YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Çift mi, katlamalı çift mi? Yok yok, bu kez CHP'li değil...

03 Ağustos 2019 - 13:51

Ekonomiyi bıraktık, zamları da unuttuk, şimdilerde konumuz; çift maaş...

Anlamışsınızdır;

‘Herkes kim nereden ne kadar maaş alıyor?’ sorusunun derdinde...

‘Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evine dört maaş giriyor!’ iddialarıyla ilgili ‘Vatandaşla alay etmeyin!’ başlıklı bir yazı yazan Fatmanur Altun, ‘Devlet adamlarının toplumsal tabakalaşmadaki yerlerini, yediklerini, içtiklerini, giydiklerini çoğu zaman yalan yanlış haberlerle sorgulatmaya çalışanlar halkı düşünenler değildir’ ifadelerini kullandı.

Bence haklı....

Ama muhalifler durmuyor ki;

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve eşinin çift maaş aldığını belirterek ‘Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un durumuna bakalım. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı olarak dolgun bir maaş alıyor mu, alıyor, ikinci bir maaş ne alıyor, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyesi, çift dikiş mi?

Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Ömer Çelik, AKP için çok konuşanlar;

Peki evde yalnız yaşamıyor bir de hanımefendi var, Fatma Nur Hanım, değerli eşleri, Fatma Nur Altun hem akademisyen maaşı alıyor mu, alıyor, hem de Türk Hava Yolları Yönetim Kuruluna önerilmişti, bugün baktık ki resmi siteye geçmiş, görevlendirilmiş.

Fahrettin Altun’un evine dört maaş giriyor.

Dört dikiş oluyor da EYT’li neden maaş almadan emeklilik yaşını bekliyor, vicdan mı?

Hodri meydan…

Reis çıkıp söylese ya herkes tek maaşa dönecek, çift dikiş yok diye. Sadece ve sadece Ulaştırma Bakanlığı’nın üst düzey bürokrasisindeki 9 bürokrat çift maaş olduğu daha bugün çıktı.

Bütün bakanlıklar böyle’ demişti.

Buradan şunu çıkardım:

CHP’li belediye başkanlarının bazıları çift maaş alıyor ya, bu da ortaya çıktı ya,üst yönetim de boş duracak değil ya, bir yerlerden bir şeyler bulmalılar değil mi?

Milletvekilleri bile incelense, daha doğrusu ellerine her ay geçen para açıklansa herhalde çoğumuz küçük dilimizi yutarız...

*- Bizim de içimiz parçalanıyor!

Bergamalı Gazeteci Tahsin Tuna, ‘Çamlı Parkı görünce içim parçalandı!’ diyerek sorunu gündeme getirmiş...

Eğer bizler, ‘işimiz gücümüz yok da, böyle ıvır zıvırla mı ilgileneceğiz, bana ne?’ dersek büyük yanılgıya düştüğümüzü ileride torunlarımız, belki de yakın zamanda çocuklarımız  bize hesap sorarak söyleyecekler.

‘Bu kent, yaşadığımız şehir bizim değil mi?

Neden çok duyarsızca davranıyoruz her konuda anmış değilim.

Tahta Çitler ile koruma amaçlı olarak inşaat alanı var gerekçesi ile çevresi kapatılmış olan çamlı Parktan yada diğer adıyla Gülistan Parkından bahsediyorum.

Aylar öncesinde projesini görüp beğendiğimiz belki de Bergama için güzel olacak dediğimiz Çamlı Parktan söz ediyorum.

Geçip gördünüz mü, içini dolaşıp bir kere olsun duyarlı Bergamalı vatandaş olarak dolaştınız mı neler oluyor diye?

Vallahi sabah ben bu parkın önünden geçerken sararmış çam ağaçlarını gördüm ve gidip inşaat halinde ki derbeder parkı ve kuruyan çam ağaçlarını görünce doğrusu içim parçalandı.

Siz bu zamana kadar kaç ağaç yetiştirdiniz, bu zamana kadar kendinize hiç sordunuz mu?

Bir ağacın tam anlamıyla gölge verebilmesi için kaç yıl da medyana geliyor düşündünüz mü hiç?

Buraya bu tesisin yapımına başlandığı zamanlar belediye eski Başkanı Sefa Taşkın'ın da serzenişlerine kulak asmadık ama adam doğruyu söylüyormuş.

‘Ağaçlar kuruyor, kuruyacak!’ dedi ve öylede oluyor.

İnşaat alanın çevresi kazılmış öylece bırakılmış.

Tüm ağaçların kökleri meydanda hiç bir düzenleme geri dönüşüm yapılmamış.

Bu devasa ağaçların kurumaları da an meselesi.

Şimdi hiç kimseyi suçlamıyorum bu konuda ama sadece bir soru sormam gerekiyor vatandaş olarak:

Öncelikle Belediye Başkanımız Hakan Koştu, Meclis Üyelerimiz sorumlu ve duyarlı Bergamalı kardeşlerim gidin bakın gözlerinizle görün. Bergama da şehrin göbeğinde ki bu ağaçlar kurusun mu gerçekten? Alınan alınsın kızan kızsın.

Bir şeyinde arkasında durup denetlenmesi gözlenmesi lazım değil mi?’

Sakın politika yaptığımı sanmayın:

Biliyorsunuz yıllardır CHP’nin yönetiminde olan Bergam’da 31 Mart’tan bu yana AKP’nin sözü geçiyor...

Önceleri yolunu bilmeyen bakanlardan, üst derecedeki memurların ilk durağı oldu Bergama...

Hatta 10 yıldır önemli sorun olan Kozak yaylası ve fıstık çamları tek tek kesilirken, ürün vermez olurken, varlık içinde yokluk çekenler çoğalınca ‘Sorunu biliyoruz, ilgileniyoruz!’ açıklamaları da arka arkaya gelmeye başladı.

Ama şu ana kadar olumlu bir adım atılmadı...

Hepsini bir kenara bırakalım; Gazeteci Tahsin Tuna’nın dediği gibi gözler önündeki çamlar bile tek tek yok olurken, kim ne yapıyor?

*- Neden bu kadar iştah kabartıyor?

Yasaya göre genel kurulun aklamadığı kişi yönetime aday olamaz. Aklanmayanlar bunu bilmiyor mu?

Biliyor da bunu başka yöntemlerle halletmeyi mi düşünüyor?

 'Miadını' dolduran bir işin meslek örgütüne başkan olmak için milyon lira ayırdıklarını söyleyenleri bu kadar iştahlandıran nedir?

*- Neden harcıyorsunuz?

TÜRSAB Başkanlığına adaylığını koyanlardan bu iş için milyonlar koyduklarını söyleyenlere:

‘Bu kadar parayı niye harcıyorsunuz?

 TÜRSAB’ın hangi işinden hangi ilişkilerle nasıl para kazanmayı düşünüyorsunuz?

Kota işine aracılık mı, umre ve Hac işinde THY ile anlaşıp kapatılan koltuklardan yer satmak mı, hacılara catering hizmeti, çanta, şemsiye, ihram satışı, hac kimlik kartı mı, FETÖ’nün Bank Asya ile ortak sigorta şirketi mi, otopark işletmeciliği ya da Turing’in varlıkları üzerinden gelir mi elde edeceksiniz.

Bu işlerden ‘Çok para kazananlar’ aklanmadığı için şimdi yargının önünde…

İşte bizim bilmediğimiz ve bilemeyeceğimiz bu konu ve soruları uzmanlar söyleyip duruyor.

*- Nedense gören yok!

Gazeteci Muzaffer Tezel ile Enver Kaya da bu konuda bir şeyler yazmışlardı aynen Fehmi Köfteoğlu gibi...

Söyledikleri, yazdıkları, işin perde arkası şu:

‘Mevcut yönetimi ve yeni adayları ile dün, bugün ve yarını ile TÜRSAB’

 Bakın Fehmi Bey bizi nasıl aydınlatıyor:

‘TÜRSAB seçimlerine beş ay var.

 Başkan olmak isteyenler peş peşe adaylıklarını açıklıyor.

Şu anda iki kişi adaylığını açıkladı.

Sırada başkaları da var.

Şu anda yönetimde olanlar göreve geldikten kısa bir süre sonra kendi içinde birkaç gruba bölündü.

Bu gruplardan kimi yönetim içinde ve yönetim dışındakilerle pazarlık yaparken kimileri ayrı liste çıkarmak için çalışıyor.

*- Kime güveniyorlar?

Daha şimdiden beş grup oluştu.

Adaylar arasında Başaran Ulusoy ve Nebil Çelebi gibi kendileri aday olmayan ama TÜRSAB yönetimine aday olacak grupları olanlar var.

Başaran Ulusoy bu amaçla bir büro oluşturdu ve bir PR firması ile anlaştı.

TÜRSAB başkanlığı için ‘İslamda Cinsel Hayat’ kitabıyla bilinen, Hac işi yapan Emir Turizm Seyahat Acentesi’nin sahibi Ali Rıza

Demircan’ın oğlu Beyoğlu eski belediye başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın da adı geçiyor.

TÜRSAB adaylığını kartvizitine yazacak kadar bu işi meslek edinenler de var, ama üzerinde durmaya değmez.

Bu arada adaylığını açıklayanlar arasında son genel kurulda aklanmayanlar da var.

Oysa aklanmayan bir kişinin yönetime aday olamayacağı yasanın amir hükmüdür.

Genel kurulda aklanmamışken aday olanlar bunu bilmiyorlar mı?

Yoksa  biliyorlar da;  kimi ağır cezacı yakınlarına, kimi reise, kimi de bu işi ‘Duygusal’ yoldan halledeceğine mi güveniyor?

*- Hepsi aynı potada

Adaylığını açıklayanlar ile bu amaçla nabız yoklayanlardan, kimi adaylık için çeşitli illerde toplantı yapıyor, kimi şimdilik renk vermeyip gidişata göre tavır almak üzere kendi yöntemleri ile çalışıyor.

Mevcut yönetim, yönetim içindeki gruplar, adaylığını resmen açıklayan, kendisi aday değil ama bir grubun arkasında olduğunu söyleyenler ile bu amaçla illerde toplantılar yapıp acente ziyaretlerinde bulunanların her biri neden aday olduğunu söyleyip kendine göre farklı gerekçeler sayarken hepsinin ortak noktası AKP’nin kendilerini desteklediğini söylemeleri dikkat çekiyor.

Evet, ilginçtir TÜRSAB’ta seçim ortamına girilirken mevcut yönetim ve buna karşı aday olanların hepsi AKP’nin kendilerini desteklediğini söylüyor.

*- Farkında değiller mi?

Bu yanlıştır.

Neden?

1) Herhangi bir meslek örgütü, dernek, vakıf, birlik, sendika, kooperatif vb. kurum ve kuruluşları herhangi bir partinin arka bahçesi görmek göstermek o hale getirmek yanlıştır.

Bu TÜRSAB için de geçerlidir.

2)  Kişilerin siyasal tercihleri, parti mensubiyetleri, üyelikleri olur, ama meslek örgütünü bir siyasi parti ile ilişkilendirmek yanlıştır.

3) Bu, meslek örgütüne zarar verdiği gibi, o meslek örgütünün yönetimine gelmek için aday olanların doğal olarak üye oylarını alma amaçlı çalışmaları için kullandıkları propaganda yöntemi olarak da yanlıştır.

4) Bu yöntemle kendilerini güçlü göstermek isteyen adayların AKP ile ilişkilerini ölçü olarak kullanmaları lehte değil aleyhtedir.

Çünkü AKP şu anda iktidarda olsa da inişe geçiş sürecine girmiştir.

*- Gözünüz doysun, e mi?

Öte yandan TÜRSAB başkanlığına adaylığını açıklayanlardan bu iş için şu kadar milyon ayırdığını övünerek söyleyenlere bir çift sözümüz var.

Bu iş için bu kadar parayı neden ayırıyor neden harcıyorsunuz?

Seyahat acenteliği mesleği bir sosyal faaliyet değil, bir iştir.

Siz de bunu iş olarak yapıyorsunuz.

Her işadamı, yapacağı işe ne götürür ne getirir diye bakar ve bir şey getirecekse o işe girer. 

Siz şu kadar milyon harcıyorsanız demek ki şu kadar milyon da almayı planlıyorsunuz.

Yoksa neden bu işe giriyorsunuz.

O sıfatı kullandığı, o koltuğa oturduğu için oradan çok para 'Kazanan’lar oldu.

Onlar bu nedenle genel kurulda aklanmadıkları için şimdi yargı önündeler.

*- Bunlar yok artık!

TÜRSAB başkanlığı için şu kadar para ayırdıklarını söyleyenlere bir uyarımız var.

İşin ahlaki yanı bir yana, genel kurulda aklanmama nedeni olan bu yüzden yargıya taşınan TÜRSAB’ın o paralı işleri artık yok.

Dolayısıyla TÜRSAB’ın hangi işinden hangi ilişkilerle; örneğin Hac işi yapan acentelere kota satarak mı, umre işi yapanlara THY ile anlaşıp kapattığınız koltuklardan yer vererek mi, hacılara catering hizmeti, çanta, şemsiye, ihram satışı, hac kimlik kartı, hacıları havaalanından şehre taşıyan otobüs işi, otel adı altında çadırlara yerleştirme ya da FETÖ’nün finans kaynağı Bank Asya ile ortak sigorta şirketi, otopark işletmeciliği, Turing’in varlıkları üzerinden mi gelir elde edeceksiniz?

Bunlar yok artık.

*- Aracılık hizmeti!

Seçimlere 5 ay kala TÜRSAB’ta durum bu.

Bunları böyle belirttikten sonra şimdi gelin aralarında bu iş için 3 milyon 5 milyon ayırdıklarını söyleyenlerin de olduğu adayları bir yana bırakıp yönetimine talip olunan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB)’ın temsil ettiği üyelerinin yaptığı mesleğin dünden bugüne gelişimine ve bu çerçevede meslek örgütünün durumuna bakalım.

Seyahat acenteliği, ortaya çıktığı 1800’lü yılların başından 2000’li yıllara kadar seyahatin turizme, turizmin seyahat endüstrisine dönüşmesine kadar, mesleğin sözlük karşılığı olan aracılık hizmeti olarak bir işlev gördü.

Aracılık anlamındaki haliyle sigorta acenteliği sigorta olmak, malını sigortalamak isteyen ise sigorta yapan şirket arasında aracılık hizmeti, seyahat acenteliği de seyahate çıkmak isteyen kişi ile seyahate gideceği yer ve kullanacağı araçlar için yapılan aracılık hizmetidir.

*- Zamanı doldu mu?

İletişim teknolojisinin yarattığı olanak ve sağladığı ortamlar sayesinde üretici ile tüketici artık aracıya gerek kalmadan buluşabiliyor.

Dolayısıyla varlık nedeni aracılık olan her meslek gibi seyahat acenteliği mesleği de eski deyimle ‘Miadını’ doldurdu.

Yani süresi doldu.

Bunları söylerken şunu da göz ardı etmiyoruz:

Örneğin tekstilde konfeksiyon anlamındaki hazır giyimde yaşanan endüstrileşme terzilik mesleğini devre dışı bıraktı.

İletişim teknolojisinin ürünü online seyahat kanalları da klasik seyahat acenteliği mesleğini hızla devre dışı bırakıyor.

Ama günümüzde ülkemizde ve dünyanın başka yerlerinde bazı erkekler hâlâ takım elbiselerini ya da gömleklerini, hanımlar abiye giysilerini özel bir terziye diktiriyor, onlara bu hizmeti verenler de var.

Bunlar kaç kişidir, önemli değil.

Bunlar, iş hacmi, pazar paylar vs ile ölçülmez, bunlar kendi içlerinde bir değerdir.

Bu, terzilik mesleğinin bittiği gerçeğini değiştirmediği gibi, hazır giyim ve konfeksiyondaki çılgın büyümeye rağmen ‘Butik’lerin de kendi çaplarında ve kendilerine özgü alanda varlıklarını sürdürdüğü gerçeğini de ortadan kaldırmaz.

Günümüzde; Semercilik, kalaycılık, nalbantlık vb gibi meslekler ne ifade ediyorsa seyahat acenteliği de onu ifade ediyor.

Söz konusu meslekler bir dönem önemli işlev gördü.

Günümüzde ise artık bir nostalji, (Geçmişe özlem) gelenekselliği nedeniyle korunması istenen meslekler biri haline gelmiştir.

*- Sonsöz: Batan geminin malları bunlar!

Seyahat endüstrisinin günümüzde merkezi olan Almanya başta olmak üzere dünyanın her yerinde seyahat acenteleri azalıyor.

Bu noktada Türkiye’de şu anda durum tersine bir seyir izliyor, acente sayısı artıyor.

Ama bu geçicidir. İçine girilen süreçte bu iş home office yani evden bile yapılabiliyor.

Dolayısıyla bu işi yapmak için acente kurmaya gerek olmayan bir sürece gerildi.

Nitekim bu işi merkezi olan Almanya’da seyahat acentelerinin meslek örgütü DRV kendisi dışında gelişen bu süreci görerek home office olarak çalışanları da üye yapmayı tartışıyor.

Onun için biz, konuya adaylar üzerinden değil seyahat acenteliği mesleğinin kendisi, acenteliğin seyahat endüstrisinin dünden

bugüne gelişimindeki yeri, bu mesleği yapanlar ve onların meslek örgütü olarak TÜRSAB’ın konumu açısından bakıyoruz.

TÜRSAB’ı yönetmeye talip olanlar arasında konuya böyle bakan var mı?

Ne yazık ki yok

 Keşke olsaydı...

*- Umarım...

Vatandaşın ve sektör emekçilerinin dileği, bu ve bunun gibi yazıların dikkate alınması.

Gerçeğin çıplak gözle de görülmesi, her konuda olduğu gibi...

Fehmi Bey, turizm alanındaki bilgi, görgü ve deneyimlerinizi açıkça ortaya koyan bu yazıda da öncekilerde olduğu üzere çok anlamlı mesajlar veriyor.

Konuyu ve gelişmeleri, perde arkasını da her turizmci gibi sıradan vatandaşlarımızın da bilmesi, öğrenmesi düşüncesindeyim...

***-

GÜNCEL

*- Sarılarak ısınacağız!

Biraz da gülümseyebilmek için, Ali Barış Çakırcan’dan alıntı yaptım:

‘Adamlar birlik beraberliği sağlamak adına kombiyi kapatıp birbirimize sarılmamızı istedikleri için Doğalgaza %15 zam yaptılar!...’

YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum