‘Zamanda yolculuk!’ için çok met edilen Rahmi M. Koç Müzesi’ne gittim.
Zaten bir yıl, belki de daha önceki bir zamanda, Fotoğraf Sanatçısı ve Gazeteci- Yazar Lütfü Dağtaş sözünü tutmuş ve gezeceğim yerlerin isim ve adreslerini yazmıştı.
Nihayet sırası geldi...
Zaten sanıyorum önce 13, sonra da 23 Kasım’da MPR İletişimden iki ayrı haber gelmiş, Müzeyi arşı âleme yükseltiyordu.
Yani etki altında kalmamak mümkün değil...
Birkaç gün önce de, bir İzmirli methiyesini yapmıştı.
PR tam 12’den vurmuştu beni de...
İzmirli Gazeteciler Enver Kaya ile Muzaffer Tezel de ‘Mutlaka git!’ dediler, iş Bankası’nın Eminönü’ndeki sergisini gezip, ayrılırken...
Hatta söylediklerine göre gazetecilere ‘mihmandar’ da veriyorlarmış...
Ama yanılmış olmalılar...
Çünkü bu, çakma İstanbullu Gazeteciler için geçerliydi...
Neden ‘Çakma!’ diyorum; hiçbiri o mega kentlilerin neredeyse hepsi gibi dışarlıklı da ondan...
Ve yıllardan bu yana edindiğim tecrübelerimi anlatırsam, ne kadar haklı olduğumu anlarsınız!
Dün neyse bugün de o İstanbul ve gazetecileri...
Tabiii ki iş dünyası da!
Yeri değil ama bir iki tümleç ile yeniden söz edeyim:
*-
İstanbul’da iki gün süre, 14 Aralık 2017 Perşembe günü sona eren ‘Marka 2017’ diye konferans dizisi düzenlendi.
Az önce ‘Bülten Marka’ adıyla gönderdikleri ‘Bedava tanıtım ve reklamda) söyledikleri şu:
‘Marka 2017, ikinci gününde rekora koştu!’
Giriş cümleleri şöyle:
‘MARKA Konferansı’nın 2. günündeki sabah seansları, zengin içeriğiyle yoğun ilgi gördü.
Seansları ayakta izleyenlerlerin de olduğu MARKA 2017’de bir yandan iyilik, umut ve sevgi konuşulurken; modadan perakendeye dijitalleşme ve yapay zeka gündeme damga vurdu.
Sabah seanslarının kapanışını, markalaşmakla ilgili görüşlerini paylaşan ünlü komedyen Cem Yılmaz yaptı.’
Biraz daha devam edelim.
‘Türkiye’nin en güçlü fikir platformu MARKA Konferansı’nın ikinci gün programı başladı.
Hilton İstanbul Bomonti’de gerçekleştirilen etkinliği 2 bine yakın kişi izledi.
Lider konferans kuruluşu Yürekli tarafından, grafiğini hep yükselterek büyük bir istikrarla 18 yıldır düzenlenen ve tam 16 yıldır Yapı Kredi World’ün ana sponsorluğunu üstlendiği MARKA 2017, hayatın en önemli dönüm noktalarından 18 yaşın motivasyonunu konferans deneyimine taşıyor.’
*-
‘Yalan’ diyeceğim ama ayıp olacak...
Çünkü bir gün önce; yani 13 Aralık’ta orada idim...
Birincisi; rakamlarla oynuyorlar...
Aynen gazete ve dergilerin baskı sayılarında olduğu gibi...
Çünkü; iki gün içinde, küçük bir rakamdan başlattıkları rakamı önce 1500’e çıkardılar, 12 saat sonra ise 500 kişi daha ilave ederek 2 bin yaptılar.
Düşünün bir otelin salonunu, birleştirilmiş de olsa kaç kişi aldığını, ayakta da, yani aralara da 500 kişi alınmış...
Bu da imkansız;
Çünkü ilk gün gelen gazeteciler, özellikle biz İzmirliler, ‘Yer yok!’ denilerek salonun kapısına bile yaklaştırılmadılar.
Çünkü; İzmirliler gibi bin kişiye ‘bülten’ gönderip, sayfalarında yer vermelerini sağladıklarını, daveti ise isimlerini belirledikleri İstanbullu gazetecilere yaptıklarını söylediler.
Bu arada bizim gibi bir başka etkinlik ya da iş için Bemonti Hilton’da bulunanlara, merak edip ‘Neymiş?’ diye soranlara, 50 kişinin üzerinde ünlü isimlerin 15’er dakikida bilmem kaç oturum, daha doğrusu konferans vereceklerini anlattılar.
Hani ‘Anlat kızım heyacanlı oluyor!’ cinsinden...
*-
‘Şirketler, kârdan ödün vermeden topluma fayda sağlayabilir’ diyorlar...
Doğru!
Bir şekilde Yapı Kredi’ gibi köklü bir bankanın da 16 yıldır sponsor olarak tüm masraflarını karşılamalarını sağlamışlar.
Sadece ‘Bin’ baskısı olan, duayen takma isimleri ile bu rakamı 30 binlere çıkaran, hiç satmayan ve beğenilmeyen gazete ya da dergilerini sözleri ve anlatımları, daha doğrusu reklamları ile şaha kaldıran sahtekarlar gibi, anlatımlarını o kadar düzgün yapanları hatırlatan bu kişiler, ayrıca, ‘iyilik sembolü’ olarak kendilerini göstermesini de biliyorlar.
Halka ve öğrencilere ‘ücretsiz’ açık olduğunu belirten firma yetkilileri, bilgi için karşınıza bir genç kızı çıkartarak, aynen askeriye gibi, ‘Yasak hemşehrim!’ dedirtiyorlar.
Kim oldukları belli olmayan sözde ünlü davetli kişiler için kapıları açık tutup (Sorulara yanıt vermeyen) bu kişiler için aklınıza ne gelir?
Ben söyleyeyim:
Derhal önce Gelirler Genel Müdürlüğü, ardından Valilik , daha sonra Rekabet kurulu ve ardından da ilgili bakanlıklar, ‘Parayı nereden buldun?’ soruşturması başlatmalı...
İnanışımıza göre; hem aldatmaca kandırmaca var, hem de bazı ürünleri satarak haksız kazanç var...
Sözde yardım için ne kadar ürün satıldı, ne kadar kazanç elde edildi, kimlere dağıtıldı, yetkililerin izni var mı, kazancın vergisi yatırıldı mı?
Veya konuşmacılara ne kadar masraf yapıldı, ücretlerini kim verdi?
Gerçekten de söyledikleri gibi; ‘MARKA 2017’ ye katılanlar iyiliği misyon mu edindiler, yoksa bu sihirli sözün arkasına sığınarak, haksız kazanç mı sağladılar?
İşte bütün bunlar geçeği ortaya çıkaracak...
Türkiye üzerine yeni oyunlar mı oynanıyor, bu ortaya çıkacak...
Doğru ise bükülemeyen el öpülecek...
Ama bizim bir sözümüz var; ‘Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?’ diye...
Markanın değerini biz bilmiyoruz da, dışarıdan getirilen kişiler mi öğretecek?
Şimdi İstanbul gezimizi sürdürelim:
*- İşte tavsiye edilecek bir yer!
Ama iki üç durak önce TBMM Milli Saraylar Müdürlüğü’ne bağlı ‘Aynalıkavak Kasrı’ var...
Yalnız meraklısına değil, her Türk yurttaşına öneriyorum.
Üstelik tek kişi bile olsan ‘rehber’ o kadar güzel bilgilendiriyor ki, kendinizi o devirde hissediyorsunuz...
Başka alemlere gidiyorsunuz...
Ben de 27 bin metrekarelik alanda kurulan Rahmi Koç Müzesi’nde gezerken yorulunca arada dinlendim.
O güzelliklerin arasında gözüme ilişen bir temizleyici kadın idi...
Dur durak bilmeden çalışıyordu...
Girişteki bir abajuru dakikalarca ve parlatırcasına ama laf olsun diye değil ciddi şekilde bir toz taneciği bile bırakmadan sildiğine de tanık olunca, ‘Sen kimsin?’ deyince çekindi...
Daha doğrusu korktu...
Bu duygularını hissedince, ‘Baştan savmadan, ciddiyetle işini yapmasının dikkatimi çektiğini bu yüzden sorduğumu’ belirttim...
‘İSS Meryem!’dedi...
Meğer ‘İSS’ taşaron şirketmiş...
Bu arada güvenlik görevlileri bizden şüphelenmiş olmalılar, sözde belli etmeden bizi takip etmeye de başladılar...
Aslında onların takip etmesi gereken ikisi erkek üç kişi vardı...
Ama onlar herhalde Yönetim Kadrosundan olmalılar, dakikalarca belki de saatlerce sohbetten bıkmadılar.
Yani memleketi kurtarıyorlardı herhalde...
Çünkü ‘Gez gez bitmeyecek!’ gibi görülen Türkiye’nin Ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine ışık tutan bu ilk büyük müzede, yolum o noktaya düştüğünde hep bu üçlüyü ayaküstü konuşurken görünce, Meryem’i düşündüm...
Çoluk çocuğu aç kalmasın diye, ‘Soğuk algınlığım var, inanın hapşırmamak için de gayret gösteriyorum’ demesini anımsadım...
*- İzmir’i hep düşünüyoruz
İşte belki de o anda, İzmir’de, ‘kadın işçinin iş hukuku’ndan doğan hakları, korunması ve mobbing’ konuşuluyordu.
İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından düzenlenen ve Oturum Başkanlığını Yargıtay Daire Başkanı Ömer Hicri Tuna’nın yaptığı konferansa, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi Başkanı Yargıç Ayşe Yeşim Akçelik, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erhan Birben ve İzmir Barosu Üyesi Av. Meliha Yaman Yurdugül konuşmacı olarak katıldılar.
*- 3600 Başvuru
Dört yüzün üzerinde gönüllü avukatla hizmet veren İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’ne kurulduğu 2011 yılından bu yana 3600 başvuru yapıldığını ifade eden Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, bunların yanı sıra muhtarlarla, belediyelerle, okullarla birlikte, gerek çocuk hakları gerekse kadın hakları konusunda bilgilendirme çalışmaları düzenlediklerini söyledi.
Av. Aydın Özcan, ‘Yasalardan kaynaklanan haklarımıza sahip çıkacağız, Medeni Kanunumuza, Anayasamıza, İş Hukukumuza sonuna kadar sahip çıkacağız. Bizim yapmamız gereken Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden hareketle Cumhuriyet kazanımlarına sıkı sıkıya bağlanmaktır’ dedi.
Tabi ki Meryem’in bu toplantı ile ne ilgisi ne de bağlantısı vardı.
O belki de yüzlerce, binlerce kendi gibi insanların çalışmaya can attıkları bir yerde hizmet veriyordu.
Bu arada ben olsam Meryem’i Müze’nin asli kadrosuna alırdım, Bunu en üst yöneticilerine duyurmak istiyorum.
Belki bir daha gider göremediğim yerleri görmeye çalışırım...
Örneğin girişte para tahsil eden görevlilerin, ‘Orası için ayrıca ücret ödeniyor’ dediği sanıyorum ‘Keşif Küresi’ ile ‘denizaltını gezmek’ olmalı...
Ziyaretçilerin çoğunluğu sanıyorum öğrenci...
Bir grup gidiyor, diğeri geliyor...
Bunu nereden mi çıkardım;
Çoğu yerde uyarı var...
Öğretmenlere, ‘Çocuklar objelere dokunmasınlar’ diyorlar...
Müzede o kadar çok obje var ki, ben ‘Büyük Oyuncakçı’ olarak tanımlayabilirim...
Bornova Büyük Park’ta, Efsane BJK Başkanı Süleyman Seba’nın bankta otururken nasıl bir heykeli varsa, aynısı Rahmi M. Koç için yapılmış...
Bir tarafında tahta at, diğer yanında ‘Oyuncakçı’ yazılı tabela asılıydı...
*-
***-
GÜNCEL
*- Tarım temsilcileri katılacak!
Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise en büyük dört tarım fuarı arasında yer a 13. Agroexpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık fuarı öncesinde her yıl yapılan, ‘Ege Bölgesi ve Komşu İller Ziraat Odaları Buluşması’ bu yıl 16 Aralık Cumartesi günü Çeşme Altınyunus Resort & Thermal Otel’de gerçekleştirilecek.
*- 15.Olağan Genel Kurul Toplantısı
İzmir Kent Konseyi 15. Olağan Genel Kurulu, 16 Aralık 2017 Cumartesi günü 10:00 - 12:00 saatleri arasında, İzmir Kent Konseyi Hizmet Ofisinde, çogunluk sağlanamaz ise 23 Aralık 2017 Cumartesi günü 13:30 - 17:30 arasında Fuar Gençlik Tiyatrosunda yapılacak.
YAŞAR EYİCE
YORUMLAR