflerin Önemi
Çözüm basit: Solskjær’in bir B hatta C planı olmalı.
Süper Lig’de şablon bir oyun tarzıyla uzun vadeli başarı yakalamak mümkün değil.
Özellikle büyük takımları çalıştıran teknik direktörler için rakibe özel stratejiler belirlemek ve "maç maç" gitmek bir zorunluluktur. Aksi halde Süper Lig’in zorlukları içinde kaybolup gitmek kaçınılmaz olur.
Unutulmamalı ki, Süper Lig’de şampiyonluk yaşayan son yabancı teknik direktör, 2006-2007 sezonunda Fenerbahçe ile Brezilyalı Zico olmuştu. Bu istatistik bile Süper Lig’in yabancı teknik adamlar için ne kadar çetin bir sınav olduğunu gösteriyor.
Son Söz
Koyu bir Beşiktaşlı olan genel yayın yönetmenimiz Hasan Eser'e de geçmiş olsun dileklerimle...
SERKAN TİYANŞAN
YORUMLAR